Gözlerimizin arasından akıp giden tonlarca kelime varken, ikimiz de kelimelerin taşıdığı anlamlara yetişemiyorduk. Boş bir uğutlu vardı kulaklarımızda. Ne olacaksa şimdi olacaktı ve bundan sonra birbirimizden saklanmayacaktık. Artık hiçbir şey kontrolümüz altında değildi. Freninden boşalan bir arabanın uçuruma yuvarlanması gibi bir şeydi, olanlar. Ya bu uçurumdan aşağı düşüp parçalanacak ya da atlayıp yaşamak için sonuna kadar savaşacaktık.

Aramızdaki ölümcül sessizliği Afşin bozmuştu. Ayağa kalkıp sinirlendiğini belli eden sert adımlarla Pamir' in karşısına dikilmişti.

-Pamir! Beria ne yemininden bahsediyor!? Neler oluyor, anlatmayacak mısın!? NEDİR BU KULAKLARIMIZI SAĞIR EDEN SESSİZLİĞİNİN SEBEBİ!? Afşin' i ilk kez Pamir' e bağırırken görüyordum. Sanırım Arat' da bu sahneyle ilk kez karşılaştığı için ayağa fırlamış, ne yapacağını bilemez halde eliyle alnını ovuşturarak duyup gördüklerine anlam vermeye çalışıyordu. Afşin yüksek sesle devam etti:

-Pamir! Sana diyorum!! AYAĞA KALK! Afşin' in cümlesi biter bitmez Pamir ayağa kalmıştı.

-Cevap ver bana! Beria ne yemininden bahsediyor!? GÖZLERİME BAK!! Aralarındaki gerilim elle tutulurdu sanki... Birkaç adım geri çekilme ihtiyacı duymuştum. Arat gözlerinde hayal kırıklığı, endişe ve acının harmanlanmasıyla oluşmuş tuhaf ifadesiyle gözünü bile kırpmadan Pamir' den gelecek olan cevabı bekliyordu. Afşin Pamir' e ilk kez kızıyordu ve onunla birlikte bizim de canımız yanıyordu... Gözlerim yeniden Pamir' i bulduğunda onun da bana bakıyor olduğunu görmüştüm. Neydi bu bakışların anlamı? Özür mü diliyordu, pişman mıydı...? Bunları kabul edebilirdim belki ama kendisinden nefret etmesi... İşte buna dayanamazdım!

Gözlerini Afşin' in gözlerine kenetledikten sonra az önceki kısık sesinden bir tık daha yüksek bir sesle konuşmaya başladı:

-Düello günü... Düello günü Beria' ya bir yemin etmemiz gerektiğini söyledim. Bana inanmasını sağladıktan sonra da... Gözlerini bir kez bile kırpmamıştı belki ama burada, tam iki kez yutkunmuştu...! Ve o sessiz yutkunuş bana pişman olmam içi fazlaca sebep vermişti. Hayır olanları anlatması gerektiğine olan inancım sarsılmamıştı. Doğru olan buydu elbette ki! Sadece bu şekilde olmamalıydı. Pamir bunu kendisi yapmalıydı... Ve ben bu şansı onun elinden almıştım! Afşin, Pamir' in duraksamasıyla:

-Sana inanmasını sağladıktan sonra ne, Pamir!? diye sordu. Afşin' in yüzünü göremiyor olsam da şu an sesinin titriyor olmasından dolayı gözlerinin de dolduğunu anlayabiliyordum. Korkuyordu... Duyacaklarından korktuğu için dolmuştu gözleri...

-Ona yemin ettirdim. Kan yemini ile Beria' yı kendi kılıcıma ölümlü kıldım!

Afşin hiçbir söyleyemeden öylece kalırken Arat bir bana bir de Pamir' e bakıyordu. Geçen birkaç saniyenin ardındansa en sonunda şok olmuş gözleri sesli bir tepkiye dönüşebilmişti:

-YALAN DE! YALAN SÖYLÜYORUM DE, PAMİR!! YAPMADIM DE!! Gözyaşlarımı tutmayı bırakalı ne kadar oluyordu fark etmemiştim. Dizlerim beni taşımakta zorlanıyordu. Sanırım titremeye başlamıştım. Arat, Pamir' den istediklerini duyamadığı için sinirle bağırarak, duvara sert bir yumruk geçirdi. Az önce oturduğu koltuğun yanında duran küçük sehpayı da karşı duvara çarpıp parçaladıktan sonra gözyaşlarını saklama gereği duymadan bana baktı. Gözlerimi Pamir' in Afşin' den ayırmadığı gözlerine kenetlemiştim. Hala kırpmamıştı maviliklerini. Sabırla Afşin' in tepkisini bekliyordu. Korkusunu göremesem de hissediyordum. Hepimizi kırıp, yıkıp geçmişti bu sözleri. Afşin' in tepkisi de tüm bunlara karşılık gelecek olan bir cevaptı. O tepkinin nasıl olduğunu kestiremeyip, aynı şekilde korkuyor olsam da sesimi çıkartmadan bekledim. Ve beklenmedik o tepki gelmekte daha fazla gecikmedi.

AYKIRI:2 UYANIŞWhere stories live. Discover now