"Çok şaşırdım seni görünce, yani beklemiyordum."

Gülerek cevap verdi;

"Al bende de o kadar. Hatta sen misin değil misin emin olamadım. Gözlük takmışsın Jess. İlk anda tanıyamadım."

"Ah evet, çalışırken kullanıyorum."

"Çok yakışmış, beğendim gözlüklü halini."

"Teşekkürler."

"Seminerden arkadaşlarla öğle arasına çıktık, birşeyler atıştırıp döneceğiz. Otelden sıkılıp farklı bir yer deneyelim dedik ve seninle karşılaştım Jess. Çok büyük bir tesadüf doğrusu."

"Gerçekten büyük tesadüf."

Yüzümde saklayamadığım hislerimin izlerini fark edercesine,

"Hey Jess, ben seni gördüğüme cidden çok sevindim. David'le aranda olanlar yüzünden bana soğuk davranma lütfen. Ne yaşadığınızı bilmiyorum bile."

Haklıydı kendince. David'le yaşadıklarımı onunla ilişkide olan insanlara yansıtmam acımasızcaydı. Ama onun en yakın arkadaşlarından biriydi sonuçta. Sadece kısa bir süre bir arada vakit geçirmiştik ama o anlardan keyif almıştım aslında.

"Ben üzgünüm Jason, farkında değildim soğuk davrandığımın. Affedersin."

"Tabiki affederim, ancak bir şartla."

Gözlüğümü kenara koyarak tek kaşımı havaya kaldırıp merakla sordum.

"Nedir o şart acaba?"

"Bu akşam benim şu sıkıcı doktorlardan ve onların kibirli hallerinden kurtulmama yardım edersen."

"Nasıl yardım edebilirim ki sana? Ne yapayım? Kaçırayım mı?"

Yüzünde oluşan kocaman gülümsemeyle ve tabi sevimli gamzeleriyle

"İşte bu. Beni kurtaracağını biliyordum Jess. Teşekkür ederim. Akşam sekiz hazır olurum. Otelde mi buluşuruz yoksa ben mi istediğin bir yere geleyim?"

"Tanrım, Jason kim kimi kaçırıyor şu durumda anlamadım inan."

"Sen beni kaçırıyorsun tabiki. Ben gönüllü olduğum için işi kolaylaştırıyorum sadece."

"Gönüllü kaçanı ilk kez görüyorum. Yalnız benim de bir şartım var."

"Tabii, ne istersen yaparım Jess."

"Pekala, öyleyse akşam David ve olanlar hakkında tek kelime dahi etmeyeceksin. Kabul mü?"

"Tabi ki kabul."

"Güzel, öyleyse anlaştık. Ben akşam otele gelirim. Seninle buluşur, öyle bir yerlere gideriz ne dersin."

"Mükemmel plan. Jessica tatlım şimdi benim arkadaşların yanına dönmem gerek. Akşam sekizde seni lobide bekleyeceğim. Anlaştık mı?"

"Tamamdır, akşama görüşürüz Jason."

Arkadaşlarının yanına dönen Jason, onlarla sohbet ederken, arada bana bakıp gamzelerini ortaya çıkartan bir gülüş atıp, sohbetine devam ediyordu.


O gece tanıştığım tüm arkadaşları sıcak kanlı ve sempatik kişilerdi. Hepsiyle tek tek tanışırken, beni en çok şaşırtan Doktor Jason'dı. O zaman inanmadığım doktorluğunun gerçek olduğu açıktı. Çevresindeki arkadaş grubu tipik doktor görünüşündeydiler. Sadece Jason uzun boyu ve yapılı vücuduyla onlardan ayrılıyordu. Ve tabi yakışıklı yüzüyle. David'i düşünmeden sadece Jason'a odaklanmaya çalışıyordum. Birlikte geçirdiğimiz kısa vakitten dolayı az çok tanıyor sayılırdım. Neşeli ve rahat biri olduğu kesindi.

Ben akşamın nasıl olabileceği ihtimalini düşünürken Megan geldi. Uzanıp yanağıma bir öpücük kondurup, üzerindeki palto ve atkısından kurtularak karşımdaki koltuğa yerleşti.

"Napıyorsun güzellik, yine hazırlıklı gelmişsin. Akıllı kadın. Ee nasıl gidiyor yazı?

"Gayet akıcı. Bir kaç aya tamamlarım. O değil de az önce noldu bir bilsen?

"Heyecanlı olduğuna göre ilginç birşey olmuş. Anlat bakalım noldu. Ama önce bir kahve, bir de turta. Çok gerildim toplantıda. Kendimi motive etmem lazım."

Siparişini verdikten sonra koltuğa yaslanıp,

"Hadi anlat bakalım"

"Az önce David'in doktor olan arkadaşı Jason buradaydı"

''Aman Tanrım inanmıyorum,  ee ne işi varmış burada? Ne konuştunuz?"

"Jason bir seminer için buradaymış. Marriot Hotel'de kalıyormuş. Bak işte şurda arkada oturuyor. İri yapılı gözlüklü olan."

Dönüp bakışlarıyla Jason'ı bulan Megan, "Yalnız hoş adammış, kaç gün daha burada acaba?"

"Tanışmak ister miydin Megan? Biz konuşunca akşam vakit geçirmek için buluşmaya karar verdik. Sen de gelirsin. Çok eğlenceli biri. "

"Güzellik, sen David'in arkadaşıyla mı çıkıyorsun?"

"Öyle değil ya. Arkadaşça bir görüşme olacak. Hem David hakkında asla konuşmayacağına söz verdi. Ben de kabul ettim."

"Biraz değişik olmuş. Ama evde kös kös oturmaktan iyidir. Benim gelmemden rahatsız olmaz değil mi?"

"Sanmıyorum. Bence çok daha hoşuna gider. Sürekli sana bakıyor çünkü."

"Hımm, gerçekten mi? Şu Jason'la bir tanışalım bakalım nasıl biriymiş."

Son Bir ŞansWhere stories live. Discover now