28. Final

52.3K 3.3K 655
                                    

Keyifle okuyun...

...

Kader dediğimiz aslında bizim için çizilmiş ama seçenekleri de önümüze seren uzun bir serüvenden ibaretti. İnsan doğru bildiği şeylerin yanlışıyla karşılaşır, yanlış bildikleriyle doğruları çakışırdı.

Aslı hiç burnunun dikine gitmemişti.

Öyle gibi görünmüştü belki ama hiç gitmemişti. O kaderine Yiğit'i seçmişti. Aslı her zaman doğru bildiği değil doğru olanın 'bu' dediği bir serüvende kendini kaybetmemiş aksine hep ileri tam ileri diyerek istediği aile hayatına kavuşmuştu.

'İki yılın sonunda kucağımda bebekle boşanmış ve yalnız bir kadın olmak istemiyorum' dediği gün kazanmıştı. Kocası pek çok hatayı peşinde sürüklemişti ama o vazgeçmemişti. Çünkü her şeye rağmen mutlu olabileceğini, annesi ve babası gibi gururdan ölmeyeceğini en başında hissetmişti. Bazı adamlar gururla harcanmayacak kadar değerliydi. Bazı hayatlar gururla baş edemeyecek kadar güçsüzdü.

Ama Aslı değildi!

Annesi ve babasını düşündü. Babası hatalıydı hem de çok fazla... Hiç bir savunma sunulmayacak kadar değildi ama. Babası hep mutsuz bir adam olmuştu. Rasim Demirkan ile yirmi beş yıl yaşamıştı. Babasına, Şermin'i aldattığı için kızmıyordu. Hiç kızmamıştı. Öğrendiğinde yalıdaki tarihi eserleri satmasının altında yatan nefret Şermin'e olan nefretiydi. Annesi aldatıldığını öğrendiğinde çekip gidecek hatta kızını arkada bırakacak kadar onurluydu ama Şermin değildi. O kadın aldatıldığını öğrenmiş ama yılmadan kocasının hayatını zindana çevirmiş bir kadındı.

Ama annesi değildi.

Bunun adı neydi? Gurur mu? Annesi gurur yapmamıştı. Annesi kırılmıştı! Kırgın yaşamış ve kırgın ölmüştü. Kırgın kadınların canı yanardı. Kalbi sancırdı. Kalbi acıyan bir kadın inat edemezdi giderken. Annesininki inat değildi.

Annesi babasına küsmüştü.

Babası annesine ihanet etmemişti onun gözünde. Babası annesini kırmıştı. Asil kadınlar, küs giderdi.

Kollarını kendi bedenine sardı. Üşümüştü ama hava soğuk değildi aslında. Vücudunu saran titremeye engel olamamıştı. Denizin yanı başında demir salıncakta boğazı izliyordu.

Saçlarında bir dalgalanma hissettiğinde elini saçlarına götürdü ama etrafında hiç kimse yoktu. Dudağının ucu hafifçe yukarı kalktı. "Benim yalnızlıktan korktuğumu biliyordun. Ben korkuyordum ama Asya korkmuyordu. O yüzden beni takip ediyordun," dedi. Kendi kendine değildi. Biliyordu babası yanı başındaydı.

Salıncak minik bir sarsıntıya uğradı. Aslı başını kaldırıp nefes aldı. "Beni senden daha iyi tanıyan biri yoktu. Ayşe beni geceleri yalnız bıraktığında, ışığı kapatıp çıktığında ve bazen hiç uğramadığında sen hep benim yanımdaydın. Işığımdın. Görüntüme aldanmayan bir sen vardın."

Salıncak biraz daha hareket etmişti.

"Ben gerçekten korkuyordum yalnız olmaktan, kalmaktan... Ama Asya korkmuyordu, neden biliyor musun? Annesi yanında olan çocuklar hiç korkmazlar. Çocuk korkar ve annesine sarılır, der ki; beni bırakırsan korkarım. Annesi der ki; korkma ben hep yanındayım. Çocuğun bakışları değişirken korku duygusu kaybolur. Bende kaybolmadı. Sana rağmen kaybolmadı. Ben hep yalnızdım ve sen hep yanımdaydın oysa..."

Saçlarında bir dokunuş daha algıladı ve gözlerini yumdu Aslı. Boğazı düğümlenmişti. "Diyorlar ki; Aslı her şeyi çabuk kabulleniyor, hiç gurur yapmıyor, hemen unutuyormuşum. Neden böyle yaptığımı biliyorsun; Ben artık mutlu olmak istiyorum ve kaybedecek çok fazla şeyim var.

Yaparım Bilirsin -Tamamlandı- GSA serisi 1. Kitap Where stories live. Discover now