Venedik

119 8 9
                                    

KRİSTEN

"Gece yolculuğundan nefret ediyorum." Diye homurdandım. Benim bu halime Alex göz devirip "Hadi ama Kristen. Bu senin  her zaman ki halin. Yalan mı? " dedi. Ona omuz silkip önüme döndüm. "Bari uçak olmasaydı." Diye hayıflandım. "Uçağın sana zararı ne peki küçük hanım?" "Uçaklarda internete bağlanılmıyor" dedim dudaklarımı bükerek. "İlahi Kris. Uçağın kendi internet ağı var ya onu kullan" dedi çok bilmişcesine. "Sen ona internet mi diyorsun? O şey kablumbağadan daha yavaş
" diye cırladım.  Bunu üzerine önümüzde oturan kadın bize dönüp " biraz sessiz olun" dedi. "Afedersiniz hanım efendi.
Kusurumuza bakmayın tekrardan "dedi Alex oldukça nazik bir şekilde. "Of ya banane" deyip ellerimi koynuma koydum. "Çocuklar gibisin Kristen." Dedi Alex. Bana ne ya kim ne derse desin sevmiyordum. Sevmiyecegim de. Can sıkıntısından bütün gece uyumaya çalıştım ama bir türlü yatamadım. Alex mi ? O bütün gece uyudu. Benim bütün oflamalarıma rağmen. Güneş Venediğin üzerine doğarken  bende Alex'i uyandırdım. Uçaktan indiğimizde bizi siyah bir Mercedes bekliyordu. Alex şoförü yollayıp kendi koltuğa geçti. Ona soran gözlerle baktığımda "bu gibi yerlerde kendim kullanırım. Şimdi bu işi bitirelim. Evet kimi buluyoruz?" Dedi. "Scot'un getirdiği evrakları okumadın değil mi?" "Hayır ama sen bütün gece uyumayıp hepsini ezbere bilen birisini tanıyorum." Dedi ama göz kırparak.

CLARY

Yataktan kalktığım da mutfaktan çok leziz kokular geliyordu. Anlaşılan Jennifer yine döktürmüştü. Merdivenlerden koşarak indiğimde mutfakta Jennifer yerine başında aşçı şapkası olan Scot'u görmem bir oldu. "Günaydın" dedi bütün neşesiyle. "Günaydın" dedim kuru bir sesle. Scot'la aram Alex gibi değildi. Bize her zaman  biraz daha soğuktu Scot. Şimdi bu neşesi, bize kahvaltı hazırlaması ister istemez tuhafıma gitmişti. Kahvaltı kokularına   Jennifer da uyanmıştı. "Demek ki acıkınca sende yemek yapabiliyormuşsun ha Clary " dedi alayla merdivenlerden inerken. "Bilgin olsun diye söylüyorum ben
yumurta bile kıramam bunu yıllar önce öğrenmen gerekiyordu Jennifer " dedim alayla. O da mutfağa girmiş elinde fırın tepsisini tutan Scot'a şaşkınlıkla baktı. Bir dakika. O tepsinin içindeki kıymalı börek mi? Ay Evet o. Hızla Scot'un üstüne atladım. O ise ani refleksleri sayesinde tepsiyi benden çoktan uzağa koymuştu bile. "Herşey sırayla kızıl fırtına. Şimdi geçen oturun ben çayları koyacağım."dedi. Ben hemen masaya kurulurken Jennifer bana ters bakış atıp " ben de sana yardım edeyim." Dedi. "Eh buna Hayır demem hadi bahçede yiyelim. Bunları dışarı taşıyalım." Dedi. Bahçe lafını duyunca elimdeki çatal ve bıçakla hemen bahçedeki  masanın koltuğuna çöktüm. Arkamdan gülme sesleri geliyordu ama umursamadım. Ben açtım. Kimse umurumda olmazdı. İki elimde hazır tuttuğum çatal ve bıçakla Jennifer ve Scot'un sofrayı kurmalarını bekliyordum. "Öyle hazır olsa bekleyeceğine kalkta yardım et. Adam o kadar uğraştı kahvaltı için. İnsan nezaketen yardım eder" diye eli belinde tam bir anne gibi konuşmaya başladı. "Bana ne ben açım" dedim omuz silkip kapıya baktım. "Hadi ama Scot. Ne kadar da yavaşsın. Açlıktan ölücem!" Diye içeriye bağırdım. Jennifer bana kime laf anlatıyorum bakışını attı ve Scot'a yardım etmeye gitti. Ben heyecanla onların sofrayı kurmalarını beklerken yan komşularımız da uyanmış bahçeye kahvaltı hazırlamaya başlıyorlardı. Dünkü kavga olmasa günaydın    derdim ama şimdi utanıyorum. Aslında biz haklıydık neden utanıyorsam.  Ben bunları düşünürken yan taraftan Niall neşeyle "Günaydın Clary " diye bağırmasıyla ona döndüm. Ben de ona "Günaydın" dedim. "Nasılsın?" Dedi. "Açım sen?" Dedim gülerek. Benim bu halime gülerek "bende kurt gibi açım" demesi üzerine kahkaha attık. "Birde gülüyorsun. Kızım kalkıp yardım etsene" diye mırıldandı Jennifer. "Bırak kızı Jennifer. Biz hallederiz. Bak bitti bile. Sadece menemeni getirmem lazım " dedi Scot beni koruyarak. Ona hayali bir öpücük gönderdim. Malum kolay değil Jennifer'a karşı durmak. O da eliyle yanağımdan makas aldı ve içeri geçti. Arkamı döndüğümde kızgın bir Niall Horan ile karşılaştım. Ben neye kızdığını anlamaya çalışırken Scot elinde mükemmel kokular saçan tavayı masanın ortasına koydu. "Bu ne?" Diye aynı anda sorduk Jennifer'la. "Bu hanımlar menemen." "Menemen?" Diye yine aynı anda sorduk. Bizim bu halimize gülen Scot cevap verdi. "Domates,yumurta, tereyağı ve biberin muhteşem uyumu. Bir Türk yemeği " dedi ve devam etti. "Hadi başlayın " dedi. Zaten elimde hazır olda bekleyen çatal ve bıçakla hemen saldırdım.  Tanrım mükemmeldi. Ben hayatım da böyle güzel bir şey yemedim. Ben menemenle aşk yaşarken, Jennifer ve Scot kendi aralarında konuşmaya başlamıştı bile.

