C°11

608 51 34
                                    

:Cloud
Yılbaşı balosuna geldin..

Ch4npcyeol:
Evet?
Ve
Sana ne?

:Cloud
Sevmiyorsun ya gelmezsin sanıyordum.
O yüzden şey ettim.

Ch4npcyeol:
Tamam  birdaha şey etme.
Ve bu arada, üstündekiler sana büyüktü iğrenç bulut.
Cılız, ince bir şeysin zaten.

:Cloud
Ne?

Ch4npcyeol:
Tekrar mı yazayım?
Yukarıyı oku.

:Cloud
Ne demeye çalışıyorsun?
Dövdüğün çocuk ben değilim işte ve artık seninle ilgilenmiyorum.
Kurcalama artık.

Ch4npcyeol:
Dövdüğüm kişinin sen olmadığını biliyorum zaten aptal değilim. (Bnceaptalsınaq)
Ve bu sefer seni gerçekten buldum.
Gördüm.
Sarı gömleğinin üzerine dökülen içkiyi temizlemeye çalıştığında oradaydım fakat bu sefer sen fark etmedin.
Bu sefer ben gölgeydim, sen habersizdin iğrenç bulut.

:Cloud
Sana inanmıyorum.

Ch4npcyeol:
İnanıp inanmamak senin elinde iğrenç bulut.
Bekle ve gör.

~
Titreyerek ayağa kalktı Baekhyun. Chanyeol onu bulmuş olamazdı değil mi? Eğer kimliğini öğrenirse kendisi için hiç iyi şeyler olmayacaktı, biliyordu. Ne olursa olsun öğrenmemesi gerekirdi. Dün yaptıklarını ince ince düşündü. En başınan mekana girişini, oturuşunu, içkisiyle köşede oturup dans edenleri izlediğini..
Dikkat çekecek en ufak hareket yapmadığına emindi.

Korkuyordu fakat Jongin'e söyleyemezdi. Chanyeol'a birdaha asla mesaj atmayacağına dair söz vermişti ve eğer Jongin onun bu sözü tutmadığını öğrenirse birdaha ona güvenmeyebilirdi.

-'Güven önemlidir miniğim. İnsanların sana güvenmesini sağlayacak iyi şeyler yapmalısın. Fakat asla kimseye hemen güvenme Baek. Anlaştık mı miniğim?'-

Annesinin ona söylediklerini hatırladığında gözleri doldu. Bunu ne Jongin'e ne de Kyungsoo'ya söylemeyecekti. Bir yolunu bulup ondan kurtulabilirdi tabiki, o kadar güçsüz değildi değil mi? 'Tabiki de güçsüz değilim' diye düşündü.

*******

"Sen önden çık yine Baek, biz geliyoruz arkandan."

"Jongin hayır hayır. Siz gidin benim kütüphanede işlerim var. Onları yaptıktan sonra geleceğim."

"Gelebilecek misin? Yola çıktığında beni ara."

"Gerek yook. Ben hallederim. Sizi seviyorum, görüşürüz."

Baekhyun kütüphaneye gidip oturmaya başladı. Ne olursa olsun yalan söylemek istemiyordu. Ama şimdi en az yarım saat burada işi olmadığı için boş boş oturmak zorundaydı. Bir kitap alıp okumaya başladı. Çok geçmeden önüne birinin oturduğunu hissettiğinde kafasını kaldırıp baktı.

Korku...
Özlem...
Korku....

Vücudu titremeye başladığında gözlerini hızlıca kırpıştırarak karşısına bakmaya başladı.

"Selam iğrenç bulut."

Baek ses çıkarmadı.

"Sürpriz!"

Chanyeol kollarını havaya kaldırıp bağırdığında yaptığı tek şey gözlerine bakmaktı.

"Şimdi benimle gel."

Başını olumsuz anlamda salladı. Asla ona güvenemezdi. Chanyeol'u sevebilirdi ama ona asla güvenemezdi.
Chanyeol aniden ayağa kalkıp Baekhyun'u kolundan çekti ve sürüklemeye başladı. Baekhyun direndi fakat çabaları boşunaydı. Kendisinin iki katı olan bir adama nasıl engel olabilirdi ki?
Bir anda kütüphanenin arkasındaki boş sokağa gelmişlerdi. Chanyeol Baek'i ittirip yere düşürdü. Baekhyun ise ağlamamak için yanaklarının içini ısırmaya başladı.

"İsmini söyle."

Tepki vermeden yere bakmaya devam etti.

"Sana ismini söyle dedim!"

Başını hayır anlamında salladı Baek, hala yere bakmaye devam ediyordu.

"Seni ucube!"

Chanyeol yaklaşıp Baekhyun'un karnına bir tekme indirdi.
Hissettiği acıdan dolayı kıvrandı fakat sesini çıkarmadı. Chanyeol miniğin saçlarını tutup çekti ve bağırmaya devam etti.

"Sen kim oluyorsun da haftalardır beni uğraştırıyorsun ha! Yüzünü gördüm, şimdi hatırladım mı sanıyorsun? Hayatımda bir hiçmişsin ki beynim seni hatırlamaya bile gerek duymuyor anladın mı!"

Baekhyun sesi çıkmadan ağladı. Canı yanıyordu. Chanyeol'un vücuduna indirdiği tekme, yumruk ve tokatlar canını yakıyordu. O güçsüzdü. Güçlü olduğunu düşünmesi hataydı. Güçlü olamaması haksızlıktı. Hareket etmedi. Bir süre sonra Chanyeol durduğunda bedenini dik tutmaya çalışmadı. Ağzına gelen metalik tat yüzünden midesi bulandı. Kandan nefret ederdi fakat bu sefer tükürmeye bile çabalamadı.

"Aklın başına geldi mi? Yoksa devam edeyim mi ha?"

Baekhyun sustu.

"Konuşsana lan!"

Yine sustuğunda karnına bir tekme daha yedi.

"Ah lanet!"

"Geber tamam mı burada! Öl!"

Baek olumlu anlamda başını salladı. Chanyeol arkasını döndü ve burnundan soluyarak uzaklaşmaya başladı.

Zemin soğuktu, ağlamaktan burnu akmıştı fakat kalkmak istemiyordu. Kalkmaya da hali yoktu zaten. Telefonu çaldığında elini zorla cebine atarak baktı. Jongin olduğunu gördüğünde telefonu açarak hopörlere aldı ve yere koydu.

"Baekhyun nerede kaldın hadi akşam yemeği vakti artık."

Baek burnunu çekti.

"Baekhyun?"

"Kütüphanenin arka sokağındayım."

Zorla konuştuğunda sesi çok boğuk çıktı.

"Siktir..."

Telefon kapandı. Baek de gözlerini kapatıp Jongin gelene kadar uyumaya çalıştı.

_____________
Chanyeol'a sövmeyin bir nedeni var falan demek isterdim ama nedeni de yok. Sövün bu ne be bu nasıl Chanyeol.
Pü sana.

CLOUD (ChanBaek texting) Where stories live. Discover now