-Heyy!! Kimle konuşuyorum ben!? Çık yatağımdan! DERHAL!

-Ya... Yapamam...!

-O nedenmiş?

-Utanıyorum da ondan!

-Sen!? Tanrım! Sen de duydun mu!? Utanıyormuş...!?

-YA! Dalga geçme...

-Dün yatağıma çöreklenirken utanmıyordun! Şimdi çık deyince mi utandın yani(!)? Kafamı örtünün dışına çıkardım ve kısık gözlerle ona baktım. Odası hala karanlık olduğu için çok şey görmüş olamazdı ama o esnememi kesinlikle duymuştu!! Üstelik karanlık olsa bile o gözlerin ne kadar keskin olduğunu iyi bilirdim. Üzerimde sadece gömlek varken (ki kendisi kalçamı kıl payı kapatıyordu) karşısında durabileceğimi sanmıyordum...

-Üzerimde yeteri kadar giysi yok! Odama giderim ama önce sen banyoya girmelisin!

-O niye!?

-Söyledim ya!! Üzerimde sadece...

-Benim gömleğim var! Ve bilmem hatırlar mısın bundan birkaç ay önce seni üzerinde hiçbir şey yokken de görmüştüm... Ah!! Bu resmen acımasızlıktı! Saçlarımın ucundan ayak parmaklarıma kadar kızarmıştım!! İlk alev aldığım gün ahırda olanlar benim de hala aklımdaydı tabii ki! Ama bu, bana sabah sabah bunları hatırlatmasını gerektirmiyordu!

-Off yaa... Gıcık mısın!? En azından arkanı dön! Sesim utancım yüzünden yalvarır gibi çıkmıştı. Sözlerim üzerine ayaklandı. Tam banyoya gideceğini düşünürken, üzerime doğru gelmeye başladığını fark ettim. Ne...!? Ne yapmaya çalışıyordu? Ellerimle örtüyü daha sıkı tuttum ve biraz daha küçüldüm...

Yatağa kadar geldikten sonra hemen başucuma, yönü bana dönük şekilde oturdu. Örtüyü, tuttuğum kısmını elimden kurtardı ve belime kadar açtı. Neyse ki gömlek yukarı sıyrılmamıştı! İçimden bir 'Oh!' çektikten sonra yeniden Pamir' e odaklandım. O sırada ben itiraz bile edemeden, kollarımın iki yanından tutup, yatakta biraz daha doğrulmamı sağladı. Tam elini boynuma doğru uzatıyordu ki, gözlerimi sımsıkı kapayıp:

-Yapma! Diye bağırdım. Ne yapmaya çalıştığını bile anlamadan.

-Ne yapmayayım? Sesi eğlenir gibiydi! Tanrım sabah sabah benimle derdi neydi bu adamın!?

-Bi... Bilmiyorum!

-Aç gözlerini... Kafamı iki yana salladım ve gözlerimi daha sıkı kapadım. Kalbim maraton koşmaya ne ara başladı bilmiyordum ama az önce üşürken, şimdi vücut ısım koca bir yangına sebep olabilirdi!

-Beria... Sabah sabah aklında neler var bilmiyorum ama senin yüzünden gece boyu bir dakika bile uyuyamadım. Şimdi de uslu durursan yarana bakacağım. Gözlerim bu sözler üzerine şaşkınca açılmışlardı. Benim yüzümden uykusuz mu kalmıştı!? Sanırım odası varlığımdan dolayı ısınmıştı. Üstelik aşırı derli toplu yatan(!) ben tüm yatağına el koymuştum. Zaten derli toplu yatsam da benimle aynı yatağı paylaşmayı düşünmeyeceğini biliyordum. Hala aramızda aşılmaz uçurumlar vardı ve bunları bir kör bile rahatlıkla görebilirdi... Bu yüzden de uyuyamamış, tüm gece oturmuştu. Hem de dünkü yorgunluğunun üzerine hiç dinlenemeden! Şimdi de yarama mı bakacaktı...? Ya kendi yarası ne haldeydi!? Benim yüzümden ne ilaç sürebilmişti ne de uyku uyuyabilmişti...

Kıpırdamadan dururken, dün gece neler olduğunu ve şimdiki zamanı sorgulamaya başlamıştım. Pamir' de dediğini yapıp, omzumdaki sargıyı açtı. Yara tamamen kapanmıştı! İlaç, güzel bir uyku ve Pamir üçlemesi yarama iyi gelmiş olmalıydı. Tabii güçlü bir bünyeye sahip olduğumu da göz ardı edemezdik. Pamir' de kapanan yarayı gördükten sonra belirgin şekilde rahatlamıştı. Gömleğin sıyırdığı yakasını düzeltti ve yataktan kalkmak için hamle yaptı. Tam o anda benim bile haberim olmayan bir kararı uygulamaya koymuştu elim! Pamir' i bileğinden yakaladım ve daha tam kalkamamışken, onu yeniden yanıma oturttum.

AYKIRI:2 UYANIŞTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang