20.Bölüm

55 6 2
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Mürekkep Tozu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


...Mürekkep Tozu...
-31 Aralık 2013.
Kaleminden akan mürekkep tozuyla anıların çehresinde kalakaldı. İşaretleri izlemek yerine uçurumdan atladı.Uzun köprüden geçmek yerine en kısasından geçti.Trajedilerin bini bin paraydı o dakika.Mürekkebin son damlasını da Demir yazılı köşeye dokundurdu ve asıl mürekkep tozunu aklının,kalbinin,anılarının içine gömdü.
Demir ile beraber olmaya başlamadan önce her an dip dibe olduğu genç kadın,sessizce onu izlerken bulmuştu.Bir gün gelip çattı ki genç adama açılma planları yaptı.Derin nefesler alarak Karaca Şirketler Grubunun her sene yaptığı yılbaşı partisine hazırlanmayı sürdürdü.İstanbul Boğazına nazır küçük evi huzur bulduğu tek yerdi.Hele ki geçen senin ardındaki ailesinin yarısı da olsa bir olması huzurun aslında var olan onun için herkesti.Onun için bir adette Demir vardı.Sanki onun için Dünyaya gelmiş,tanrıların ona lütfü gibiydi. Bugün onun için giyiniyordu.Saç tokasından,ayakkabısına kadar her şey onun için özeniyordu.Diz kapaklarının üç parmak altında açık bej rengi uzun kollu,üstü dar belde aşağısı bol olan güzel bir elbise seçti.Koyu bey rengi de stilettolarıyla oldukça hoş bir görüntü sunuyordu.Hafif yaptığı makyajı ve önüne gelen saçları da arkasına doğru dalgalar halinde tel tokayla tutturup hazırdı.
Çalan telefonu için salona girdi ve onu bekleyen Ufuk'un sabrının taştığının sinyallerini alabiliyordu.Telefonu açtı.
'Nerdesin kız sen?'
'Kuzey kutbundayım Ufuk.Ne birkaç dakika da fazladan beklesen,ölmezsin.Ölürsen de bilemem.İki ağlar susarım,yok ya ne ağlayacağım senin arkandan davul zurnayla halay çekeceğim.'
'Yarım saat oldu sarı,yarım saat.Hemen hazırlan in aşağıya.Sayende yeni yıla hatunsuz gireceğim.'
'Senin kafanı patlatacağım.Hiç ummadığın biran ipini ben çekeceğim Ufuk Yıldırım.Kapat geliyorum.'dedi.Telefonunu hızla kapattı ve odasına girdi,çantasını aldı.Son kez boy aynasına baktı,anahtarını aldı ve çelik kapıyı hızla kapattı.Merdivenlerden indi.Kapının önünde bekleyen Ufuk'un arabasına bindi.Kemerini bağladığında Ufuk konuşmalarına,söylenmelerine devam ediyordu.Kemerini taktığı gibi gecenin güzel bitmesini diledi.
Gece düşündüğünde de güzel geçti genç kadının.Güzel olmasındaki en önemli sebebi Demir ile geçiriyor olmasıydı.Sürekli etrafında olan kadınlardan sinirleri yükselse de, bugün farklı bir durum var gibiydi Demir'in.Ona yaklaşımı farklıydı.Onunla dans etmiş,aslında Selen ile hiç dans etmeyi sevmezdi genç adam.Ne olduysa etrafındaki adamlara ölümcül bakışlarıyla delip geçiyor,Selen'e döndüğünde gülümseyip kollarına almaktan başka bir hareket sunmuyordu dışarıya.Önündeki kadehi içmek için öne doğru eğildiğinde omzuna dokunan Demir'e kaçamak bir bakış attı.
'Ne oldu?'demekten kendini alamadı.Ona doğru eğilip kadehi masanın diğer tarafına itti ve Selen'in kulağına doğru eğildi.'Fazla içtin.Ayık olman seninle konuşacaklarımı anlaman,unutmaman gerekiyor.Hadi kar yağışı başladı dışarıya çıkalım.Sana söylemek istediklerim,vermek istediğim küçük bir hediyem var.Hadi bakma öyle Selen.'dedi sırada kendine gelen genç kadın,masanın üstündeki çantasını alıp Demir'i uzattığı eli tuttu ve oturdukları locadan ayrıldı.Kalabalığı arkalarında bıraktıklarında kapının girişine ilerlediler.Elleri hala ayrılmamış,aksine daha sıkı tutmaya başarıyorlardı.Otelin girişine geldiklerinde onları bekleyen haber ordusunu es geçerek otelin dışarısındaki garaja giden ara geçide ilerlediler.Ara geçidin dışarıya doğru giden yolda iki adım kala Selen'i durdurdu genç adam.Cebindeki küçük kutuyu genç kadına uzattığında neye uğradığını şaşıran Selen,kutuyu açmadan hemen önce genç adama baktı.
'Bu ne Demir?'
'Soru sorma sarı,aç kutuyu?'dedi.Merak dolu gözlerle genç kadına baktı.Kutuyu geniş gülümseme eşliğinde açtı.Küçük kutunun içinde birkaç ay önce almak istediği ama zamanın kısıtlı olmasından dolayı alamadığı lal taşı ve yanında kurumuş kadife çiçeğin kolyesi vardı.Kutunun içindeki lal taşını eline alıp Demir'in gözlerine baktı.
'Sen nereden biliyordun?Sen ne ara yaptırdın bunu?Ah teşekkürler,teşekkürler Demir.'son kelimesinden hemen sonra genç adamın boynuna sarıldı.
'Hey hey sevgiden öldü diyecekler sakin ol.'
Kollarını geriye çektiğinde genç adamın gözlerine baktı Selen.O sırada konuşmaya başladı genç adam.
'Dün doğum günündü ve tamam doğum günü kutlamaktan nefret ediyorsun.Ama ben yine de doğduğun güne,aya,burca göre bir şey almak istedim.Kadife çiçeğini hep evinde bir köşesinde yetiştirmek istesen de onları toprağından ayırmak istemiyorsun.Bende birkaç hafta önce gittiğim Meksika da serasında dolaşırken geçen senenin serasından kalan iki dal küçük çiçeği rica ettim aldım.Normal de ana vatanında pek bir seviyorlar.Tabi gelene kadar dalları kurudu.Sen bu halde de olsa seveceğini düşündüm.Lal çiçeğini sevdiğini bildiğim için aldım.Malum odandaki tüm taşları ya lal ya da mercan.'
'Sen bunca detaya nasıl olur da dikkat edersin.Ne oldu sana böyle ateşin falan mı var yoksa?'genç adamın alnına koyduğu küçük ellerini çeken iri ellerle meraklı bakışlar sergiledi.
'Ateşim yok,hasta değilim veya herhangi bir şey yok sadece yaşamak istediğim aşkı seninle yaşamak istiyorum.Belki de hayır diyeceksin ama ben denemek istedim.Belki de aptallıktı özür dilerim.'şaşkınlıktan küçük dilini yutan genç kadın,arkasını dönüp garaja doğru ilerledi.Kolundan tuttuğu genç adamın durmasını sağladı.
'Sen ciddi misin?Benimle dalga geçmiyorsun değil mi Demir?Eğer öyleyse seni öldürürüm.'
Genç adam genç kadına baktı.Dudaklarında peydah olan gülümsemesi iyiye işaretti.Selen'in ilk şok geçirmesinden daha doğal bir neden olamazdı.Elini genç adamın yüzüne koydu ve yaklaştı.Belki de her zaman olduğu yatağında uyuyan Selen olacaktı ama denemeye değerdi.Beline değen iri ellerle genç adam ile bir milimlik mesafeyi kapattı.Genç adamın dudaklarına dudakları değdiğinde asıl sevinç ile gelen belirsizlik ileride neler olacağının habercisiydi.Dudaklarının hareketi,hızı arttıkça genç adamın iri elleri onu kendine çekiyor en kuytularını ezberlemesinin yolunu açıyordu.Nefesleri tükenene kadar öpmekten vazgeçmeyen genç adam ve kadının dudaklarını ayırdıklarında Selen genç adamın boynuna başını koydu.Sarıldığında asıl Selen ve Demir oldular.Belki de yıllar sonra birbirlerini ilk öptükleri yılbaşı partisi akıllarına gelip birbirlerine kahkahalarıyla utandıracaklardı.
Ama öyle olmadı.Genç kadının yaralarını sardıkça her yaradan çıkan daha fazla acı köreltti.Ellerini o gün tuttuğu,dudaklarını öptüğü adam ilk zamanlar bulunmaz Hint kumaşıyken sonradan gelen Demir onun gerçekten aşık olduğu adamla arasında zerre bağ olmadığın kanıtıydı.31 Aralık 2013 günü ilk mürekkep defterini süsledi.Fakat her defterini açtığında mürekkep hem mutluğu hem de mutsuzluğu süsledi.Ta ki o gününün gelmesiyle yaşadıkları asıl kapanan yaranın açılmasına neden oldu.
-21.05.2014-
Genç kadın ne kadar yaralarını sarmaya çabalasa da her yara bir önceki günden daha derin ve unutulması güçlü,daha acı dolu gözyaşlarına bırakıyordu.Genç kadının yapabildiği,yapmaya çabaladıklarının yanında bir üzüm tanesinde farksız ve kefaletsizdi.O adam efsunluydu.Fakat efsunu artık onun yaşantısının derinliklerine indikçe kayboluyor,dokundukça çabalarının aslında saçmalıktan ve boşa olduğunun haberdarı oluyordu.
31.12.2013... İlk mürekkep defterini süsledi fakat o mürekkebi her geçen gün daha fazla gözyaşlarına buluyor,ellerinden kayıp giden küçük kelebeklerinin çığlıklarına kulak tıkamaya başlıyordu.
Şuan öyle bir durumdaydı ki İstanbul'un Galatası bile böyle aşk görmemişti.Etraflarına doluşmuş insanların merak dolu bakışları varken karşısında ona öfkeyle boyanmış bakışlarıyla genç adam vardı.Bir tarafı şaşkın,diğeri tarafı ise paramparça olmuş bitap düşmüştü.Labirentin en dibinden gelen o sesle kendini silkeledi ve yutkundu.Demir'in gözlerine baktı ve konuşmaya başladı.
