32.BÖLÜM

825 62 9
                                    


Pencereden dışarıya bakıyordum öylece. Düşünüyordum ama ne düşündüğümü bile bilmiyordum. Birçok duygu bir araya gelip bir kördüğüm oluşturmuştu ve ben bunu çözemiyordum. Hayatımda olan bir sürü pişmanlıklar vardı ve bunları göz ardı da edemiyordum. Günler birbiri ardından fütursuzca geliyordu; Peki ya ben günlere yetişemiyorsam? Görüşümün bulanıklaştığını fark ettiğimde çenemi kastım. Bazen duygular bir karmaşaya sebep olduğunda yaptığım tek şey ağlayarak bunu geçiştirmek oluyordu ama yaşlar düğümü daha da sıkılaştırıyordu. Bilirsiniz; ıslaklık ipi şişirir ve kördüğüm daha da körleşir.

Bir özlem vardı, küçüklüğümden beri hep sol yanımda hissettiğim. Şimdi bir şeyler olmuştu ona ; Sanki birisi o boşluğu dolduruyordu. Küçük davranışlar , koskoca boşluğa birer ilmek atıyordu. Ve bu benim kalbimi ısıtan ufak detaylardan sadece biriydi. Çünkü o Kerem'di... Bakışlarına koskoca bir dünya sığdırabileceğim bir adam. Çünkü o Kerem'di. Güçlü kollarına sığınabileceğim adam. Çünkü o Kerem'di. Her hücremle aşık olduğum adam...

Sorunun ne olduğunu bilmiyordum. Belki de sorun paranoyaklaşmış düşünceler bütünüydü. Ya da daha önce hissetmediği şeyler yaşayan bir kızın sesiz çığlıklarıydı.

Düşüncelerimi keskin bir bıçak gibi delen telefon melodisi ile girdiğim hayal aleminden hızla dışarı atıldım. Bakışlarım pencerenin önünde duran telefonuma kaydı. Yavaş hareketlerle aldım. Bir ürperme geçti içimden. Sevim Sayer etkisi dedim kendimce. Yeşil tuşu kaydırdım büyük bir soğuk kanlılıkla. Cızırtılı ses kulağıma ulaştı.

''Zeynep?''

''Efendim Sevim Hanım?''

Boğazımı temizledim çaresizce.

''Seninle konuşman gereken şeyler var. Müsait misin?''

Telaş, endişe, korku duygularıyla sarıldı bedenim. Gözlerimi kaçırdım pencereye yansıyan soğuk görüntümden.

''Tabii müsaitim.''

Belli bir süre ses gelmedi karşı taraftan.

''Dinliyorum Sevim Hanım.''

''Aslında söze nasıl başlanır bilmiyorum. Daha önce bu konuyu konuşmuştuk ama senden hala belli bir söz gelmedi. Kerem hala kabul etmedi mi?''

Kaşlarımı çattım.

''Bu konu hakkında konuşunca kavga ediyoruz.'' Dedim sıkıntıyla nefesimi dışarı üflerken.

''Hmmm''

Anladığını belirten sesler çıkardı.Derin nefes soluk borusuna doğru yol aldığında bana sadece telefonun cızırdayan sesi ulaştı.

''Zeynep, bu konuyu daha önce de konuşmuştuk. Bunu atlatması lazım. Eskilere sonuna kadar bağlı kalamaz ya. İllaki karşısına yeni insanlar çıkacaktır. Asra olmadıysa başkası olur.''

Akrep ve yelkovan kovalambaç oynamayı bıraktı. Saliseler durdu , saatler şaşırdı. İçimdeki duygular büyük bir enerjiyle patladı. Birbiri arasına giren düşünceler kargaşaya yol verdi. Sustu benliğim, çığlıklar attı suskunluğum.

Asra...

Kerem'in aşkı. Bu konuyu nasıl aşabileceğimizi bilmiyordum. Durmada karşıma çıkan bu isim, tekrardan canımın canı olabilir miydi?

''Haklısınız .'' diye fısıldadım kuru boğazımdan yükselen hıçkırıkla birlikte.

Birkaç dakika öylece durduk. Sonra Sevim Hanım kasvetli havayı dağıtacak başka bir konuya yöneldi.

''Ne zaman dönüyorsunuz?''

Bilmediğim yerlerden gelen değişik sorular beynimin bu soruları cevaplamasına izin vermiyordu.

''Kesin olarak bilmiyorum fakat bir iki hafta içerisinde kesin olarak dönmüş oluruz.''

''Tamam o zaman. Senden rica ediyorum bu sorunu hallet. Kerem'in aşkı hak eden birisine ihtiyacı var. Tıpkı s- ''

Konuşmayı bıraktı.

''İyi günler'' dedim yavaşça.

''Sanada.'' dedi ve konuşmayı bitiren ses yankılandı kulağımda.

İçimde bilmediğim bir sıkıntı, tıpkı bomba gibi pimini çekmiş bekliyordu. Huzura ulaşmak için onun yanına gitmem gerekiyordu. Arkamı döndüm ve onun odasına doğru yol aldım. Kapıyı açtığımda yüzüme sıcak hava dalgası ile birlikte onun kokusu vurdu. Ona baktığımda sırıtışım daha da büyüdü. Masum bir bebek gibiydi. Öyle tatlı, öyle masum , öyle güzel...

Yanına doğru ilerledim. Hafif çıkmış sakalları, kapalı göz kapakları, kusursuz bir tablo gibi yüzü ve alnına düşmüş kızılımsı tutamları... Kerem' di işte; her şeyiyle aşığım ona.

Elimi yanağına koydum. Alnına sessiz bir öpücük bırakıp gittim odadan. Uykusuz kalmasını istemiyordum. Oturma odasına geçti ve elime bir kitap alıp okumak istedim. Ama aklımdaki düşünceler buna izin vermiyordu ki. Durmadan düşündüğüm birisi ve sorunlar vardı. Kitabı sehpaya bırakıp koltukta iyice yayıldım. Belki de biraz kestirmeliydim. Gözerimi kapadım ve ellerimi uykuya doğru uzattım. Ama o ellerimden tutmadı aksine beni gerçekliğe doğru itti. Uyuyamıyordum bile.

Bende kalktım ve uyuyabileceğim tek yere gittim. Kerem'in odasına. Yattım yanına ve huzurlu kokusuyla huzurlu bir uykuya kendimi bıraktım.

Bölüm Çiğdem'e ithaf edilmiştir.

SENİ GÖRMEDEN SEVDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin