Bölüm VI

15 0 0
                                    

-Zindan-

"Sürekli sorgulamalar, işkence ve akla gelmeyen infaz sesleri arasında bir yılı Venedik'te iki yılı Roma'da doldurmuştum ve hiçbir ümit olmadığı ortadaydı. Ortadaydı, anlamayacaklardı, vazgeçmeyeceklerdi, onlar yanılan olmayı kabul edemezlerdi. Ve yazdıklarımı savunmayı sürdürdüm.

İşte o yılın soğuk bir gününde getirilen mahkûmlardan birinin sesini duyabiliyordum. Akşamüstü güneş hala varken birden başlıyordu konuşmaya, önceleri korkudan delirdiğini düşünebilirdim, ama yine de dinledim. Bir hafta boyunca aynı saatlerde kendi kendine konuştu. İşte bir keresinde şunları söylemişti:

-Zindan, zindan beni duyuyor musun? Hiç korkmuyor değilim, sonum da yakın gibi. Kendi günahlarımı affedemeyeceğime göre... Hey orada kimse yok mu?

-Buradayım. Adım Heretic.

-Sen de kimsin iblis, ben gerçek bir günah çıkartmadan söz ediyordum.

-Ben Heretic benden iyi bir iblis ya da insan bulamazsın.

-Bu konuda haklı olabilirsin, şu insanların yaptıklarına baksana. Her istediklerini söyledim. İnanmadığım şeyleri, ama nafile. Sonunda anladım Heretic, gün ışığı varken sana söylüyorum: Yazdığım her ne varsa doğru değilse bile...

-Doğru değilse bile haklısın, tüm gerçek bu. Şimdi merhamet bekleme sonuna hazırlan.

-Sağ ol iblis.

Ertesi sabah onu yakılmak üzere götürdüler. İşte gördün, zindanlar bunun gibi çılgınlıklarla doluydu. İşte gördün insanların düştüğü zavallılığı. Şimdi bunu açıklamama izin ver. Eğer yanılıp gerçekten af dileseydim, belki kimse suçlayamazdı, acı çok fazlaydı ama taşıdığım da büyük bir sorumluluktu. O iblisle konuşan mahkûm insani olanı yaptı, onların istediklerini söyledi. Ama ben sonun ne olacağını iyi bildiğimden ve belki ona göre daha az işkence gördüğümden ve yazdıklarıma dayanarak varlık sebebimi oluşturduğumdan, sonumu karşılarken tereddüt etmedim."

Rönesansın ÇocuklarıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora