Valor " Biraz uyu, Deitra. Yarın ve sonraki günlerde daha güçlü olman gerekiyor."

" Adrian'ı kaybettim, Kyran'ı kaybedemem. İkisi de aynı suçla suçlandılar! Birisi ölümün kollarına gitti. Diğeri ise sırasını bekliyor." dedim ağlayarak.

" Ağlayarak hiçbir şey yapamazsın. Adrian'ı istesen de kurtaramazdın ama şu an Kyran'ı kurtarabilirsin. Yürekten inan. Kyran, güçlü birisi ve hiçbir şey onu kolay kolay öldürmeyecek. Tabii şu an seni ağlayarak görseydi, bu onu öldürebilirdi."

" Bana hak ettiğimden daha çok değer veriyor."

" Seni deli gibi seviyor ve onun en büyük gücü sensin. Hiçbir kimsenin sahip olamadığı bir güçsün. Lütfen, kendini yıpratma. Neyse, bende gidiyorum. İyi geceler." dedi ve odadan çıktı.

Bende yataktan kalktım ve geceliğimi giydim. Sonra balkondan yıldızlı geceye baktım. Yıldızlar göz kamaştırıcıydı. Minik pırlantalardı ve hepsi parlama yarışına girmişti. Ay ise, bir annenin kutsal sevgisi gibi parlıyordu. Güneş gibi acımasızca gözlerimi kısmama sebep olmuyordu ve ışığı sahiplenici bir şekilde yüzümdeydi. Düşüncelerimi kovuyordu ve yerine huzurlu bir boşluk kalıyordu. Huzurlu bir boşluk. Hiçbir zaman sahip olamayacağım bir şeydi, sanırım. Her zaman düşüncelerle dolu olacaktım.

Yatağıma girdim ve uyumaya çalıştım. İşkence çeke çeke yatağımın içinde bütün gece döndüm. Kyran'ın kokusuna sahip yastığa sarılsam da, uyuyamamıştım. Sabah kendiliğimden kalkmıştım. Hizmetkârlarım gelmişti. Sanki hepsi bana acıyarak bakıyor gibiydi. Acıyor ve alay ediyor gibiydiler. Bu bakışları gördükçe, içim eziliyordu. Yine de güçlü olmaya çalışarak, onları umursamadım. Siyah giyinecektim. Simsiyahtım. Sadece kol kısmım dantelliydi. Karmaşık desen, çıplak tenimle bütünleşiyordu. Saçlarımı toplatmıştım ve tacım yerleşmişti. Siyah inciden küpelerimi takmıştım. Boynumu ise, siyah incilerle dolamamıştım. Aynadaki kız, kusursuz bir güzelliği vardı. Gözlerindeki derin hüzün, bu güzelliği kusursuzlaştırıyor gibiydi.

Hizmetkârlarımı gönderdikten sonra azda olsa bir şey yemiştim. Ardından çalışma odama geçmiştim. Kyran'ın odasına da geçebilirdim fakat orası büyük ihtimalle bugün aranacaktı. Kapım açıldı ve Tanith geldi. Koyu saçlarını dağınık bir şekilde toplamıştı. Askılı, dekolteli yeşil ve siyah karışımı elbisesi ile güzeldi. Fakat gözlerinde benim gibi bir uykusuzluk vardı. Anlaşılan çalışmıştı. Karşımdaki koltuğa oturdu.

Tanith " Benim uykusuz olma sebebim, çalışmalar ama sen neden uykusuzsun ?"

" Kyran tehlikede ve ben rahatça uyuyayım, öyle mi? Bunu yapamazdım." dedim.

" Kendi çapında haklısın."

" Evet, nasıl bilgiler topladın ?"

" Kral, Kyran'ın bir suikast düzenlediğine feci şekilde inanmış. Hatta tutukladığı sözde Kyran'ın suikastçı, Kyran'ın onu kendisini tuttuğunu ve hemen kralı öldürmesini istediğini söylemiş. Bu sözlere dayanarak dün Kyran'ı tutukladılar."

" Harika ! Şimdi nerede ?"

"Hücre hapislerine konulmuş ve işkence edilecek."

" Kralı en başından beri şüpheye düşüren kimdi ?"

" Ejder Lordu, sanırım. Çünkü krala gizlide gizliye Kyran'ı kötüleyen mektuplar gelirmiş ve suikastçı aniden birisi teslim etmiş. Mektuplar yazan ve suikastçıyı teslim eden kişi, aynı kişi. Tabii kral bu kişiyi görmek istemiş ama o kişi kendisini saklarmış."

" Ejdercik olduğu net. Peki, benim hakkımda bir tutuklanma kararı var mı?"

" Aslında şimdilik yok. Meclis dün gece acil bir şekilde kral başkanlığında toplanmış. General Zyaun da sıra dışı bir şekilde meclisteki toplantıya katılmış. Kral, Kyran'ın tüm çalışanlarını ve seni tutuklatmak istemiş. Fakat buna karşı çıkılmış. Özellikle General, Kral'ı tehdit eder gibi konuştuğu için şu anlık koruma altındayız."

Fırtına ÇiçeğiWhere stories live. Discover now