SEVGİ NEYDİ ?

2.1K 66 10
                                    

                                                             Multimedya : Mısra...

   Kalp mi insana "sev" diyen, yoksa yalnızlık mı körükleyen?.. Sahi nedir sevmek, bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?.. . 

Bir çocuk düşünün... Muhtemelen bir kaç günlük...

Kendi kendine hiçbir ihtiyacını karşılayamayan. Hayatının her saniyesinde anne ve babasına muhtaç. En çokta anne  sevgisi ve şefkatine . Peki doğduğu ilk anlarda beri bütün güzel duygulardan mahrum kalmış bir çocuk ne kadar iyi olabilir ki. Ve ya ne kadar  güçlü  olabilir...

Her insanın ihtiyacı olan ve yokluğunda bazılarının yaşamına son verdiği bazılarının da onu bulmak için herkesi ve her şeyi yıkıp geçtiği O beş harfli iki heceden oluşan kelime onun hayatında doğduğu ilk saniyelerden itibaren yoktu.

Aslında artık aramıyordu da genç kız. Hayatında hiç tatmadığı bir duyguyu aramaya çalışarak hayatını daha da mahvetmek istemiyordu. Çünkü yorulmuştu. Attığı her adımda tepe taklak olmaktan ruhunda oluşan yaraları artık saracak gücü yoktu. Bu yüzden yerine yenilerini eklememek için bütün insanlardan soyutlamıştı kendini.

Ama hiç beklemediği bir anda oda sahip oldu o duyguya.

"SEVGİ "

Hayatında hiç bir zaman yeri olmayacağını düşündüğü bu duyguya o en kötü şekilde sahip oldu.

Pencereden görünen hırçın denizin sertçe kıyıya vuran dalgalarını izlerken yine o güne götürdü genç kızı düşünceleri...

Yetimhaneden kaçtığı gün...

O zamanlar ondan beklenmeyecek büyük bir cesaret gösterip kendini elindeki ufak sırt çantası ile sokağa atmıştı. Başka alacak bir şeyi de yoktu zaten. Sadece bir kaç parça eşya...

O gün sokaklarda dolaşarak akşamı ettiğinde acı bir gerçekle burun buruna geldi. Geceyi geçireceği bir yer yoktu, gidecek kimsesi de...

Bu düşünceler beynini kemirirken gözüne biraz ilerisindeki yıkık bir ev ilişti. Ürkek adımlar ile eve yaklaştığı sırada içini büyük bir endişe sarsa da buradan başka kalabileceği bir yer yoktu.

Evin kırık kapısını sessizce açıp içeri süzüldüğü sırada içerideki rutubet kokusundan burnu sızladı. Fakat asıl kötü olan şeyin sağ tarafına dönmesi ile gördüğü, önlerindeki bira şişeleriyle oturmakta olan dört erkeğin olduğunu anladı. Bedenine yayılan korku ile bir adım gerilediğinde sırtına değen kapı ile ufak bir çığlık attı. Attığı çığlık ile onu fark eden erkeklerden uzun boylu olanı yanına geldiğinde kaçacak hiçbir yeri kalmamıştı. Zaten kaçacak gücü dahi yoktu sabahtan akşama kadar sokak sokak gezmişti.

Uzun boylu çocuk çelimsiz kızı kollarından tutup "Beyler bakın bu gece bize kim eşlik etmek istemiş " diyerek diğerlerinin yanına götürdüğünde korkusundan nefes dahi alamayan kızın beyni olayın vehametini henüz algılamıştı. Anlık bir cesaret ile onu itip çıkışa doğru koşmaya yeltendi fakat arkasını döner dönmez saçlarından çekilerek yere atıldı.

"Bırakın lan şerefsizler ! "

" Bırakın yoksa bağırırım !"

"İmdaat !"

"İmdat yardım ed..."

Yüzüne çarpan tokat ile cümlesi yarım kalırken uzun boylu çocuk geniş elleriyle boğazını sıkıp dişleri arasından tısladı.

SİYAH KELEBEKWhere stories live. Discover now