30.Bölüm - Geçici Mutluluklar

768 60 19
                                    

Kader : nooldu Meral, betin benzin attı, Hakan'dan mı yoksa mesaj?

Meral : yook, yok ya... reklam mesajı

Kader : haa tamam

Serkan erkenden kalkıp kafeye işe gider. Herkes yavaş yavaş dağılıyordu. Rüzgar da Eylüle onu yarın gezdirmek istediğini söyler, Eylül kabul eder...

Songülle Güney de ertesi gün tatilleri için alışverişe çıkar...

Songül : alışverişe ne gerek var sevgili? Alt tarafı bavul hazırlıcaz

Güney : kızım paramız var, istediğimizi alabiliriz, neden almayalım ki?

Songül : çok müsrifsin Güney

Güney : müsrifim öyle mi? Tamam Songül, ev ekonomisi yönetimini tamamen sana bırakıyorum

Songül : nasıl yani?

Güney : basbaya, paramızı sen yönet. Ama bunu tatilden sonra başlatalım

Songül : olmaz öyle şey, o senin paran

Güney : farkındaysan biz evliyiz Songül. Ve evli insanlar ortak mal varlığına sahiptir, yani senin paran benim param durumu yoktur...

Songül : tamam ulan, tamam. Ben idare edicem artık.

Güney : tamam ama şimdi artık izninle karıma birkaç parça birşey almak istiyorum....

Songülle Güney alışverişlerine devam ederler. Güney çok fazla şey almıştı...

Rüzgar, Eylülle beraber bir piknik alanına gelir. Eylül, Rüzgarın elindeki sepete bakar...

Rüzgar : ben yapmadım, Eylülle pikniğe gidiyorum diyince sabah Sevgi elime tutuşturdu..

Birlikte sepettekileri yerler...

Eylül: Sevgi hanım seni seviyor, sana değer veriyor. Hatta biz ayrıyken evime bile gelmişti...

Rüzgar: neden gelmiş?

Eylül: kötüymüşsün, eski yaşantına dönmüşsün öyle dedi...

Rüzgar : evet, dağılmıştım... Eylül, ben senleykenki halimi daha çok sevdim. O eski halime dönüşmek istemiyorum...

Eylül: ben de istemem. Ama bazen bu kavgalar beni yıpratıyo

Rüzgar : bazen katlanılmaz olabiliyo evet... beni terkeden bir kız olmadı, hep ben bırakıp giderdim

Eylül: bir gün benden de sıkılıp gidersin diye düşünmüyor değilim

Rüzgar : hala inanmadın dimi seni ne kadar sevdiğime? Yürü gidiyoruz...

Eylül : nereye?

Rüzgar : görürsün....

Arabaya binip giderler, Eylül nereye gideceklerini merak ediyordu...

Songülle Güney de evlerine dönerken kapının önünde kucağında oğluyla bekleyen Zehrayı görürler...

Songül : Zehra abla? naapıyosun burda?

Zehra : kız bir saattir sizi bekliyorum, nerdesiniz siz?

Güney : alışverişe çıkmıştık da nooldu ki?

Zehra : sizi görmeye geldim, ay o kadar bekledim sizi hala kapı önünde mi konuşucaz? çocuk dondu...

İçeri geçerler... Zehra her zamanki gibi para koparmaya çalışıyordu, kendini acındırmaya gelmişti...

Zehra : ne alışverişi yaptınız ki bu kadar?

Songül : sanane Zehra abla?

Zehra : kız ne carlıyosun, alt tarafı merak edip sordum...

Güney : tamam Songül... balayına çıkıcaz Zehra abla, ondan alışverişe çıktık...

Zehra : yaa... beni burda aç susuz bırakıp tatile mi gidiceksiniz? hadi ben neyse de kardeşini de mi düşünmüyosun Songül?

Songül : zaten ne yapıyorsak kardeşim için yapıyorum, evin yokken artık evin var, tek başına yaşıyorsun, dolabın da dolu, Güney sana hala para vermek zorunda mı?!

Güney : tamam, aşkım sakin ol

Songül : ne sakin olucam be! Yeter artık yeter Zehra abla! Hamilesin dedik evimize aldık, kardeşim doğunca da birşey değişmedi. Naapalım artık nüfusumuza mı alalım seni?

Zehra : kız ne biçim konuşuyosun sen benimle?

Güney : Songül, tamam sakin ol...

Zehra : tamam... tamam Songül. Al evini de başına çal be! İstemiyorum...

Zehra çekip gider. Songülden böyle bir tepki beklememişti. Daha da sinirlendirirse kaldıkları evden de kovacağını düşünürek birşey demeden çeker gider...

Güney : neden kadının üstüne gittin o kadar?

Songül : yeter artık ya.. kardeşim üstünden para koparmaya çalışıyor görmüyor musun Güney? Paran var diye sana yanaşıyor sürekli...

Güney : ne olcak? sonuçta kardeşin o senin...

Songül : onun için harcamıyor ki. Bebek umurunda değil...

Güney : nasıl yani?

Songül : bir gün evine gittim, evde benim aldığımdan başka kıyafeti yok bebeğin. En son benim alıp götürdüğüm mamalar, bezler... ama buzdolabı etlerle tatlılarla dolu...kadın olmayan parasını savurup duruyor...

Güney : biz de artık ihtiyaçlarını alır götürürüz..

Songül : evet, kardeşim için alıcaklarımı alıp götürücem artık. Çok istiyorsa Sedef çalışsın, herkesi ben mi düşünücem anasını satayım..

Rüzgar, Eylülü bir dövmeciye götürür...

Eylül : naapıcaz burda?

Rüzgar : dövme yaptırıcaz.. yani sadece ben yaptırcam, sen de izlersin..

Eylül : ne dövmesi yaptırcaksın ki?

Rüzgar : seni (göz kırparak)

Eylül :ne?!

Dövmeci : ne yapıyoruz?

Rüzgar : Eylül yazıcaz...

Eylül: yapma Rüzgar.. ya bir gün pişman olursan?

Rüzgar : olmam, asla pişman olmam...

Eylül şaşıp kalmıştı, Rüzgar da ona bakıp güler...Rüzgar dövmeciye dövmeyi ne kadar büyüklükte ve nereye yapacağını anlatıyordu...

Rüzgar : elimi tutsana...

Eylül, Rüzgarın yanına gelip elini tutar.Çıktıklarında Rüzgar, hemen Eylülün elini tutmuştu, Eylül de Rüzgarın bileğini çevirip kazağını sıyırarak dövmeye bakar...

Eylül: delisin sen

Rüzgar : normal olduğumu kim söyledi?

Eylül: ya bir gün birşey olursa ve ayrılırsak, o zaman ne olucak? Çok görünen bir yerde bu...

Rüzgar : kızım, benim seni bırakmaya niyetim yok. Ayrıca benim bir sürü dövmem var, kafana takma ne olur...

Eylül: aa? Ben bilmiyordum...

Rüzgar : Görmen mümkün değil de ondan ( göz kırparak)

Kalanların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin