\7/

1.5K 132 27
                                    

Saphire yavaşça gözlerini aralamaya başladı. Ayılmaya başladığında, bambudan bir direğe bağlı olduğunu fark etti. Etrafına bakınmaya başladığında, gördüğü kişi karşısında hem sevindi hem de şaşırdı. ''Jack?''

Saphire'ın sözünü duyan Will, Saphire ile aynı yöne baktı. ''Jack Sparrow!'' Will mutluluktan gülmeye başladı. ''Samimiyetle söylemeliyim ki seni gördüğüme sevindim.''

Jack yerinden kalktı ve iki kardeşe yöneldi. İlk olarak Saphire'ın yanına geldi ve Saphire'ın bacaklarını dürtmeye başladı. Kabileye birkaç bir şey söyledikten sonra yerliler Saphire'ı direkten dikkatlice indirdiler. Ne olduğunu anlamayan Saphire, Jack'e merakla bakmayı devam ettirdi. Jack, ardından Will'in yanına gitti ve bacaklarına doğru eğildi. ''Küçücük, minnacık... Hadım edilmiş... Kesilmiş...'' Kabile iğrendiğini belli eden bir ses çıkardı. Jack'in söylediği birkaç şeyden sonra yerliler Will'i götürmeye başladı.

''Jack, pusula. Tek ihtiyacımız olan o. Elizabeth tehlikede. Sana yardım ettiğimiz için tutuklandık. O ve Saphire, darağacıyla yüzleşiyor.'' Saphire'ın adını duyan Jack'in gözleri büyüdü.

Jack, Will' döndü. ''Kurtar bizi.''

Jack, tahtına geri dönüp oturdu. Jack'in bu rahatlığı Saphire'ı sinir ediyordu. ''JACK!''

Saphire'ın bağırmasıyla yerinden zıplayan Jack yılışık bir gülümsemeyle Jack'e döndü. ''Efendim, güzelim.''

''Burada neler olduğunu anlatmak ister misin?'' Saphire'in koyu mavi gözleri sinirden siyahlaşmaya başlamıştı.

Jack, tahtında iyice yerleşip Saphire'a döndü. ''Olay aslında çok basit, güzelim. Ben onların tanrısıyım sende benim güzeller güzeli karım yani tanrıçalarısın. Davul sesleri sona erdiğinde ikimizi de bedenlerinden kurtarmak için pişirip yiyecekler.''

''NE? ! !'' Saphire'ın var gücüyle bağırması tüm kabilenin dikkatini çekti. Yerlilerden biri gelip Jack'e bir şeyler sordu. ''Ne dedi?'' Saphire sinirini kaybetmeden sordu.

''Neden benimle oturmadığını ve neden bana bağırdığını sordu?''

''Peki, nereye oturmamı beklediklerini söylediler mi?'' Saphire sinir olmuş bir şekilde sordu. Jack kendi kucağını işaret edince Saphire'ın gözleri büyüdü.

''Hadi, güzelim. Foyamızın ortaya çıkmasını mı istersin?'' Saphire oflayarak Jack'in dizine oturdu ama Jack kollarını Saphire'ın beline dolayarak iyice kucağına çekti. Bunun üzerine Saphire refleks olarak kollarının Jack'in bedenine doladı. Jack yüzünde yılışık gülümsemesiyle Saphire'a döndü. ''Eski halinden şikayetçi olduğumdan değil ama elbiseyle daha ayrı güzelsin, güzelim.'' Jack, Saphire'ı sakinleştirmek için saçlarıyla oynamaya başladı. Yavaşca Saphire'ın kulağına doğru eğildi. ''Benim güzel tanrıçam!'

Saphire ilk başta utansa da Jack'in bunu fark etmesine izin vermedi. ''Kapa çeneni!'' Jack küçük bir çocuk gibi dudağını büktü. Geleli yaklaşık bir saat olmuştu ve Saphire kurtulup kurtulmamaları konusunda umutsuzdu. Saphire başını Jack'in göğüsüne yasladı. ''Jack?'' Sesi bir saat öncekine göre daha yumuşak ve umutsuzdu.

Saphire'ın saçlarıyla oynaya Jack Saphire'a baktı. ''Efendim, güzelim?''

Saphire, Jack'in tuzlu ama bir o kadarda huzur verici kokusunu içine çekti. ''Buradan kurtulabilecek miyiz?'' Jack tam cevap verecekti ki iki tane yerli Jack'in boynuna parmaklardan yapılmış bir kolye astı. Jack kibarca teşekkür ettikten sonra kolyenin ucundaki başparmağı eline aldı. Başparmağı ağzına götürerek tırnağın içindeki pisliği yedi. Saphire hızla Jack'in eline vurdu. ''İğrençsin, Jack.'' Jack omuzlarını silkti ve Saphire'ın yanağına bir öpücük kondurdu. Bu hareketi, Saphire'ın başını Jack'in boynuna daha da gömmesine neden oldu.

Yerliler, Saphire ve Jack'in pişirmek için ocağı hazırlıyordu. Jack kibarca Saphire'ı kucağından indirdi. Ellerini havaya kaldırarak bağırmaya başladı. ''Hayır. Hayır! Hayır, hayır! Daha fazla odun. Büyük ateş! Büyük ateş! Ben şefim. Büyük ateş istiyorum! Hadi!'' Jack, tahtının başındaki yerlilere döndü. ''Derhal! Hadi! Daha fazla odun!'' Tahtın başındaki yerlilerde odun koymaya gidince, Jack, Saphire'ın elini kavradı ve koşmaya başladı.

Saphire, giydiği elbiseden dolayı koşmakta zorlanıyordu ve Jack'in onu sürüklüyor olması işini hiçte kolaylaştırmıyordu. Jack hızla odunların arasından geçip, birkaç evin olduğu bir alana geldi. Koşmaya devam ederken uçuruma denk gelen Jack, Saphire'ın onu geri çekmesiyle kurtuldu. Jack arkasına dönüp bambu çubukları eline alıp zaferle salladı. Saphire ise kafasını salladı. ''Hayır, Jack! Belki farkında değilsindir diye söylüyorum. Üzerimde bir elbise var ve bu etekle hem zıplamam hem de koşmam çok zor!''

Jack etrafına bakındıktan sonra Saphire'a döndü. ''Bu elbise içinde koşmana yardımcı olabilecek bir fikrim var ama beni tokatlamayacağına söz vermen lazım.''

''Söz.'' Jack, hem ip bulmak hem de bambuları bağlamak üzere ip bulmak için küçük evlerden birine girdi.

Jack, önüne gelen ilk bıçağı aldı ve Saphire'a döndü. ''Bacaklarını arala.'' Saphire anlamasada Jack'in dediğini yaptı ve bacaklarını araladı. Jack, Saphire'ın eteğini tuttu ve hareket ettikçe altını göstermeyecek yerden bıçağı soktu ve eteğin sonuna kadar kesti. Eliyle eteğin kestiği tarafı hafifçe aralayıp Saphire'ın bacaklarına ve altına bakmaya çalıştı. Saphire bunu fark edip Jack'in eline sertçe vurdu. ''İyi be!'' Jack küçük bir çocuk gibi somurttu. Bıçağı geri atıp küçük evlerden birine girdi. Omzunda bir halat ve diğer elinde baharatlıkla çıktı.

''J-Jack!'' Saphire hızla Jack'in arkasına geçti.

''Hay, kahretsin!'' Karşısında kabileyi gören Jack, halatı yere attı ve paprikayı koltuk altlarına dökmeye başladı. ''Biraz baharat, ha!'' Kabile Jack'i umursamayarak ikiliyi geri kaçtıkları yere götürdü. Yerliler, Jack'i bambu direklere bağlarken başka bir yerlide Saphire'ı tutuyordu. Yerliler, Jack'i odunların üzerine yerleştirdiler. Yerlilerden biri ortaya geçip bağırdı ve elindeki meşale ile tam Jack'in altındaki odunları yakacaktı ki küçük bir yerli gelip bağırmaya başladı. Tüm kabileyi sessizli bürüdü ve hepsi Jack'e döndü. ''Hadi, gidin yakalayın onları! Pe le la !'' Jack'in bağırmasıyla kabile kaçakları yakalamaya gitti. Giderken elinde meşale olan yerli meşaleyi Jack'in odunlarına doğru fırlattı.

Saphire, yerlilerin arasından Jack'e uğraşmaya çalışıyordu. En sonunda Jack'in yanına gitti. ''Hadi çıkar beni, güzelim.''

''Bunu yaptığım için lütfen bana kızma.'' Saphire, Jack'in bağlı olduğu direği ateşin üzerinden ittirerek Jack'in yere sert bir şekilde düşmesine neden oldu. Jack hemen ayaklarını çözüp sırtındaki direkle koşmaya başladı. Sapgire, Jack'in çarpmaması için direği yönlendiriyordu. Jack ve Saphire, daha önce yakalandıkları yere geri geldi. Onlara bakan biri olduğunu hisseden Saphire hemen sağına döndü ve elinde çatal bıçak tutan bir çocuk gördü. Saphire, çocuğun elinden bıçağı aldı ve Jack'in iplerini kesmeye başladı.

Jack'in Saphire'ı dürtmesiyle, Saphire arkasını döndü. Ellerinde tabaklar taşıyan iki kadını görünce yutkundu. Jack bağırarak kadınlara karşı koştu ama kadınların kenara çekilmesiyle Jack'in bambu direği bir Hindistan cevizine saplandı. Jack'in aklına bir fikir geldi ve dönerek direğin ucundaki Hindistan cevizini kadınlara fırlattı. Ama kadınlardan biri Hindistan cevizini yakaladı ve yüzünde pek de sevecen olmayan bir ifade vardı. Kadınlar, Jack'e meyve fırlatmaya başlamıştı. Jack hızla Saphire'a döndü. ''Çabuk buraya gel!'' Saphire koşarak Jack'in önünde eğildi ve bacağına tutundu. Jack elinden geldiğince meyveleri önlüyordu.

Direkteki her boş yer meyveyle dolmuştu, aynı zamanda Saphire'ın sabrı da. Saphire ayağa kalktı ve bağırdı. ''KESİN ŞUNU!'' İki kadın, Saphire'ın bağırmasıyla durdu. Jack zar zor dengede duruyordu. Gözünün kenarıyla kadınlardan birine bakan Jack, Saphire'a döndü.

''Sırtıma atla.''




BU BÖLÜM SANKİ BİRAZ DAHA KISA OLDU DİĞER BÖLÜMLERE GÖRE AMA BİR SONRAKİ BÖLÜM HAZIR VE GELECEK BÖLÜM DAHA UZU. DAHA AKSİYONLU VE BİRAZ DAHA DUYGUSAL. HİKAYEM SANIRIM BEĞENİLİYOR. AMA SADECE İKİ OKUYUCUMUN BEĞENİP, YORUM YAPMASI BENİ BİRAZ ÜZÜYOR AMA OLSUN. AYNI ZAMANDA riddle_potter VE malfoypotterriddle 'a TEŞEKKÜR EDERİM!ir kullanıcıdan bahset

Jack's GemWhere stories live. Discover now