🌺0.3🌺

633 49 9
                                    

•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
🌺
Before the dark night traps me in
Don't leave me
Do you still love me? If you feel the same
Don't leave today
Don't ask why it has to be you
Just stay with me
🌺
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•

Arkadaşlarımı - belkide artık onlara hayatımı mahfeden insanlar demeliyim - bu hafta 5. kez reddederek dans pratiğine gitmiştim. Bu değişimim üyelerimi yani gerçek arkadaşlarımı hem endişelendiriyordu hem de mutlu ediyordu.

Belki de yine kötü biri olmamdan endişeleniyorlardır, yine o insanlarla takılmamdan korkuyorlardır.

Dans pratiği bittiği zaman üyelere veda edip şirketten çıktım. Artık kendimi daha iyi hissediyordum ama daha düzeltmem gereken şeyler vardı. Eve doğru yürümeye başlarken yolda gördüğüm çiçekçi dükkanı ile mutlu olarak içeri girdim.

Yaşlı bir teyze tezgahın başında duruyordu.

" Size nasıl yardımcı olabilirim."

" Dükkandaki bütün pembe çiçeklerinizden bir buket oluşturabilir misiniz. Yanında da beyaz bir peluş ayı istiyorum."

" Tabi ki. Hemen hallederim."

Teyze, tezgahın arkasından çıktı ve çiçekleri yerlerinden alarak bir buket oluşturmaya başladı. Ben de bu arada alacağım tepkiyi hayal ediyordum. İki seçenek vardı: Ya benimle dalga mı geçiyorsun diyip o çiçeği kafamda parçalayacaktı ya da boynuma sarılacaktı. İkinci senaryoyu tercih ederdim.

On dakika sonra elimde çiçekler ve ayıcıkla beraber dükkandan çıkmıştım. Eve bu kadar erken dönmeme şaşıracaktı.

Biraz yürüyüşten sonra sonunda eve varmıştım. Sürpriz yapmak istediğim için yavaşça cebimdeki anahtarı çıkardım ve sessiz olmaya çalışarak kilidi açtım. Hafif adımlarla içeri girerek odamıza doğru ilerlemeye başladım.

Odanın kapısı kapalıydı ve içeriden ağlama sesleri geliyordu.

~•🌺•~

Kapının hızlıca açılmasıyla şaşırarak gözlerimi kapıya doğru çevirdim. Jinyoung gelmişti. Elinde pembe çiçeklerle dolu bir buket ve beyaz bir ayıcık vardı. Bu görüntü daha fazla ağlamama yol açtı. Hayal mi görüyordum acaba.

Bu mahvolmuş halimi gören Jinyoung elindeki çiçeği ve ayıcığı yere bırakarak yanıma doğru koştu. Ellerini saçlarımdan geçirerek beni soru yağmuruna tuttu.

" Ne oldu sana? Benim yüzümden mi ağlıyorsun? Hasta mı oldun yoksa?"

Bu duruma daha fazla dayanamayarak Jinyoung'u omuzlarından tutup kendime çektim ve ona sıkıca sarıldım.

" Karanlık gece beni hapsetmeden önce bırakma beni."

" Seni asla bırakmayacağım."

" Beni hâla seviyor musun?"

" Evet. Hemde her şeyden çok."

" Beni bugün bırakma. Neden, senin olmak zorunda olduğunu sorma sadece benimle kal."

" Seni ne bugün ne de yarın bırakacağım. Seni asla bırakmayacağım. Sen benim bu dünyada sahip olduğum en değerli şeysin."

~•🌺•~

O gece ikisi de birbirlerine sarılarak uyuya kalmışlardı. Kızın yüzü hâla ıslak olsa da şu geçirdiği zor ve acı günlerden sonra çektiği en rahat uykuydu bu. Çocuk ise uyuyana kadar kendini kötülemişti. Bunu ona nasıl yapmıştı? Onu nasıl bu kadar üzmüştü? Ama o da kollarının arasında kalbinin diğer yarısı ile uyuyunca rahatça bir uyku çekmişti.

Stay || Park Jinyoung One ShotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin