5.Bölüm "Sırlar"

Start bij het begin
                                    

Yapmalı mıydım?

Bir yanım yapmam için bana bas bas bağırırken diğer yanımsa yapmamam gerektiğini söylüyordu. Derin bir nefes aldım. İkilemde kalmaktan nefret ediyordum. Sanırım dünyadaki en boktan hislerden biriydi.

''Sana bir tavsiye vereyim Çağla. Bu tür durumlarda asla ikilemde olma. Ve senin için en tehlikelisini yap.'' diye fısıldadı Ömer kulağıma doğru. Yutkundum. Yaşadığım ikilemi hissetmişti sanki. Arkamı döndüm ve Ömer'in gözlerinin içine bakmaya başladım.

''İkilemde olduğumu nereden anladın?''

''Anlamadım. Sanırım hissettim.''

Bu tuhaftı. Ama bunu düşünmek istemiyordum. Çünkü söyledikleri içimi ferahlatmıştı.

Sanırım yapacaktım.

Ulaş'a doğru döndüm. Hala o çocukla bir şey konuşuyordu. Ne olduğunu duyamıyordum. Umurumda da olduğu söylenemezdi zaten.

''Aynı anda atalım hepimiz 3 dediğimde!''

İçimden tam isabet ettirmek için dua etmeye başladım. Eğer isabet ettiremezsem dalga konusu olurdu ve bunu istemiyordum.

''1, 2...3!'''

İçimden dualar ederek balonu Ulaş'a doğru fırlattım Birkaç saniye sonra içi kırmızı boyayla dolu olan balon tam armanın olduğu yere doğru isabet etti.

Ulaş birden sendeledi ve ardından, ''Ne oluyor lan!'' diye bağırdı. Öğretmenler masasının üstüne koyduğum diğer mavi balonu aldım ve onu da Burak denen çocuğun suratına fırlattım.

''Bu kadar isabetli vuruşlar yapacağını tahmin etmemiştim.'' dedi Ömer şaşkınlığını belli ederek.

''Bende tahmin etmemiştim.''

Diğer iki balonu tanımadığım iki kıza fırlattıktan sonra pencereyi kapattım ve surat ifadelerini izlemeye başladım. Hepsi şaşkındı. Ve fazlasıyla sinirli görünüyorlardı.

İçimdeki ses, bunu yanınıza bırakmayacaklar, diye fısıldarken camı kapattım ve derin bir nefes aldım. Tuhaf hissediyordum. Uzun zamandır ruhuma ve vücuduma baskı yapan o his birden kaybolmuştu. Sanki rahatlamıştım. Bütün kötülüklerden arınmış ve yaşadığım stres kaybolmuştu.

Mutluydum. Huzurluydum.

Ömer camı yeniden açıp, ''Kudurun!'' diye bağırdı. Tüm sınıf gülmeye başladı. Şuan rezil bir durumdaydılar. Hepsinden ayrı ayrı nefret ediyordum. Oysaki nefret bu kadar kolay kazanılan bir şey değildi.

Ya da öyle miydi?

Bakışlarımı Ulaş'a çevirdiğimde sinirinin bana geçeceğini sandım bir an. Bakışları ateş saçıyordu. Ağız hareketlerinden küfür ettiğini anlayabiliyordum. Niye bu kadar çok sinirlenmişti? Ulaş bir keresinde bana maddi durumlarının iyi olduğunu ve her istediğini alabildiğini söylemişti. Bunu niye bu kadar çok sıkıntı ediyordu.

Birkaç saniye önce hissettiğim huzur kaybolmuştu. Sırama oturdum ve telefonumu elime alıp kafamın dağılması için oyun oynamaya başladım. Bence harika bir iş yapmıştım. Şuan sinirliydi ve kuduruyordu.

Yaptığım işle gurur duymalıydım.

Birkaç dakika sonra Beren, ''Ulaş ve kuduruk tayfası buraya geliyor!'' diye bağırdığında ayağa kalktım ve sınıfın tam ortasında ellerini göğsünde birleştirmiş bir şekilde Ulaş'ı bekleyen Ömer'in yanına doğru ilerledim. O balonu kimin attığını soracak ve ardından ben itiraf ettiğimde tehditler havada uçuşacaktı.

AnonimWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu