《19》Değişiksiniz.

Start from the beginning
                                    

Bunu söylerken etrafımızdaki insanları gösterdim. Kaşlarını kaldırıp gülünce, gözlerimi devirdim. Sanki ben çok meraklıyım seninle yalnız kalmaya.

"E naptın son zamanlarda, var mı bir ekşın?" Açacağın konuya edeyim ben senin.

"Evet her gün var." dedim umursamazca. Allah aşkına birbirimizi her gün görüyorduk bu tarrz bir soruya ne cevap verebilirdim ki.

Atakan'dan umudu kesip ben konu açmaya karar verdim.

"Hiç kardeşin var mı?" Atakan gülümsedi.

"Evet. Küçük, cadoloz bir kız kardeşim var." Gözlerindeki sevgiyi görünce ister istemez kıskandım.

"Yaa. Ne güzel. Kaç yaşında?"

"2" daha bebekti. Kim bilir ne kadar özlüyordur kardeşini.

"Senin var mı?" diye topu bana attı. Gülüşüm soldu.

"Tek çocuğum ben ama hazır evde baş başalarken bir kardeş yaparlar diye umuyorum." dedim sona doğru gülümseyerek.

"Pekiii..."

"Peki."

Bu kadardı işte. Tüm konuşma bu kadardı. Uzun bir sessizlik aramıza girerken sessizliği Atakan bozdu.

"Eftalya"
"Hı"
"Şu giden bizim otobüs değil mi?"

Gösterdiği tarafta gerçekten bizim otobüs vardı

"Bizi nasıl unuturlar?"
"Bilmiyorum."

Tuvalete gidip Ahenk'i rehin almış Utku'dan kurtardım.

"Otobüs kaçtı lan burada kaldık."
"Kamp yaparız işte ne güzel."

Utku omuz silkerek, Atakan'ın arkasına geçti. Telefonumun tek diş çektiğini görünce Erva'ya okulu araması için mesaj attım.

"Bana uyar."

●○•°●○•°●○•°●○•°●○•°●○•°●○•

Sonunda dokuz kişiyle Bediz'in ısırılmak için kamp kurduğu yere gelmiştik.

"Burada benim kurallarım geçer!" Bediz yapraktan olan sözde yatağına yatıp ellerini birleştirdi.

"Bu iğrenç yerde uyumak yerine niye hava kararmadan okula niye dönmüyoruz?"

Gayet mantıklı sorumu Ahenk omuz silkerek cevapladı.

"Aksiyon olsun diye."
"Hem havası da temiz." Zümrüt havayı içine çekerek, Bediz'in yaprakları yığdığı yere uzandı. Mantıklı düşünmesi gereken Zümrüt değil miydi? Neden ben bu rolü üstlenmiştim ki?

Bediz bu tepeciklerden Utku ve Pars dışında herkese yapmıştı.

Hatta Atakan ona rüşvetle kendi tepeciğini daha büyük yaptırmıştı.

"Efta bir gelsene!"

Bana seslenen Atakan'ın yanına gittim.

"Ne oldu?"
"Hiç, yanıma gelmen için çağırdım."

Yüzüme doğru eğildiğinde elimi havaya kaldırdım. Eğer yanlış bir hareket yaparsa tetikte bekliyordum.
Eğilip yanağımı öpünce elimi indirdim bu gerçekten gereksizdi.

"Hey! Sana işkence edip öldürmeyeceğim sakin ol!"

"Neden durup dururken beni öptün?"

"Arkadaşımsın ve arkadaşlar birbirlerine destek olurlar. Gergin görünüyordun destek olayım dedim."

Arkadaşlar birbirlerine fiziksel bir temas kuracaklarsa sarılarak destek olurlar. Öperek değil, seni aptal! demek istesem de sustum.

"Peki arkadaşım, şimdi diğer arkadaşlarımızın yanına gidip arkadaşça sohbet edip arkadaşların yaptıkları etkinlikleri arkadaşça yapalım!"

Çok fazla 'arkadaş' kelimesi kullandığımdan kaşlarını çattı.

"Seni tanımasam sözlerinde ima olduğunu düşünürdüm." Öküz!
"Sadece gereksiz yakınlıktan hoşlanmıyorum."

Ne kadar Ahenk'in sarışınlara, Bediz'in mistik yaratıklara, Erva'nın korelilere, Zümrüt'ün Cameron Dallas'a takıntısı varsa benim de yakışıklı erkeklere takıntım vardı.
Ama bu her önüne gelen yakışıklının beni öpebileceği anlamına gelmiyordu.

"Sanırım artık gitmeliyiz."
"Haydi."

Beraber Bediz'in yaprak sarayına gittik. Yaprak yatağıma uzanmak yerine oturmayı tercih ettim. Aslında o kadar da rahatsız sayılmazdı bu yaprak şeysi. Hatta yerimde iyice yayılıp tadını çıkardım. Biri yokluğumuzu illa fark edecekti ve Erva da okula çemkirecekti. O zaman ki surat ifadelerini izlemek için, gri ojemi bile verirdim. Ailemizin duyacağı korkusu ve Milli Eğitim'e hesap verme korkusu aynı anda. Bizi unutmak onların suçuydu, ne kadar eğleniyor olsak da en büyüğümüzün 16 yaşında (Polat) olduğu bir grupla, ormanda kalmak pek güvenli bir şey sayılmazdı.

Yatılı OkulWhere stories live. Discover now