25.BÖLÜM

960 83 14
                                    

Bölümün kısalığına lütfen laf etmeyin. Çok üzgünüm fakat elimden daha fazlası gelmiyor. Kendimi  zorlayarak anca bu kadar yazabildim. Çünkü  kurguda bazı değişiklikler yaptım ve şu reddede resmen tıkandım. Yazacak konu bulamamakla birlikte başka kurgularım aklımı kurcalamaya başladı. Umarım bu duygu veya düşünce artık aklımdan silinir ve söz verdiğim gibi uzun bölümler  yazabilirim. Bazı yerleri  beğenmemiş olabilirsiniz. Lütfen belirtin ki kendimi toparlayayım. Bir sonraki bölümlerde  görüşmek üzere. Yorumlarınızı ve votelerinizi dört gözle bekliyorum. Kendinize iyi bakın.

Birde bir şeyden bahsedeceğim. Okumak zorunda değilsiniz. Canım kankam Çiğdem'e bölüm ithaf edilmiştir. Çünkü kendisi Stalkerci olarak bu bölümde yazılmaya hak kazandı. Hikaye yazdığımı çoğu  kişi bilmiyor ve ifşa  istemiyorum çünkü utanıyorum. Biliyorum utanılacak bir şey değil ama kişiliğimde var. Canım kankam da beni başka bir  hikayeye yaptığım yorumdan bulmuş. Emeği için çok teşekkürler. Bu nedenle bir alkışınızı alır. Seni seviyorum😙❤😍

Adımlarımızın tok sesinin yankılandığı sokakta sessizce yürüyorduk. Nefes alış verişlerimizin dışında sokağın gürültülerinin harmanlanmış sesi kulaklarımıza doluyordu. Kerem her zamanki gibi koluma girmişti ve bana ayak uyduruyordu. Eve gidecektik ama yaklaşık yarım saattir yoldaydık ve hala varamamıştık. Çünkü ağırca yürüyorduk acelemiz  yokmuş gibi.

"Biliyorum bir şeyler değişmeyecek belki ama gerçekten özür dilerim. Tüm yaşananlar,yaşattıklarım için." 

Ağzımı araladım  ama konuşacak kelimelerim boğazımda takılı kalmış gibiydi.  Ne diyeceğimi bilemeyerek yürümeye devam ettim. Ve elini tuttum. . Bazen davranışlar kelimlerden  daha çok şey anlam ifade ederdi. Bunu bekliyormuş gibi elimi sıktı o da.  Evin silüeti  göründüğünde ellerimizi ayırdım ve koluma girmesini sağladım. Arel bahçedeydi ve elleri başının arasındaydı. Abimi böyle düşünceli görmek içimi acıtmıştı.

"Sen içeri gir ben birazdan geleceğim" diye fısıldadım Kerem'in duyabileceği bir tonda.  Başıyla onayladı ve ilerledi .

Arel'in yanına  oturduğumda bakışları kısa  süreliğine bana döndü.

"Gelmişsiniz" dedi yavaşça.
"Neyin var abi?"
Direkt konuya girdiğim için kendime kızdım.

"Elif artık daha bazı şeyler yüzünden şikayet etmeye başladı. "

"Ne gibi?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Sevgiliyiz ama yılda üç dört defa görüşebiliyoruz ve birbirimizi çok özlüyoruz. İzmir-İstanbul yakın şehirler  değil. Ve bundan rahatsızız"

Anlayışla başımı salladım.

"Haklısınız abi. Ama sen eğer İstanbul' a taşınırsan bu sorun çözülür."

Abim  sıkıntı ile derin bir  nefes aldı.

"Biliyorum ama annemi nasıl bırakırım."

Abimin koluna dokundum ve hafifçe okşadım.

"Teyzemin kendi başının çaresine bakabileceğini biliyorsun abi. Ayrıca  burada durmak istemezse de birlikte İstanbul'a taşınırsınız. "

Abim bana gülümsedi.

"Bir çaresini bulacağız artık. "

Gülümsedim.

"Bulacağız"

***
Gözlerimi kapatıp tekrar açtım uykum gelmeye başlamıştı. Önümde duran test kitaplarına iğrenerek baktım. Şu sınav bitsin bir daha yüzünüze bakmayacağım. Tabiiki de yalan. Sınavlar biter ödevler başlar, ödevler biter sözlüler başlar, sözlüler biter sonra tekrar sınavlar başlar. Ve böylece bu döngü sonsuza  dek sürer. Başıma saplanan ağrı ile yüzümü buruşturdum. İlaç içmeliydim. Telefonumu masanın üzerinden alıp rahatsız etme modundan  çıkardım. Ders çalışırken  genelde ya başka bir yere bırakırdım ya da rahatsız etme moduna alırdım. Saat 03.12  olmuştu. 4 saattir aynı masada oturmaktan boynum ve sırtım tutulmuştu resmen. Sandalyeden kalkarak hafifçe gerindim. Odaya göz gezdirdim. İlaç içeceğimi hatırlayıp  çantamın fermuarını açtım. Turuncu bir kağıt dikkatimi çekince duraksadım. İki defa katlanmış bir biçimde duruyordu küçük gözde. Kapalı kapıya kısa süreliğine başım döndü. Tekrar kağıda baktım  ve katlanmış yerden açtım. Turuncu zemine eğik düzgün yazıyla oturtulmuş  kelimelere baktım.

'Uykularımı kaçıransın sen, bir gülüşü ile yazı getiren.
Seni seviyorum sevgilim, nefesimsin sen benim...'

Gülümsedim.

Birisini sevmiştim.

Bir adamı sevmiştim ben; kapalı gözleri ardındaki küçük çocuğa bakarak.

Bir adamı sevmiştim ben; görmemesinden  yararlanıp yüzünü ezberleyerek.

Bir adamı sevmiştim ben; her şeyi hiçe sayarak.

Bir adamı sevmiştim ben; kendimi hırpalayarak.

Bir adamı sevdim ben ve hiç pişman  olmayarak...

Yorumlar ve voteleri bekliyorum. Hepinizi çok çok öpüyorum.

SENİ GÖRMEDEN SEVDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin