《16》Oha Senden Yakışıklıyım.

Start from the beginning
                                    

"Şunu başka bir yerde içebilir misin? Astımım var benim" Bilal bana bakıp kahkaha attı.

"Kabul etmeliyim ki güzel rol yapıyorsun." Paketini tekrar cebinden çıkardı ve bana uzatırken devam etti. "Ama mükemmel oyuncular rolleri çok çabuk çözer." Uzattığı paketi elimin tersiyle ittim.

"Saklayacak neyin olabilir ki senin?" 

"Bilemezsin." dedi oturduğu yerde yayılarak. "İnsanlar dört dörtlük bir hayat sürüyor gibi görününce gerçekten de öyle olmuyorlar." 

"Dört dörtlük bir hayat yaşıyor gibi göründüğünü iddia etmedim zaten." dedim. Gay bir insanın yaşadığı zorlukları sadece tahmin edebilirdim. Anlamam mümkün değildi ama hayatının zor olduğunu tahmin edememek için süzme salak olmak gerekirdi. Sigarasını içine çekti. Hatta çekti demek az kalırdı. Vakumladı resmen.

"Ciğerlerin acı çekiyor şuan." oturduğum yerden kalkıp aramıza bir mesafe koydum. Sigara kokusundan nefret ederdim. 

"Yüreğim kadar değil." 

Konu neden bir anda dertleşme meselesine dönmüştü ki?

"Önce sen." dedi. "Göründüğüm kadar kaba değilim ha?" 

"Öylesin." dedim gülerek. 

"Ama sen göründüğünden daha kabasın." 

Sağol ya!

"Aşk acısı değil mi?" dedi sigarasını üfleyerek. O an anlamıştım. O da yaralıydı. Neden  bilmiyorum belki de Kıvanç'a çok benzemesindendir. Çabucak güvendim.

"Öyle. Neredeyse bir yıl oldu ama geçmedi. O kadar eksik hissediyorum ki kendimi."

Güldü. 

"Bilirim" dedi sakince. "Eeee anlatmayacak mısın hikayeni?"

"Çocukken çok sorunlu bir insandım. Huysuzdum, kavgacıydım, kimseyle arkadaş olmak istemiyordum çünkü hepsi çok aptaldı. Yüksek IQ'nun zararları. Annem benimle ne yapacağını bilmezken biriyle tanıştı. Aynı sorunlardan muzdarip bir kadınla. Kısa sürede arkadaş oldular. Oğlu benim ilk oyun arkadaşım oldu. Ben de onun. 

Arkadaşlığımız ikimizi de olumlu etkiledi. O bilgisayar bağımlısıydı ben de zeka. Yavaş yavaş topluma daha uyumlu hale geldik. Birbirimiz sayesinde insanlara uyum sağlamayı başardık. Daha sonra aramızda duygusal bir şeyler olmaya başladı. Aramızda bir yaş vardı. Beni ilk öptüğünde 11 yaşımdaydım. Daha dün gibi aklımda. Çok güzeldi. Çok masumdu. İki sene her şey çok mükemmeldi. Annem bir şeylerin farkındaydı ama karışmıyordu. Hayaller kuruyorduk. Okulda birlikte TUBİTAK projelerine falan katılıyorduk. Amacımız dikkat çekip yurt dışından burs kazanmaktı ve Kıvanç bunu başardı da. O gittikten sonra ben amacımdan biraz saptım. Uzaktan da ilişkimizi pek iyi yönetemiyorduk. Ortam değişince karakter de değişirmiş. Çok değişmeye başladı. Kış sömesterında Türkiye'ye geldi. Amacımdan uzaklaşıp sınava odaklanmamdan memnun değildi ama ilk sıınavım çok kötü geçmişti ve hırslarım yüzünden hayallerimi unutmuştum. Bir gün kavga ettik. Bana bu sınavın o kadar da önemli olmadığını söylediği için. Sonra çıkıp gitti. Özür dilemek için onu bulduğumda kan kardeşimle bastım. Gözüm dönmüştü. O gün ayrıldık. Bir daha da barışmadık." 

"Onu affedemiyorsun ama sevmekten de vazgeçemiyorsun." dedi ikinci sigarasını yakarken. 

"Ama en azından yanına kar kalan anıların var. Bende o da yok." dedi efkarlı bir tonda.

"Platonik misin?" 

"Onun gibi bir şey. İmkansıza aşığım demek daha doğru. Benim cinsimden hoşlanmıyor." Yutkundum.

Yatılı OkulWhere stories live. Discover now