'Ben sana güzel bir haber vermek için aslında buraya çağırdım.Neden bu kadar öfkelisin bilmiyorum ama söyleyeceğim şeyden sonra sakinleşmeni umuyorum.'dediğinde bile ellerini titremesini durduramıyordu.
'Ne söyleyeceksen çabuk söyle Selen!'dedi sırada etrafına bakıp tekrar genç kadının bakışlarını buldu genç adam.
Ona bu şekilde emir kipiyle konuşan genç adamın sesindeki öfkesinin birazdan azalacağını umarak devam etti.'Ben hamileyim Demir.'dedi ve karşısındaki adamın değişen yüz ifadesini kendince tartarak gülümsemesi yavaş yavaş solup gitti.Etrafındaki insanları umursamadan genç kadının kolundan tutarak Galata'nın arka tarafına geçtiler.Gözlerinde mutluluk beklerken öfkenin hat safhasında olan genç adama,gözyaşlarıyla söyleyeceklerine hazırlandı.Gene gelmişti o kalbini paramparça eden gaddar adam.Ufacık bir mimiğinden anlayabiliyordu.
Derin nefes aldı genç adam.Ağlamaya başlayan kadına baktı.'Az önce dediğin neydi senin?Hamileyim ne demek Selen.Biz korunmadık mı?Hemen o bebeği yarın aldırmaya gidiyoruz.'dedi ve genç kadını orada bırakarak merdivenlere doğru ilerledi.
Gözden kaybolan adamın dedikleri kulaklarında çınlasa da kabus dedi.Beyninin ona oynadığı bir oyun dese de genç adamın arkasından merdivenlerden indi ve genç adamın az ileri de arabasına binişini gördü.O tarafa bakmakla yetinip arkasını döndü ve gecenin lacivert siyaha boyanmış bulutlara gözyaşlarıyla baktı.
21.05.2014 yaşadığı ne olursa olsun güzel olacağını,mutluluktan havalara uçacağını düşünmüştü. Fakat Demir Aver her zaman yaptığı kalp kırma operasyonuna devam etmişti.Çaresizdi şuan.Canını yakmaktan hiç vazgeçmeyen bir adama tutulmuş yaprakların ağacının dallarından vazgeçtiği gibi o da Demir'den vazgeçiyordu.Karnında ondan bir parça taşıyordu.Demir b ona aitti.Aitlik bile kulağa güzel gelirken Demir'in genç kadına dediği o cümle onlara ait olan bir bebekten vazgeçmek anlamına geliyordu.
Elindeki bir bardak dolusu sütünü içerken aklındaki her hareketini,her söylediği sözü tartıyordu genç adamın.O günün ardından gelen ufacık bir umut tanesini de beraberinde yok oluşunun şeritlerini bir bir getiriyordu zihninin en derin çukurlarından.Avuç içinde batan küçük kristallere göz ucuyla baktı ve yarının gelmemesi için dua etmekten başka çaresi yoktu.
*****
Kapının şiddetli çalışına bir of çekerek başını diğer tarafa çevirdi.Kulaklarını kapatsa da ses iyice yükseliyordu.Derin bir nefes alıp verdiğinde sabahını üstüne geçirdi,terliklerini ayağına geçirdi odasından çıktı.Kapısına vuran kişiyi öldürmek şuan yapacağı en mantıklı ani yapılan bir plandı.Kapıyı açtığında karşına dikilen kişiyi sabahın ilk saatlerinde görmek şaşırtıcıydı.Uykusuna düşkün Demir Aver bu saatte kapısına geliyordu.Şaşkınlıktan ilk saniye konuşmasa da kapısını açtığı gibi tekrar kapatmaya yeltendi.Genç adam hızla kapıyı ileriye doğru itip genç kadının evine girdi.
'Hazırlan doktor randevun geç kalmayalım.'
'Seninle hiçbir yere gelmiyorum.'
'Zor kullanmaya mecbur etme hadi Selen.'
Bugünün ardından ne yaşarsa yaşasın genç adamın yaptıklarını engelleyemeyen bir kadın oldu.Yaralıydı fakat sevgisi hep bir sıfır önde başlayıp kaybetmesine neden oluyordu.Selen ne yaparsa yapsın o bebekten vazgeçmişti.Kendine ne kadar kızsa da ileri de pişman olacağını bugünleri aklına getirdiğinde ne kadar saf ve savunmasız bir aşka yelken attığının aklına her geldiğinde o gün doktorun yanındaki utancıyla lanetler savurmaya devam edecekti.
Selen ve Demir aşkı değildi onların ki.Demir'in umursamazlığı,taş kalpliliği,Selen'in savunmasız kalbi ve aşkıydı.Mürekkep ne kadar bitmemek için dirense de o günden sonra Selen ve Demir'in aşk değil alışkanlığın yaralarıyla geleceğin kılıfını uydurmuşlardı.
*****

PERDELERWhere stories live. Discover now