''Hayır Klaus çarptı"

''Ne?'' Niklaus ona asla vurmaz, asla.

''Dün kavga ettik ve ben odadaki balkona çıktım. Ben orada uyuya kalmışım o da beni içeri taşımamış öküz hayvan mal. Ben de uyandığımda bu şekildeydim ama aynaya bakmadan geldim o kadar kötü olamaz ya"

''Sanırım gece rüzgar çıkmış" Derek'e Döndü Caroline. Ona ufak bir gülücük attı

''Sen Derek olmalısın değil mi- Derek olumlu biçim de kafasını salladı. Caroline birden gülümsemesini yüzünden silip - Bir daha onu üzersen sana neler yapacağımı hayal bile edemezsin duydun mu?" Derek hafifçe güldüğünde kaşlarımı çatmakla meşguldüm.

"Sıraya gir"

''Yeter artık! Şu adamı tehdit etmekten vazgeçin tamam mı? Yeter hem sen ilk önce bir kendine baksana" Caroline masadaki kaşıklardan birini alıp yansımasına baktıktan sonra ufak çaplı bir kriz geçirerek çığlık attı ve elindeki kaşığı fırlattı. Eminim ki herkes duydu.

''Tamam o kadar da kötüymüş '' dediğinde Niklaus gelmişti bile

''Ne oldu iyi misin bir şeyin mi var? '' dedi ve Caroline'ın suratına baktı sonra da elleriyle onu kontrol etti. Sanırım saçlarıyla ilgili olarak hiçbir şey dikkatini çekmemişti. İşte aşk bu oluyor.

''Görmüyor musun halimi saçım başım dağılmış hepsi senin yüzünden öküz, beni niye içeriye almadın ya donsaydım orada. Beni hiç mi düşünmüyorsun. '' dediğinde yüzü asılmıştı. Yemin ederim onlar yerine ben depresyona gireceğim.

''Ben seni her halinle seviyorum bu bir. İkincisi üzgünüm ama ben de uyumuşum seni alamadım üzgünüm. Şimdi buraya gel ve sarıl bana" Caroline ilk önce göz ucuyla ona baktı sonra çeşmenin yanına doğru gitti. Niklaus ne yaptığını anlamamış gibiydi ama ben anladım saçlarını düzeltip öyle gidecekti.

Tam da düşündüğüm gibi oldu. Elini ıslatıp saçlarını düzeltti ve öyle dönüp sarıldı Niklaus'a. Nik sarılırken arkadan arkaya bana göz kırptı. Ben de sırtımı Derek'e yasladım ve yüzümü döndürüp yanağından öptüm. O sırada herkes gelmiş bile. Hemen kahvaltıyı yaptıktan sonra diğerlerine ne yapmak istediklerini sordum. Kızlar alışveriş derken erkekler gözleri bayık bir şekilde bize bakmışlardı. Ben de onlara kıyamadığımdan dolayı hemen bu fikri aklımdan uzaklaştırdım. Aklıma gelen fikirle sırıttım.

''O zaman ben Damon ve Niklaus'u alıp bizim okula götürüyorum veli toplantısına" şirince gülümsedim. onlar da benim rezilliğimi görmek için hemen kabul etmişlerdi zaten. Aslında bir rezilliğim yoktu ya orası da ayrı. Onlar hazırlanmaya gittiğinde hemen kızları yanıma çağırdım. Ama konuşursam duyacağından dolayı telefonumu çıkartıp yazdım

''Kızlar Niklaus'un doğum gününü kutlayacağız, Caroline sen kendi ellerinle bir pasta hazırlıyorsun. Elena sen benimkileri ara ve buraya çağır sonra da Bonnie'ye yardım edersin ki Bonnie de zaten içeriyi süsleyecek. Ayrıca süsler çatı katında ve ayrıca diğerlerine de söyleyin yardım etsinler'' Herkes kabul ettiğinde onları çatıya gönderdim. Yine Derek'le baş başa kalmıştık. Ona dönüp hülyalı bir bakış attım.

''Hayatım sen de burada kal ve diğerlerine yardım et seni seviyorum" Hızlıca arabaya binip gidiyorduk ki aklıma bir şey gel

"Damon'cuğum canım benim bir tanem" diye iltifatlar etmeye başladım Damon'a

"Ne istiyorsun bücür?" hemen anladı pislik ya.

"Hastaneye dönsene"

"Niye bir şey mi ne oldu? Neyin var?"

''Hayır sadece gitmediğim günler için Melissa'dan rapor alacağım" deyip şirince gülümsedim.

''Melissa da kim?"

''Scott'un annesi, bir hemşire"

"Tamam baş belası tamam" yönünü döndürüp hastaneye sürdü. Hastaneye geldiğimizde onları arabada bırakarak hemen Melissa'nın yanına çıktım ama ben nefes nefese kalmıştım. Melissa o halimi görünce endişelenmiş olmalı

"Yine bir şey mi oldu bu sefer hanginiz Malia mı yoksa? Bir ona bir şey olmamıştı zaten ona da ol-"

"Kimseye bir şey olduğu yok Melissa, sakinleş. Sadece okula gitmediğim günler için rapor almaya geldim biliyorsun olaylar biraz karışıktı."

''Ah tamam" bilgisayarın başına oturdu 2 dakikada bir hafta öncesinden başlayan bir rapor yazdı ve doktorun imzasını attı.

''Teşekkürler Melissa şu an seni öpemiyorum ama çok öpüyorum bay bay'' elindeki raporu kaptığım gibi tekrar koşmaya başladım. Arabaya bindiğimde yine nefes nefeseydim ki bindiğim gibi Damon da sürmeye başladı. Benim yolu tarif etmem üzere hızla okula geldik.

İlk önce Müdürün odasına gittik ve ben de raporumu verdim, sorun da çıkmamıştı zaten. Sonrasında küçük bir konuşma benim mükemmel olmamın gediği bir ego ondan sonrasında da zilin çalması ve bizim koridora çıkıp önümüze gelen öğretmenle konuşmamız tabi hepsi de benim mükemmelliğimden konuşuyordu ve benim gururlanmam gereken yerde Damon ve Niklaus gururlanıyordu. 

Son bir öğretmen vardı ve o da karşıdan geliyor, kimyacı. O benden nefret ediyordu ki ben de ondan, neden bilmiyorum ama öyle böyle değil ya derslerinde falan laf sokmaya çalışması tam bir mal. Ben daha kaç yaşındayım senin yaşın kaç bi işin ben mi kaldım? Damon ve Niklaus tam da o öğretmenin yanında durdu. Sıçtık.

"Merhabalar biz Angela'nın velileriyiz ve durumunu öğrenmeye geldik."

"Bildiğim kadarıyla Angela'nın annesi ve babası yok. Siz nesi oluyorsunuz?" Niklaus'un son derece kibar sesine ve sorusuna verdiği cevap gözlerimi sıkıca kapatmama sebep oldu, velisiyiz dedi ya.

"Velisiyiz dedik ya beyefendi" bu sefer sertçe verdiği karşılıkla elimi arkasında birleştirdiği elinin üstüne koydum.

"Manevi" Klaus'un söylediği şeyi Damon tamamladığında hiçbir fark yaratacağını sanmıyorum. Beni sevmediği için böyle davrandığını çok iyi biliyorum.

"Ben gerçek anne babalara durumunu rapor edebilirim manevi olanlara değil ki senin de anne ve baban olmadığına göre böyle bir şey yapamam" dediğinde iyice sinirlendiğimi hissediyordum sanki benim suçum onların ölmesi

"Bana bak seni hoca bozuntusu bizim özel hayatımız seni hiç mi hiç ilgilendirmez, ailesiyiz diyorsak ailesiyiz."

"Ama değ-" tam bir şey diyeceği sırada Damon'un onu duvara ittirmesini görmemle elimi Niklaus'tan çekip üçünü de geride bıraktım. Umurumda bile değil, gebersin gitsin. Benden bir süre sonra Damon ve Niklaus sessizce arabaya bindi ve arabayı sürmeye başladı.

"Bakın çok da umurum da değil o adam siktir edin moral bozmaya değmez" beni takmadan eve sürdüler ve arabadan inip kapıyı çaldılar tabi bu arada ben de yanlarındaydım. Kapı açılmayınca

"Durun bende anahtar var, sonuçta evim ya" diyerekten öne atıldım ve kapıyı açtım. İlk girdiğimizde evi nasıl bilmiyorum ama karartmışlar sonra da birden

''İYİ Kİ DOĞDUN KLAUSS" diye çıktılar nereden olduğunu bilmediğim bir şekilde.

---------------------------------------------

O kadar olayın arasında sakin bir günleri olsun istedim, sizi öpüyorum 

DARK { Derek Hale }Where stories live. Discover now