-"Seni uyarmıştım cadı." Caroline onun değiştiğini görebiliyordu, gözleri kurt adam haline dönmüş, dişleri açığa çıkmıştı. Bu canavar Klaus'tu.

Sophie elleriyle boynunu tutan ellerini tutuyordu. "Ben. Yapmadım." diyebildi dişlerinin arasından. Hayley bağırıyordu. "Bırak Klaus, Tanrı askına o yapmamış!" Klaus hala kıpırdamiyordu. Hayley onu ikna etmeye çalıştı. "Dur. Anlatacaklarını dinle. Dur." Caroline hala neden Sophie'nin büyü yapmadığını merak etti.

Klaus'un elleri gevşedi. Gözlerinin normale döndüğünü görebiliyordu. Yavaşça geri çekildi ve kızı yere bıraktı, kız boynunu tutarak duvarın dibine çöktü. Caroline Rebekah'in yanına ilerlemişti.

Birkac dakika cadının normale dönmesini beklediler. "Ben değildim."'dedi yeniden ayağa kalkmaya çalışarak. "Ben haberiniz olması icin gelmiştim. Nasıl öğrendiler bilmiyorum."

Klaus ona baktı. "Caroline'in kan kusmasinin bunla ilgisi var mı?" dedi. Rebekah Caroline'a baktı.

-"Büyü kullanmadan da kanın varlığını bir ritüel ile anlayabiliyorlar. Muhtemelen o yüzden."

Klaus yan tarafında duran bir vazoyu alıp duvara fırlattı. Kimse korkusundan kipirdayamiyordu. "Ne olacak?"

Kız Caroline'a bakıyordu.

-"Bilmiyorum."

Birkac sessiz dakikadan sonra Klaus Sophie'ye döndü. "Benimle geliyorsun cadı. Marcel'in yanına."

-"Hayır, Klaus hayır lütfen." Gözleri kocaman acilmisti.

-"itiraz etme hakkın oldugunu sanmıyorum." dedi dudaklarını sıkarak. Sonra digerlerine döndü ve en son Caroline'in yuzune baktı. "Korkma. Ben her seyi halledeceğim." Caroline basını sallamaya çalıştı ama kaskati vücuduyla ne kadar başardı bilemiyordu.

Klaus Rebekah'a döndü. "Onu evden çıkarma. Eğer bir sey olursa sonsuza dek o tabutta çürürsün." dedi ve ona soz hakkı bile bırakmadan Sophie'yi de alıp kapıdan cikti.

-"Bunu hobi olarak yine yapacağından eminim." dedi Rebekah arkasından. "Neden herhangi birini ailesinden üstün tutmasına şaşırıyorum ki?" Ilerleyip salona gecti ve oturdu. Girişte Hayley ile ikisi yalnız kalmıştı ve Hayley gergin bir sekilde ona bakıyordu.

-"Ne?" dedi Caroline kaslarını kaldırarak.

-"Kan kusmak korkunç olmalı. Özellikle opusurken."

Caroline'in şaşkınlıkla gözleri acildi.

-"Sen.. Nasıl?"

Nereden biliyordu?

Hayley cevap vermedi. Yalnizca gülümsedi. "Klaus'a bayıldigimi söyleyemem ama.." Etrafında dolanıp diğer yanına gecti. "Sonuçta istesek de istemesek de bir ailemiz olacak. Ve sen bu ailenin köşesinde olmayı ne kadar kabul edeceksin?"

Ah. Bu canını yakıyordu. Bir sey demeden bekledi.

-"Cocugu olunca seninle boyle ilgilenecek mı sanıyorsun?" Ses tonu oyle olmayacak der gibiydi. "Yalnızca dikkatini dağıtacak biri olacaksın. Alakasız biri.."

Caroline'in ici eziliyordu ama susamazdi.

-"Belki de bir kökenle yatıp zorla ona kendimi yamamaktan iyidir." Rebekah onları dinliyor mu merak etti.

Hayley yalnızca güldü, Caroline artık onu tokatlamak istiyordu. "Sonuçta bu bebek bir mucize. Onun deger verdigi bir sey. Hayatını boyle kenarda geçirmek istemezsin sanıyordum." ona soz hakkı tanımadan salona dogru yürüdü.

Caroline sinirle yukarı cikti.

Odasına girdi. Yerdeki kanı görmezden geldi ve kıyafetleriyle yatağa uzandı. Hayley'in dediklerini kafasında tarttı.

Haklıydı. Klaus'un sorumlulukları vardı ve bir de ailesi. Ne kadar kabul etmesi zor olsa da ondan once öncelikleri vardı.

Gözleri yasardi. Boyle hissetsin istemiyordu. Yalnızca ona kızgın kalmalıydı. Yalnızca ondan nefret etmeliydi. Bu Tyler'in gidişinden hatta bütün o reddedilislerinden bile daha cok üzüyordu.

Artık bunu geri plana atamıyordu, kendisine yalan söylemeyi beceremiyordu.

Klaus'u seviyorum, diye düşündü.

Bunu itiraf etmek göğsünün üstünden bir yük kaldırmıştı sanki.

Ama Hayley de haklıydı. Ne kendine, ne de Klaus'a bunu yapmamalıydı.

Ne yaptığını merak etti, cadılar konusunu halletmiş miydi acaba? Caroline burada ölmek istemiyordu.

Aradan saatler gecti. Caroline huzursuz bir uykunun ortasindayken aşağıdan gelen sesleri duydu ve aralarından Klaus'un sesini seçti. Gozlerini acmak istemiyordu.

Merdivenleri çıkan adımlarını saydı ve kendisine ulaşmak icin attıgı altı adımı daha. Kapısı çaldı ama cevap vermedi, Klaus kapıyı açınca gozlerini actı.

Girişte durmus, ona bakıyordu. Caroline hafifçe doğruldu. "Ne oldu?"

Klaus içeri girdi ve arkasından kapıyı kapattı. "Koruman arttırıldı. Ve cadıların kalan tek yaşlısını öldürdüm." dedi sanki hava durumundan bahseder gibi. "Davinia bu büyüyü genc olanların kolay kolay yapamayacağını soyluyor ama hala koruma altındasın. Yalnızca Sophie bu Deli Agnes'i öldürme olayını abarttı. O küçük kız sinirimi bozmaya başladı." Caroline herhangi bir yorumda bulunmadı.

Birkac saniye tuhaf bir sessizlik icinde oturdular. Klaus göz teması kurmaya çalışsa da Caroline buna izin vermedi. En sonunda Klaus yüzünü iki eliyle kendine çevirdi. "Caroline bu öpücük benim.."

Caroline kalanını duymak istemiyordu yoksa bu söyleyeceği yalanı inandırıcı olarak soyleyemeyecekti. Yalnızca bu hikayedeki ara bozan kız olmak istemiyordu.

-"Klaus ben cok uzgunum. Cok buyuk bir hataydı."

-"Ne?" dedi Klaus şaşkınlıkla.

-"Yapmamaliydim."

-"Hicbir sey hissetmedin mı?"

-"Hayır." dedi duygusuz bir sesle.

Caroline Klaus'un bakışlarındaki hayal kırıklığı ve acıdan sonra ona olan duygularını söylememek icin zor duruyordu bu yüzden bakislarini çevirdi ve kafasını yastığına gömdü.

However Long It Takes.Where stories live. Discover now