20 ♛ SİYAH VE ALMANDİN

Start from the beginning
                                    

Xanthos şaşırdı ve bir adım geri çekildi. "Bunu bilerek yaptın."

Dymentsia yere düşen kılıcı almadı, tam tersine ayağıyla biraz daha kendinden uzaklaşmasını sağladı. Yerinden kımıldamadı ve ona doğru gelen kılıca karşılık son anda kenara çekildi. Xanthos'un bir sonraki hamlesinden de kaçarken sol elindeki eldiveni çıkardı ve saniyeler içinde asayla karşılık vermeyi başardı.

Bu kez kılıcın ona yaklaşmasını engelleyen bir kalkan oluşturdu. Xanthos'un kılıcının da büyüyle yapıldığını ve kalkanı er geç geçeceğini biliyordu, merak ettiği şey bunun ne zaman olacağıydı. Siyah renkli, Kraliçe'nin bulunduğu tarafı göstermeyen ve karanlıktan oluşan kalkanda bir yarığın açılması uzun sürdü. Fakat açılan yarık sadece kalkanı yok etti ve kadının çevresindeki karanlık yavaş yavaş kaybolmaya başlasa da varlığını sürdürdü.

Xanthos onun kısık nefes alış veriş sesini, zemine basan adımlarını duydu. Kılıcını ona savurdu ve bir an için yenildi. Kılıcı neyin karşıladığını bilemese de hamlelerine devam etti. Sıradan bir zamanda, ışığın olmadığı bir gecede karşısındakini görebilir, yapacaklarını hissedebilirdi. Ve bu sıradan bir zaman değildi.

Bu kez karanlığı oluşturan karanlığın kendisi olan Rhona Dharal'dı. Karanlığın Hükümdarı, Dymentsia Dione Xeina'ydı.

Ve onun amacını çoktan anlamıştı.

Dymentsia'nın bunu daha önce yaptığını hatırlamıyordu, neler olabileceğini merak ediyor olmalıydı.

Xanthos, onun bulunduğunu bildiği yere kılıcını yöneltti. Çevrelerindeki karanlığın dağılması hızlandı, kılıcın ucunu yakalayan şey güçsüzleşti ve acı dolu bir ses duydu.

Karanlık tamamen dağıldığında, gün batımının morunda gölgeleri belirginleşen bir yüz gördü. Dymentsia diğer elindeki eldiveni de daha güçlü büyü yapabilmek için çıkarmıştı. Beyaz bir bezle avucunu sardığı eliyle kılıcın çeliğini tutuyordu, Xanthos bunu anladığı anda kılıcı geri çekmişti ve bu sırada kılıcın ucunda parıldayan kan damlalarını fark etmişti. Dymentsia'nın eli de kanlanmıştı ancak bunu umursuyor gibi görünmüyordu. Yaralı eliyle diğer eline az önce asaya çevirdiği zümrüt yüzüğü takarken dikkati Savaşçı'daydı. "Öyle bakmayı kesmelisin."

"Nasıl bakmayı?" diye sordu Xanthos merakla.

Dymentsia omuz silkti. Konuşmaya başlayacakken onlara doğru gelen Rhyseion'u fark etti. Bakışları yeniden Xanthos'u bulduğunda karşılaştığı ifade söyleyeceği kelimeleri değiştirdi. "Onu tanıyorsun." Savaşçı'nın koyu renkli gözleri kısılmış ve yüz ifadesi anlaşılmaz bir şekle bürünmüştü. Kılıcının kabzasını daha sıkı tuttuğunu fark etti. "Xanthos." dedi uyarırcasına.

Lider Xanthos onun ne istediğini anladı. Kılıcını kınına geri koyarken açıkladı. "Evet, onu tanıyorum." dedi boğuk bir sesle.

"Nereden?" diye sordu Dymentsia. Xanthos'un yanıt vermek için biraz beklemesi onu daha da meraklandırmıştı. "Yanıt verecek misin?" Rhyseion hala onları duyamayacak kadar uzaktaydı. Dymentsia'nın ses tonu ise Xanthos'un tüm dikkatini ona vereceği kadar keskindi.

"Önemli değil." diye yanıt verdi adam hızla. "Gölge Diyar'ın sınırındayken karşılaşmıştım sadece." Kara Kraliçe başını salladı, devam etmesini beklerken Xanthos'un yarı gölge yarı kara savaşçı olduğunu hatırladı. "Yıllar önceydi." Ses tonu kısılmıştı. Rhyseion onlara daha da yaklaşmıştı. Konuşmaya devam ederken ses tonu kararlıydı. "Ona güvenebiliriz, eğer düşündüğüm şey buysa. Sadece güçlü bir büyücü olduğunu hatırlıyorum."

Güçlü, Xanthos'un herkese söylediği bir kelime değildi.

Kara Kraliçe, Gece Prensi'ne baktı. "Ne kadar güçlü?" diye sordu. Gözlerinde Xanthos'un görmeye alışkın olmasa da tanıdığı bir ifade belirdi.

KARANLIĞIN ŞAFAĞI ♛ Kraliçelerin Savaşı IIIWhere stories live. Discover now