LİAM

"Gördünüz değil mi kızlara nasılda  yakın" diye konuşmaya başladı Niall. "Kim bu adam Lee. Önce Kristen sonra Clary. Kim bu?" Diye bu seferde Harry başladı. Belli işte kızların arkadaşı" dedim. "Bu adam yine mi burada?"diye bahçeye girdi Louis. "İyi de o hiç gitmedi ki." Dedi Zayn. "Ne demek hiç gitmedi?" "Ben sabah 4 gibi su almaya aşağı indim bunun motoru hala kapıdaydı. Anlaşılan gitmemiş. Baksanıza kızlarla   arası çok iyi. Demek  ki İçlerinden birinin sevgilisi" dedi Zayn. Haklı olabilirdi. "Belki de Clary ya da Kristen sevgilisidir" dedim. Tam Harry bir şey diyecekken sözünü yan taraftan gelen kahkahalarla bölündü. O tarafa baktığımda dünya ile ilişkisini kesmiş sadece yemek yiyen bir Clary ve kahkahalarla gülen Jennifer ve gizemli adam vardı. Onlar kahvaltı yaparken  sohbette ediyorlardı ve birbirlerine çok yakın oturuyorlardı.  Kaşlarım istemsizce çatılırken Harry'in "Belki de Jennifer sevgilisi dir" dediğini duydum. Ona kaşlarımı çattıp bakarken Zayn sesini duydum."diğerleri nerede?" "Kristen ve Alex yok"diye devam etti. Evet kızlar eksikti. "Olamaz ya bu gün Alex ile konuşacakdım." Dedi Louis. Biz ani bir baş hareketiyle ona dönerken  Zayn resmen tıslararak "Ne konuşacaksın Alex' le?" Diye sordu. " kıskanmanın zamanı değil Zayn. Bana Elenor konusunda yardımcı olacaktı." Dedi. Her şey bir tarafa bunu tamamen unutmuştum.   Koskoca bir aşk bitmişti. Ve Louis o alevlerin küllerini bile yok etmek istiyordu. Bunun için de Alex denen kızla konuşuyordu.    Daha doğrusu konuşmaya çalışıyordu. Kızla bir türlü iletişime geçemedi. "Hadi bırakın da kahvaltı yapalım bu gün yeni şarkıyı kayıt etcez." Dedim ve yine kızlar yüzünden MUTSUZ bir kahvaltı yapmaya başladık. Kafamı çaktırmadan o tarafa çevirdim. Tanrı aşkına halen konuşuyorlardı. Ne vardı bu kadar konuşacak. Kahvaltı yapsaya, Clary bütün masayı süpürmeden.  Acaba Harry haklı mı? Bu adam Jennifer'ın erkek arkadaşı olabilir miydi?

JENNİFER

Scot'la bir yandan kahvaltı yapıp bir yandan da koyu bir sohbete girmiştik. Bana Türkiye de geçirdiği 6 ayını anlatıyordu ve bunlar oldukça komikti.   "Hey Scot?" Diye seslendi Clary. Kafamızı ona çevirdiğimizde yemeği bırakmış Scot a merakla bakıyordu. İşte  bu gerçekten merak konusuydu. Clary yemek yemeği bırakmıştı. "Evet?" Diye tedirginlikle sordu Scot. "Sence Alex ve Kristen onlar iyi midir?" Diye sordu. Lanet olsun kızları tamamen unutmuştum. "Merak etme kızıl fırtına onlar gayet iyilerdir.  Sanki kız kardeşlerini bilmiyorsunuz. Onlar şuan Venedik'te ki en tehlikeli insanlar" dedi gülerek. Bu sözleri içime su serpmişti. Alışmıştım hep birlikte göreve gitmeye. Şimdi böyle ayrı olunca insanın aklına bin türlü şey geliyordu. "Peki bu görev neydi?" Diye sordu Clary. "Bunu içeride konuşalım burası yeri değil. Sadece eski bir dosta yardım edecekler diyelim" dedi göz kırparak. "Eğer yemekleriniz bittiyse içeri geçelim" dedim. Yan tarafın sabahtan beri bakışlarından sıkılmıştım. Anlaşılan hala dünkü kavgada kaldılar. "Tamam Kalkalım ama benim önce yapmam gereken bir şey var. Siz sofrayı kaldırın geliyorum" ben diyen Scot Liam lara doğru gidiyordu.

One Direction vs Mahşerin Dört  atlısıTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon