Bölüm 8: Dehşet

3.2K 133 8
                                    

Şafak henüz sökmeden yatağımdan istemeyerek kalktım, stilistim Mercus kıyafetlerimi çoktan hazırlamış ve koltuğun üzerine bırakmıştı. Buraya ne ara girdi? Kıyafetim önceki giydiklerime göre fazlasıyla  sadeydi. Pantolonu ve kısa kollu siyah bluzü  giydim, aynada kendimi inceliyordum. Belki de bu yüzümü son kez böyle görüşümdü, oyunlardan dönen kimse eskisi gibi olamazdı. Kariyer haraçları hariç.

Kapı açıldı, Finnick hemen içeriye daldı. Bir heykel gibi hareketsiz ve donuktum, arkama yaklaşıp bana sarıldı ve çenesini omzuma koydu. Hiçbir şey konuşmadan aynadaki korkak kızıl saçlı küçük kıza ve herkesi deli eden yakışıklı oğlana bakıyorduk.

Arkamı döndüm, beni büyüleyen yeşil gözlerine uzunca baktım. ‘’ Finnick..’’ yüzümdeki korkuyu saklamayı Capitol’ün eşsiz makyaj malzemeleri bile başaramazdı. ‘’ Eğer.. eğer başaramazsam..’’ Avcumu açtım ,mavi uzun bir ipin sonunda ilk tanıştığımızda bana hediye ettiği deniz kabuğu sarkıyordu.  ‘’ Lütfen.. bunu boynundan çıkarma.’’

Gözleri dolmuş ve elimden kolyeyi alıp boynuna geçirmişti. Bir sonra ki hamlesini anlamak güçtü. ‘’ Unuttuğunu sanıyordum..’’

‘’ Seninle geçirdiğim hiçbir an sıradan değildi Finn.’’ Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülme özgürlüğüne nihayet kavuşmuştu. Beni kendine çekti, sımsıkı sarıldı ikimizde birbirimizi bırakmaya hazır değildik.

Marissa’nın kapıyı çalması bile bizi birbirimizden ayıramamıştı. ‘’ Gitme vakti.’’ Finnick geri çekildi gözleri kıpkırmızı olmuştu. ‘’ Seni seviyorum Annie Cresta. Hep sevdim ve hep seveceğim.’’ Elini kalbime götürüp alnını alnıma yasladı, nefesinin sıcaklığını hissedebiliyordum. ‘’ Capitol.. seni benden alamaz. Bana söz ver.’’

‘’ Alamazlar Finn, söz veriyorum..’’ konuşmaya devam edecekken beni kendine çekti ve uzunca bir süre öptü. Nefes almak için geri çekilene kadar birbirimizi öptük. Odadan çıktığımızda Mags, James’e sarılıyordu. Mags’in gözlerine baktım, kim bilir kaç haraçla böyle vedalaşmıştı? Finnick, James’in elini sıktı ve Mags bana gülümseyip saçlarımı düzeltti. Yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra yanımızdan uzaklaştı.

‘’ Cornucopia’ya gitmeyin.. birbirinizi koruyun.’’ Finnick’i ilk defa bu kadar yıkılmış görüyordum, yeşil gözleri kızarmış ekranlarda herkesin aşık olduğu çocuk ayakta durmakta güçlük çeker bir hale gelmişti. ‘’ Annie.. geri sayım biter bitmez.. var gücünle koş.’’ Uzun bir sürenin ardından sonra ekledi. ‘’ Sende James.’’

Birbirimize son bir kez daha sarıldıktan sonra James ile çatıya çıktık. Büyük bir hava aracı gelmişti, gözlerimi kıstım. Capitol’ü eğlendirmeye gideceğiz.. birbirimizi öldürerek. Hava aracından büyük bir merdiven sarkıtılmıştı, içeriye girerken nefes alış verişim hızlanmış, bütün kanım yüzümden çekilmişti.

James ile karşı karşıya oturmuştu, 2. Mıntıkadaki kız ile oturmayı tercih etmişti. Bütün haraçlar birbirlerini dikkatlice süzüyordu. Beyaz önlüklü bir kadın önümde durdu ve kolumu tuttu şırıngayı koluma yaklaştırınca kolumu çekmeye çalıştım.

‘’ İzlenmen için bir çip. Sakin olmalısın, yoksa çipi yerleştiremem.’’ Tüm soğukkanlılığıyla, şırıngayı koluma batırdı, acıyı hissedememiştim. Nihayet araç hareket etmişti, yol boyunca Grimmes bana bakarak derin düşüncelere dalmıştı. Acaba ne düşünüyordu: ‘Annie’yi bıçakla mı öldürsem yoksa kılıçla mı?’ Ve Finnick’in sözü aklımda yankılandı Cornicopia’ya gitme. Araç durdu ve hepimiz sırayla indik. Mercus’la bir odada baş başaydık.

‘’ Aç mısın?’’ diye sordu.

‘’ Hayır değilim.’’ Capitol’ün eşsiz yemeklerini düşünmek midemi bulandırıyordu, işte o an gerçekten korktuğumu fark ettim.

Life of Annie Cresta.Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora