7. Helal Aşkım Helal

70.4K 4.3K 739
                                    

Keyifli okumalar okurcanlarım...


...


Nöbetten dönen Aslı'nın yapacağı ilk şey kocası evde yokken onun odasını birazcık karıştırmaktı. Haftalar olmuştu evleneli ve odasına hiç girmemişti. Başka kadınlara ait ufacık bir şey bulursa Yiğit'in burnuna sokacaktı. Ve ya delil olarak saklayacaktı başka bir zaman gözüne sokabilirdi. Maksat saman altından su yürütüp kocasını ölçmekti. Ağzı iyi laf yapıyordu ama bakalım faaliyet ne dereceydi?

Üzerini değiştirip rahat giysiler giydi. Saçını lastik tokayla bağladı. "Yani Aslı bir kamuflaj boyan eksik." Kendine saya saya kapısını çekerek karşı kapıya vardı. Hiç tereddüt etmeden antika kapı kolunu indirdi. Daha odaya girmeden Yiğit'in baş döndüren parfüm kokusu ciğerlerini sarmıştı.

Havayı içine çekerek odaya girdi ve kapıyı kapattı. Ellerini beline yerleştirip odanın her köşesine göz attı. Duvardan duvara olan eskitme tarzında dev gardıropu gözüne kestirdi. Ev başlı başına bir antikaydı ve içindeki eşyalar da ona uyumlu olarak modern şekilde döşeliydi. Yiğit'te bu düzeni bozmamıştı.

Kapakları bir bir açtı. "Hep olur ama... Şimdi buralardan bir kutu çıkar. Kutunun içinden eskilere ait hatıralar..." konuşa konuşa kapakları açıyor ama sadece Yiğit'in birbirine benzeyen takım elbiseleri, gömlekleri çıkıyordu karşına.

Odanın içinde iki kapı gözüne çarptı. Biri giyinme odasıydı, diğeri banyo. Giyinme odasında yine duvarlar dolapla kaplıydı. Raflara göz attığında ağzı açık kaldı. "Oha lan benim bu kadar ayakkabım yok. Cık cık müsrif adam." Kemerler, kravatlar başka hiç bir şey yoktu. Banyoya da kısa bir bakış attıktan sonra çekmecelere sıra gelmişti. Nedense aklında büyük kutular içleri dolu dolu hatıralar bekliyordu.

Komodinlere de göz attı ama yoktu. Ivır zıvır eşyalar vardı sadece. Aynalı büyük etajere yürüdü. "Varsa burada var yoksa hanene bir puan daha atacağım Yiğit. Ya Bismillah," dedikten sonra çekmeceleri karıştırmaya başladı. Orta çekmecenin en arka tarafına gizlenmiş ufak bir mücevher kutusunu gördüğünde gözlerini kıstı.

Kutusu çekmeceden çıkarıp ahşap zemine bıraktı. Korkarak açtı kutuyu. Kutunun içinde tek şey vardı. İçindekini gördüğünde gözleri kısıldı. "Nereden tanıyorum ben bu kolyeyi lan?" Kendine sorduğu soruyla kolyeyi havaya kaldırdı. Ucunda puzzle parçası olan kolyeyi bir yerden tanıyordu ama nereden. Elinin içinde topladı. "Ulan Yiğit yok sana puan falan. Bana bunun hesabını vereceksin. Kimin bu kolye?" Kendine sorduğu soru elbet cevapsızdı.

Puzzle parçasını da  alarak kutuyu eski yerine bıraktı. Daha sonra yerine bırakabilirdi. Veya bırakmazdı. Bunu sonra düşünecekti. Karıştırılmamış gibi duran odaya göz attıktan sonra çıkıp kendi odasına girdi.

Mücevher kutularını alıp yatağın üzerine oturdu. Kutuları bir bir açarak kendininkilere benzeyen var mı inceleme başladı. Hepsi dedesinin hediyeleri olan pahalı taşlarla bezeli kolyeler, küpeler, bilezikler yok hiç birine bezemiyordu.

Büyük kutusunu aldı bu sefer. İçinde günlük hayatında taktığı, çoğu doğum gümlerinde arkadaşlarından gelen hediyeler vardı. Tek tek olamayacaktı. Kutuyu yatağının üzerine ters çevirdi. İcinden çıkan takıları tek tek kutuya yerleştiriyordu. "Bu değil. Bu da değil. Bunu kim almış ya? Bu ne zamandan acaba? Sonunda eline gelen kolye ile aklı durmuştu. Yiğit'in odasından aldığı kolye ile yan yana havaya kaldırdı.


Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.
Yaparım Bilirsin -Tamamlandı- GSA serisi 1. Kitap Kde žijí příběhy. Začni objevovat