Bölüm 14.

2.9K 121 30
                                    

Caroline, dudaklarının bu kadar yumuşak olabileceğini tahmin etmemişti.

Klaus bir an bile duraksamadi. Sanki yaşadığı bin yıldır bunu bekliyormuş gibi dudaklarını araladı.

Her dudağın ayrı bir tadı, her öpüşün ayrı bir kokusu vardır. Caroline hicbir zaman bir kokuyu böylesine benimsediğini hatırlamıyordu.

Klaus tek elini onun yuzune koydu, hareketlerindeki şefkat hissedilebiliyordu. Yavaşça sacının ucunu iki parmağının arasına aldı. Caroline iki elini onun boynuna koydu. Ikisinin de atan kalpleri aralarında gürültü yapıyordu.

Caroline yavaşça alt dudağını dudaklarının arasına aldı, ikisinin de anlık gözleri acildi. Klaus'un gözleri hic görmediği kadar parlakti. Caroline'in icinden ona karsi bir seyler akıyordu, bunu hissedebiliyordu.

Gercekten bir seyler aktigini fark etti.

En basta Klaus'un dudaklarına kırmızı bir seylerin bulaştığını gördü ve beyni once kırmızı ruj sürdüğü fikrine, ardından kan düşüncesine odaklandı ve bir an onu ısırdığını düşündü.

Ani bir hareketle onu itti ve elleriyle karnını tutarak yere dogru kan kusmaya başladı.

-"Caroline?!" Klaus nefes nefeseydi ama bu öpücükten mı yoksa endişeden mı kestiremiyordu. "Neler oluyor?" Bir adımda yan tarafına geçip saclarını tuttu.

Caroline cevap veremedi. Tek eliyle karnını tuttu, simdi kanın şiddeti azalmıştı ama hala damla damla dudağının kenarından akıyordu. Yavaşça doğruldu, yerde oluşmuş küçük çaplı kan gölüne baktı.

-"Neler oluyor?" Klaus basını tutup kendine çevirdi. "Nasıl hissediyorsun?"

-"İyi." diyebildi yalnızca. Şaşkın, daha dogrusu dehşet içindeydi. Bir vampir neden kan kusardi ki?

Klaus bir an daha yuzune baktı ve telefonunu çıkarıp sinirle bir numara tuşladı. "Marcel. Caroline burada kan kustu. Neden olduguna dair bir fikrin var mı?"

Caroline sesi duymak icin biraz dikkat kesildi. "Hayır. Bana hicbir sey olmadı." Klaus'un kasları catildi. "Ne demek olmadı? Siz bağlısınız." Hatırlatmaya calisiyor gibiydi.

-"Evet, oyle. Ama bana hicbir sey olmadı."

-"Eğer bu senin oyunlarından biriyse.."

-"Yeter artık. Aynı tarafta oldugumuzu kanıtlamak icin ne yapmam gerekiyor? Davinia onu kontrol ediyor tamam mı?"

Aşağıdan Rebekah Klaus'a seslendi. "Nik! Buraya hemen gelmen gerekiyor!"

Klaus sinirle basını yana yatırdı. "O halde soyle o küçük cadına, isini düzgün yapsın."

-"Nik!"

Klaus sert bir hareketle telefonu kapadı ve odadan cikti, Caroline da kendi yarattığı kan gölüne bir kez daha bakıp onu takip etti.

Asagi indiğinde Rebekah merdivenin ilk basamağında durmus hala Klaus'a bağırıyordu. Arkasında kapının girişinde Hayley ellerini iyice belirgin olan karnına koymuştu. Tam yanında ise Hayley'e göre daha da kısa duran Sophie onlara bakıyordu.

-"Biri kalbini çıkarıyormuş gibi neden bağırdığını sorabilir miyim kardesim?" dedi Klaus hizlica merdivenlerden inerken.

-"Hayır ama bunu duyduktan sonra senin birkac kalp çıkarmak isteyeceğine eminim." Sophie gerildi. "Cadılar. Caroline'i öğrenmiş."

Aman Tanrım. Caroline oldugu basamakta durdu, vücudu taslasmis gibiydi. Devam etmesi icin bekledi.

Klaus'un daha once görmediği bir öfkeyle Sophie'ye baktığını gördü ve daha kimse anlamadan vampir hızıyla Sophie'yi boynundan tutup duvara yasladi. Havaya kaldırmıştı.

However Long It Takes.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin