10.Bölüm "Hayal''

3.7K 229 102
                                    


Önümde iki seçenek vardı.

Dört gündür bu iki seçenek arasında sıkışıp kalmıştım. 

Dört gündür başka hiçbir şey düşünemiyordum. Boğulmaya başlamıştım. 

Bir yanım hiç düşünmeden fotoğrafları futbol takımından sorumlu olan beden eğitimi hocasına vermemi söylerken bir yanımsa Ulaş'ı bu fotoğraflarla tehdit etmem gerektiğini söylüyordu.

Ulaş'ı tehdit etmenin her yönden daha mantıklı olduğunu pekâlâda farkındaydım. Ama buna rağmen Beren'in ısrarla ilk seçenekte diretmesi ve fazlasıyla mantıklı yorumlar yapması kafamı çok karıştırmıştı. Bu yüzden işin içinden çıkamamıştım.

Ama artık bir karar vermem gerekiyordu. Zaman daralıyordu. Acele etmeli ve Beren'le konuşup bir karar vermeliydim.

Ya futbol hayatını mahvedecektim.

Ya da tehdit edip parmağımda oynatacaktım.

Aslında çok fazla üzerinde durmak istemesem de üçüncü bir seçenek daha vardı. Ulaş'tan bunun intikamını almamak ve bu yaptığının yaptığıyla kalmasıydı. Ama bunu ne ben ne de Beren kabul etmemiştik.

Derslerimi etkileyecek bir şey yapmıştı. Ve bende onun spor yaşantısını etkileyecek bir şey yapacaktım. Kısaca ödeşecektik.

''Melis ben seni gerçekten anlamıyorum.'' dedi Beren çayından bir yudum alırken. Kantine gelip oturduğumuzdan beri Melis'in ağzını bıçak açmamıştı. Gerçi son birkaç gündür böyleydi ya. Sessizliğe bürünmüştü adeta. Bakışlarımı önce Beren'e ardından Melis'e çevirdim. Derin bir nefes aldı ve boş bakışlarla Beren'e bakmaya başladı.

''Bir şey olduğu yok.''

Melis son zamanlarda fazlasıyla üzgün görünüyordu. Can sıkıntısını aldığı nefesle bile belli ediyordu. Ama sorulduğunda ısrarla reddediyor ve kaçıyordu.

''Bir şey var. Ben bile aşk acısı çekiyorum bu kadar kötü görünmüyorum. Hatta şuan gayet iyiyim.''

Melis bıkkınlığını belli edercesine derin bir nefes aldı ve bıkkınlık içeren surat ifadesiyle Beren'e bakmaya devam etti. Üzerine gidilmesinden ve ısrarla aynı soruların sorulmasından bıkmıştı haliyle. Günlerdir herkes gelip, ''İyi misin?'' diye soruyordu ve ben bile bunalmaya başlamıştım. Melis'i düşünmek bile istemiyordum.

''Sınav notlarım biraz düşük. Annemle de kavga ettim.'' dedi bıkkın bir ses tonuyla. Beren'i başından savmak için yaptığı o kadar belliydi ki...

Gerçekten bir sıkıntısı vardı ama ısrarla bu sıkıntısını bizimle paylaşmıyordu.

''En düşük sınav notun yetmiş. O da matematikten. Allah aşkına sınıfın yarısı elli altı aldı. Ve sen herkesin hali ortadayken yetmiş aldığın için mi karalara bağladın? Ciddi misin?''

Melis gözlerini devirdi ve Beren'e ters ters bakmaya başladı.

''Bana göre düşük demek ki.''

''Bende öyle düşünüyorum.'' diye araya girdi Bilge. ''İyi değilsin, Melis. Çok dalgın gözüküyorsun. ''

Melis arkaya doğru yaslandı ve ''Allah'ım sen bana sabır ver.'' diye mırıldandı.

Belki de hepimiz boşuna kuruntu yapıyorduk.  Melis'in hiçbir sıkıntısı yoktu. Ama ben kuruntuluk yapmadığımıza fazlasıyla emindim. Sokaktan geçen biri bile Melis'in mutsuz olduğunu ilk bakışta kolaylıkla anlardı.

AnonimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin