Bölüm 18.

3.1K 128 52
                                    

Caroline gözüne vuran gunes ışığına daha fazla dayanamadı ve hafifçe gozlerini araladı. Yüz üstü yatıyordu ve yumuşak çarşaf ciplak tenini gıdıklıyordu. Sacları yuzunu örtmüştü. Tek elini tembelce yastığın altından çıkardı ve saclarını kulağının arkasına itti.

Klaus yanında yatıyordu ve omuzları tam yüzünün hizasindaydi. Gun ışığında daha kusursuz görünüyordu. Basını hafifçe kaldırdı ve yuzune baktı. Dudakları oldugundan daha dolgun görünüyordu -aslında sanırım Caroline gece onun dudaklarını ısırmıştı- ve daha kırmızıydı. Sacları asi bir sekilde dağılmıştı ki bu onu oldugundan genc gösteriyordu. "Evet en fazla 700 yasında derdim." dedi Caroline kendi kendine ve kikirdadi. Aslında su an ergen kızlar gibi her seye kikirdamak istiyordu.

Kirpiklerinin bu kadar uzun oldugunu daha onceden fark etmemişti. Gunes isigiyla daha sarı duruyordu ve Caroline düşünmeden ellerini kirpiklerine uzattı.

Ve birden korkuyla sıçradı cunku Klaus vampir hızıyla elini havada yakalamıştı.

-"Tanrım Klaus!"

Klaus sırıtarak gozlerini actı.

-"Korkuttum mu seni askım?" Tuttuğu elini dudaklarına götürdü ve öptü.

-"Ne zamandan beri uyaniksin?" dedi Caroline eline bakarak.

-"Senin beni incelemeye başlamandan beri." Caroline kızardi, aslında dün geceden sonra buna utanmamasi gerekirdi. Gozlerini devirdi. "Seni incelemiyordum."

-"Eminim oyledir." dedi Klaus hafifçe asagi kayarak, kolunun onun cevresine sardı ve sarıldı. "Nasıl hissediyorsun?"

Caroline tavana baktı. Nasıl hissediyordu? Aslında.. Rahatlamıştı. Cevresinin ne diyeceğini düşünmeden, kendi istediğine gore davrandığı icin.. Klaus'un yaptıgı tum kötülüklere rağmen artık her sey netleştiği icin.

-"Iyi." demekle yetindi. "Peki sen?"

-"Bin yıllık yaşantımda su andan mutlu oldugumu hatırlamıyorum." Caroline onun göğsüne gömüldü. Bu adamı seviyordu.

Bir sure konuşmadılar, ikisi de halinden memnundu aslında. Ama bütün gunu boyle geciremezlerdi. Uğraşmaları gereken bir bebek olayı, cadılar, Marcel ve savaş vardı. Oysaki su an kendini her seyden kilometrelerce uzak hissediyordu, acaba Klaus da boyle hissediyor mu diye merak etti. Basını hafifçe kaldırdı. Klaus ona bakıyordu ve dudaklarında bir gülümsemenin izleri vardı. Caroline da gülümsedi. Yüzünü daha once hic boyle parlak ve yumuşak görmemişti. "Ne dusunuyorsun?" dedi Klaus dudaklarını onun saclarında dolastirarak. "Pisman mısın? Veya üzgün? Beni affedebilecegini asla düşünmezdin. Ben.."

-"Bana asık oldugunu biliyorum." dedi Caroline lafını keserek. Klaus'un şaşkınlıkla durduğunu hissediyordu. Bu cümleyi Caroline'i ısırdığında ve ölürken basında beklerken duymuştu. Caroline sustu.

-"Ve sevebilen herkes kurtarilabilir." diye tamamladı Klaus.

Caroline gozlerini kapadı. Ve birkac dakika sonra konustu. "Artık kalkmalı ve gune başlamalıyız." dedi derin bir nefes alarak. Gerinerek kucağından doğruldu. Çarşafı elleriyle vücudunun ustune tutuyordu. Klaus ise çekinmeden ayağa kaktı ve Caroline ağzı acık onu izlemekten geri kalamadı.

Klaus tek elini saclarına götürürken acele etmeden eğilip yerden boxerini aldı. Caroline basını salladı ve normal bir şeymiş gibi basını çevirdi. Aslında belki de artık bunun normal bir sey oldugunu kabul etmeliydi. Bacaklarını yataktan çıkardı ve kendi kıyafetlerine bakinmaya başladı. Yatağın bas tarafında iç camasilari duruyordu, fırlatılmış bir halde. Caroline ayağa kalktı ve alt tarafinı giyinmeye başladı. Eline sutyenini aldığında kaslarını kaldırdı ve onu Klaus'a dogru tuttu. "Bunun ne ara bu hale geldigini sorabilir miyim?" Tamamen parçalanmıştı. Klaus ona baktı ve azarlanmis bir cocuk gibi basını eğdi. "Hiim.. Dün gece biraz kendimi kaybetmiş olabilirim." Caroline gozlerini devirdi. "Dolapta baska takımlar olacaktı." Bütün duvarı kaplayan dolaba dogru ilerledi. Icinden kendininkine benzer bir tanesini çıkardı.

However Long It Takes.Donde viven las historias. Descúbrelo ahora