C.19

152 27 27
                                    

"Yani seni kimin öldürdüğünü bilmiyorsun."

"Evet. Yüzünü göremedim. Maske takmıştı. Sesini de robotlaştırmıştı sanırım."

"Tamam. Boyu ne kadardı?"

"Boyuna dikkat edemedim. O andaki ruh halimden."

"Hmm..."

"Sence katil kim?"

"Tiffany olabilir mi?"

"Aslında onun olabileceğini düşünmüyorum."

"Sonuçta o senin kardeşin gibi insan. Ondan böyle-"

"Hayır. Onun gözlerinde bunu gördüm. Gözler yalan söylemez Jongin. Şu an onu boşuna içeride tutuyorsunuz. Hem eğer gerçekten katilimse dışarıda ne yaptığına, kimlerle görüştüğüne bakarız. O zaman hedefimize daha da yakınlaşabiliriz."

"Aslında..." Jongin, elindeki dosyaya bakarak konuştu. "Haklısın."

Jongin masanın üzerindeki telefonda birkaç numarayı tuşladı ve kulağına götürdü.

Neden şu anahtar meselesinden bahsetmediğimi ben de bilmiyordum. Sadece Tiffany'nin canımı yakmış olma olasılığı kalbimi kırmaktan başka bir şeye yaramıyordu.

"Alo Luhan."

Jongin'in telefonda konuşmaya başlamasıyla daldığım yerden ona döndüm.

"Bayan Tiffany'i çıkarın."

"..."

"Sana da kolay gelsin."

Jongin, telefonu kapattıktan sonra masaya bıraktı.

"Şimdi ne yapacağız?"

"Eğer ölüm sırası varsa şu an sıra Tao-shi'de olmalı. Onun ve diğer listede adı yazanların evine korumalar gönderdik."

"Nedense korumalar işe yaramayacakmış gibi geldi bana."

"Neden?"

"Bir insanı yakam bir caniden bahsediyoruz öyle değil mi?"

"Doğru."

Masanın üstündeki telefon tekrardan çalmıştı.

"Efendim Luhan."

"..."

Jongin hızlıca ayağa kalktı.

"Böyle bir şey nasıl yapılabilir?!"

"Ne olmuş?" Onunla beraber ben de ayağa kalkarken sordum.

Jongin telefonu elleri titreyerek masaya koydu. Gözlerindeki dehşeti görebiliyordum.

"B-Bay Junmyeon'un mezardaki cesedi..."

"..." Ne diyeceğinden korkuyordum.

"Kaçırılmış."

*

The Ghost Woman // KaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin