39. Bölüm - Gizli Kapaklı

673 57 12
                                    

Eylül: ne diyorsun sen Serkan?

Serkan : telefon konuşmasını duydum

Flashback/ Serkanın banyoda duyduğu konuşma
Rüzgar : .... tamam kızım tamam, gelicem diyorum... sakın! Sakın! Sakın kimseye öteyim deme, hele de Eylüle... iki gün sonra gelicem, biraz sabret.... iyi tamam be tamam gelicem. Bak eğer ona birşey söylersen, senin o kat kat sürdüğün ruju sana bir güzel yediririm, duydun beni dimi?
Flashback sonu

Eylül: yanlış duymuşsundur... Rüzgar beni seviyor

Serkan : ben de öyle düşünüyordum ama değilmiş...

Eylül: onu sevmiyorsun diye üstüne suç atma Serkan...

Serkan : tamam ben yanlış duymuş olayım... ama öğrenince bana hak vericeksin...

Eylül : o gün gelmeyecek

Serkan : bana kızma ne olur, bak Rüzgar senin sandığın gibi biri değil, o yüzden sadece senin daha fazla üzülmeni istemiyorum...

Eylül gözlerini devirerek kafasını çevirir... Radyoyu açar ve dinlemeye başlar...
Yaklaşık yarım saat sonra çalan şarkı onu geçmişe götürür...
Sezen Aksu - Tutuklu
Serkan da gülümser ve Eylüle bakar, o da ona bakıyordu. Eylülün gözleri dolmuştu, hemen kafasını çevirir...
Serkan da bu sırada şarkıya eşlik ediyordu... Eylülün hafızalarında kalan o an, şimdi canlanmıştı...

Songülle Güney doktora giderler, doktor birkaç tahlil ister ve yorgunluğuniçin birkaç vitamin verip dinlemesini ister...

Nazan telaşla Serkanı arar, eve gelmesini ister, Serkan da Eylülden önce oraya gitmeleri için izin ister. Eylül kabul edince de giderler... Nazan kapı girişinde elinde poşetlerle oturuyordu. Kapı aralıktı...

Nazan : oğlum... oğlum hırsız girdi galiba... bi baksana hala içerde mi? Ben hala eve giremedim...

Serkan içeri girmek ister, annesi kolundan tutar...

Nazan : dikkatli ol oğlum

Serkan içeri girer ve tüm evde dolanır...

Serkan : kimse yok içeride, sakin ol

Nazan : tamam geçelim... Eylül, gel sen de...

Eylül: yok, ben gitsem iyi olucak..

Serkan : ben seni bırakayım

Eylül: gerek yok şurdan bi otobüse binerim

Nazan : gel bir çay iç öyle gidersin...

Eylül: tamam...

Eylülle Nazan çay hazırlarlar... Serkan yanlarında değildi...

Nazan : Serkanla aranız iyi galiba... ama benim Serkanın yeni sevgilisini gözüm hiç tutmadı

Eylül : Melis mi?

Nazan : evet o

Eylül: Melis benim arkadaşım, zaten o şekilde tanıştılar ama iyi kızdır...

Nazan : değil değil, kızda bir fenalık var, çok fena bakıyor..

Eylül: Nazan hanım, beni de sevmezsiniz ama istemeden Kemali başınıza getirmek dışında bir zararım olmadı size

Nazan : ben seni sevmiyo değildim ki Eylül...sadece Kemal yüzünden Serkanın zarar görmesini istemiyordum. Serkana iyi gelmediğini, ona zarar verdiğini, paramızda gözün olduğunu falan düşünüyordum. Ama yanılmışım, senin ne iyi kalpli bir kız olduğunu görememişim...

Eylül : gerçekten mi?

Nazan : evet... sizi zamanında ayırmaya çalıştığım için özür dilerim... şuan aranızdaki sorun ne ve neden ayrıldınız bilmiyorum ama Serkan seni seviyor Eylül, o Melisle neden çıkıyor bilemiyorum ama...

Eylül konuyu değiştirir...

Eylül: çayları götürelim mi?

Nazan : tamam... Eylül, sen yine de o kıza dikkat et

Songülle Güney, test sonuçları çıktığında doktora gösterirler. Birkaç düşük değeri dışında gayet iyiydi. Doktor birkaç ateş düşürücü ve antibiyotik verir ve eve gönderir. Taksiyle eve giderler, Serkan arabalarını evin önüne parketmişti ve onları bekliyordu...anahtarı da teslim ettikten sonra gider. Melisle buluşacaktı...

Serkan Melisle iyi anlaşıyordu. Eylül yokken iyi bir arkadaştı, dertleşmişti onunla, ama Defne dertleşebileceği bir insan olsaydı onunla dertleşmeyi tercih ederdi...

Buluşmadan sonra Melis'e iyice kanının ısındığını farkeder, biraz sessiz sakindi, Eylülü hatırlatıyordu ona, masum bir güzelliği vardı... yanındayken kalbi pır pır etmese de Melisin onun yanındayken yanaklarının kızarışını, heyecanlanışını ve en önemlisi kendisini sevdiğini görebiliyordu... gerçekten sevmediği biriyle olabilir miydi? Melisin sevgisi ikisine de yeter miydi?

Songül günlerdir kocasının başında bekler, Güney ilaçlarını içtiği halde hala iyileşmemişti. Doktoru atar yeniden, doktoru ise çok evham yaptığını, bünyesininin zayıf olduğunu, iyileşmesinin biraz zaman alacağını ve endişelencek birşey olmadığını söyler. Songül ise endişelenmişti....

Meral ise Kadere her baktığında, onunla her konuştuğunda kendini suçlu hissediyordu. Son gelen mesaj da ürkütmüştü. Sürekli çevresine bakar olmuştu, sanki biri onu takip ediyor gibi geliyordu. Zehra'nın yanına gider...

Zehra : bebeğim biz bu konuyu konuşmuştuk... bak o seni korkutmak istiyor, başka bir amacı yok. Bir birşey biliyor olsa ya da bilip de söyleyecek olsa zaten söylerdi, niye böyle saçma sapan tehdit mesajları göndersin ki?

Meral : ben de onu anlamıyorum. Herşeyi takip ediyor gibi. Bir kez biz Mertle buluştuğumuzda bile ne olup bittiğini bildi... ben takip ediliyor olabilir miyim Zehra abla?

Zehra : kız saçmalama...dizi mi çekiyoruz burda, film mi bu? Takip edilmek de ne?

O an bir mesaj gelir...

"Her an peşindeyim, bunun için seni takip etmem gerekmez... gerçekler er geç ortaya çıkacak... ya bugün ya da yarın... sen mi söylemek istersin yoksa ben ortaya çıkartayım mı?"

Kalanların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin