III. Hikâye - Veronalı Âşıklar

8 0 0
                                    

Berlin'den ayrılış

"Şimdi ne yapacağız, nereye gideceğiz? Venedik'e gidelim senin zamanında 2017'de", kız soran gözlerle bakıyordu. Biraz düşündüm.

"Peki, oraya dönelim, ama oraya varmadan önce sana anlatmak istediğim bir hikâye var. Bu senin zamanına ait bir hikâye, Adige Nehri'nin ikiye böldüğü bir şehirden geçeceğiz. Sana âşıkların hikayesini anlatacağım", diyerek kızı metro istasyonundan trenlere götürdüm. Etrafına çekinerek bakıyor, anlamaya çalışıyordu.

"Beni nereye götürürsen gelirim. Kim bu âşıklar?"

"Onlar Romeo ve Juliet, belki gerçekler, belki değil, belki bizim gibi zaman gezginleri, belki hayali. Büyük bir üstadın elinden çıkan hikâyelerini ben de yorumladım."

"Onları duymuş olmam gerekmiyor mu?"

"1597, seninle Venedik'ten ayrılışımızdan beş yıl sonraya geliyor eser. William Shakespeare..."

Kız omuz silkecekti: "Hiç duymadım."

Gülümsedim: "İşte tren bu, bizi son hızla Verona'ya götürecek."

"Venedik'e bir o kadar yakın... Sence ben bir zaman sürgünü müyüm?"

"Yanımda olduğun sürece hayır Lucieta, zaman aramızda bir engel olmaktan çıkacak, seni Verona'ya götürmek istememin sebebi bu."

"Seni seviyorum, bana anlattıklarını seviyorum."

Ve tren hareket edecekti. Yol boyunca modern dünyadan konuştuk. Benden dinlemek istedi, bilgisayarda her şeyin olduğunu, kitap gibi olduğunu ama aradığı pek çok şeyi anında bulabileceğini söylesem de benden dinlemek istedi.

"Sana bir şartla anlatırım, daha sonra kendin inceleyeceksin, benim dünyamı benden daha iyi anlayacağına eminim."

Kabul etti ve yol aldık... Gündüzdü güzel bir hava vardı ve doğa, şehirler akıp giderken konuştuk...

Rönesansın ÇocuklarıWhere stories live. Discover now