18. Bölüm - Balıkçı Teknesi

515 62 6
                                    

 -"'Yarın bambaşka bir insan olacağım,' diyorsun. Neden bugünden başlamıyorsun?"

-Epiktetos

Multimedyadaki müzikle dinlemeniz tavsiye edilir. Deniz Kızı...

***

   Bir balıkçı teknesi yanaştı Efsun'un oturduğu taşın yakınına. Tekneden genç bir adam indi kışlık montu ve haki renkli beresiyle. Teknesini bulunduğu yere sabitledi. İki kova balığı taşlara bıraktı ve tekneye geri döndü. Efsun bu genç adamı izliyordu. Genç adam montunun fermuarını çekti. Üşüyor gibi bir hali vardı. Tekneden indi, balıklarını aldı. Sonra gözü Efsun'a takıldı. Efsun hala büzüşmüş bir halde duruyordu. İncecik kısa kollu tişörtü onu ısıtmaya yetmiyordu.

"Burada üşüyor gibi görünüyorsun."

"Üşüyorum zaten." dedi Efsun sanki onu az önce izlemiyormuş gibi umursamaz bir tavırla.

   Genç adam az önce sıkı sıkı giydiği montu çıkarıp Efsun'un omuzlarına bıraktı. Adamın montu Efsun'un omuzlarına çadır etkisi vermişti. Mont omuzlarına değer değmez ısıtmıştı buz gibi olan zayıf kollarını. İyice sarıldı o koca monta.

"Ben balıkları patrona verinceye kadar montum sende kalabilir. Montuma iyi bak, o değerli!"

"Çok kibarsın!" dedi ama daha çok dalga geçmek amaçlı söyler gibiydi. Genç adam gitti Efsun'un yanından. Efsun da gidişini izledi. Adam iki eline aldığı balık dolu kovalarla titreye titreye az önce Efsun'ların balık ekmek yediği tezgaha kadar gitti. Balık dolu kovaları oradaki aşçıya uzattı. Efsun uzakta dahi olsa rahatlıkla görebiliyordu. Genç adam balıkları verdikten sonra sallana sallana Efsun'un yanına geri geldi.

"Montum seni ısıtabildi mi bari?"

"Isındım, teşekkür ederim."

"Rica ederim, matmazel!"

   Önce bir tepki vermedi Efsun. Genç adamın söylediği söz beyninde yankılandığında anladı. Az önceki montunu giydiği genç adam ona matmazel demişti.

"M-Matmazel mi?" diye kekeledi sabahki gibi. Beyin damarları tıkanmış, vücudundaki tüm kan basıncı kalbinde toplanmış gibi hissediyordu.

"İçimden geldi, kızmadın umarım."

"H-Hayır, kızmadım ama..."

"İyi misin sen? Yüzün bembeyaz oldu."

"İyiyim iyiyim!" dedi ve sendeleyerek ayaklandı. Montu üzerinden çıkarıp genç adama uzattı. "Teşekkür ederim!"

   Genç adam anlamamış bir ifadeyle montu Efsun'dan aldı. Efsun hızlı adımlarla genç adamın yanından uzaklaşmaya başladı. Bunu neden yaptığını bilmiyordu. Hazır mı değildi karşılaşmaya? Gücü mü yoktu onu karşısında görmeye? Yoksa cesaret mi edemiyordu, tekrar kaybetme korkusuyla? Bir süre yürüdükten sonra durdu ve arkasına döndü. Genç adam hala elinde mont öylece bakıyordu.

"Sen şu balık ekmek satılan tezgahta mı çalışıyorsun?" diye sordu. Duyması için sesini biraz daha yüksek tuttu.

"Evet!" diye aynı ses tonuyla seslendi.

   Bir şey diyemedi başka. Zaten çok karanlıktı. Yüzünü bile göremiyordu doğru dürüst. Belki sadece ufak bir tesadüften ibaretti. Bu kelimeyi kullanan tek kişi o değildi ki. O zaman her Fransız'ın o olduğunu düşünebilirdi. Kafasını iki yana hızla salladı ve gözlerini ovuşturdu. Hala midesi ekşiyor, gözleri sulanıyor ve boğazındaki yumruğu yutmaya çalışıyordu. Sonunda Uraz'ların oturduğu masaya vardı. Ama gözleri, burnu, yanakları kıpkırmızıydı.

"Efsun?" diyen Miray'ın sesinden gelen telaşlı ses tonunu ve ortamın gerginliğini elinizle tutabilirdiniz. Hepsi birden Efsun'a bakıyordu. "İyi misin sen?"

   Sabahtan beri aynı soruyu duymaktan ve her seferinde aynı yalanı söylemekten sıkılmıştı Efsun. "İyiyim," diyebildi sadece. En çok söylediği yalandı bu. İyiyim...

   Herkes yaptırdıkları ekmekleri bitirmişti Efsun yanlarına gittiğinde. Hesabı ödemek istedi kızlar ama Haluk Bey buna izin vermedi ve herkesin arabaya gitmesini istedi. Efsun dolu dolu gözlerle yürürken arkasını dönme isteğine karşı koyamadı. Döndü, baktı arkasına. Onu teknesinde gördü. Montu giymiş, beresini sıkı sıkı takmıştı. Teknesini bağladığı yerden kurtarıyordu. Yine balığa çıkıyor olmalıydı. Gözlerini kaçırmak istedi ama yapamadı. Beyninde tek bir soru yankılanıyordu...

"Acaba bu... Egemen olabilir mi?"

***

Oy sayıları oldukça düşük. Bunun gayet farkındayım ama yine de bölüm yayınlamaya devam edeceğim. Ama emeğimin hakkını almadığımı düşünmekten alamıyorum kendimi. Çünkü ben bu kitabı yazarken okuyucularımın çok beğeneceğini dileyerek yazıyorum. Ha, beğeniyorlar o ayrı konu. Ama kitabımın hakkettiği sayıya ulaşamıyor olması, bende bir hata olduğunu hissettiriyor. Bunu yazmamla hayal ettiğim okuyucu sayısına ulaşamayacağımı biliyorum ama bunları söylemeseydim içimde kalacaktı. Yine de kitabımı bıkıp usamadan, bölüm yayınlayamadığım zamanlar ağlayan okuyucularını çok seviyorum. İyi ki varsınız. ❤❤❤

Ben Deli DeğilimWhere stories live. Discover now