\6/

1.7K 126 29
                                    

''Lord Beckett. Cevaplanmayan soruların...'' Will bitiremeden Saphire araya girdi.

''Bizler kralın Port Royal Valisinin hükümdarlığı altındayız ve neden suçlandığımızı söyleyeceksiniz!'' Saphire'ın sözlerinden zehirler akıyordu.

''Suçunuz-'' Vali, Saphire'a döndü. ''İmparatorluğa karşı suç işleyen bir adamı özgür bırakmak için plan yapmak ve idama mahkum-''

Lord Beckett, Saphire'a bakarak konuştu. ''Üzülerek söylemeliyim ki bunun cezası da ölümdür.'' Beckett, Will'e doğru bir adım attı. ''Muhtemelen Jack Sparrow adlı malum korsanı tanıyorsunuzdur.''

''KAPTAN!'' Saphire, Will ve Elizabeth aynı anda bağırdı.

Lord Beckett, Saphire'a döndü. ''Kaptan Jack Sparrow!''

Lord Beckett yüzünde memnun edici bir gülümsemeyle tekraraladı. ''Kaptan Jack Sparrow. Evet, tanıyacağınızı biliyordum.''

''Lord Beckett, emredildiği üzere mahkum, efendim.'' Askerler, Saphire'ı kolundan tutarak odaya getirdiler.

Lord Beckett kaşlarını hafifçe kaşlarını çatarak Saphire'ın bileklerindeki kelepçeleri işaret etti. ''Onlara gerek yok.'' Askerin, Saphire'ın kelepçelerini çıkardı. Lord Beckett iki kadeh içki doldurdu. ''Endonezya Ticaret Şirketi'nin senin ve abinin hizmetine ihtiyacı var.'' Doldurduğu içki kadehlerinden birini Saphire'a uzattı. Saphire sadece kaşını kaldırmakla yetindi. ''Ortak olan dostumuz Kaptan Sparrow'la yapacağımız ticari işlerde ajanımız olmanı istiyoruz.''

''Benim için bir dosttan fazlası. Onu nasıl tanıyorsun?'' Saphire, kaşlarını çatarak sordu.

''Geçmişte anlaşmalarımız olmuştu.'' Lord Beckett eğilip şömineden ucunda 'P' harfi olan bir demiri eline aldı. ''Ve her birimiz diğerine işaretini bırakmıştı.''

Saphire'ın dudaklarından küçük bir kıkırtı kaçtı. ''Senin üzerinde nasıl işaret bırakmış olabilir ki?''

Lord Beckett ne kadar sinirlense de belli etmemeye çalıştı. ''Senin uğraşlarınla, Jack Sparrow serbest kaldı.'' Lorde Beckett arkadan Saphire'a yaklaştı ve kulağına eğildi. ''Çok etkileyici birisin, Saphire.'' Saphire sinirden patlamak üzereydi. ''Bak bir anlaşma yapalım.'' Lord Beckett ellerini Saphire'ın beline koydu. ''Abin, Jack'in yanına gitsin ve elindeki malı geri alsın. Sende, benimle evlenmeyi kabul et.''

Saphire, evlenme lafını duyar duymaz arkasına döndü ve Lord Beckette'ın yüzüne bir tokat attı. ''Asla!''

''Jack'in sende ne bulduğunu şimdi çok iyi anlıyorum.'' Yüzünü ovaladıktan sonra konuşmaya devam etti. ''Eğer teklifimi kabul etmezsen, sevgili Saphire, çok sevdiğin abini ne yazık ki öldürmek zorunda kalacağım.''

Saphire cevap vermeden uzun bir süre düşündü ve kaşlarını çattı. ''Geri almak. Bir kılıçla mı?''

''Pazarlık ederek.'' Lord Beckett masasına döndü ve masanın üzerindeki kutuyu açtı. Kutunun içindekini çıkartarak Saphire'a gösterdi. ''İmtiyaz mektupları. Tam bir bağışlama ne kadar ediyorsa, onu teklif edeceksin. Jack, İngiltere'nin istihdam ettiği bir korsan olarak özgür olacak.''

Saphire düşünürmüşçesine dudaklarını büktü. ''Nedense Jack'in İngiltere'de bir istihdam olmayı özgür olmaktan sayacağı konusunda şüphelerim var.''

''Özgürlük.'' Lord Beckett sandığı kapattı ve balkona doğru yöneldi. Saphire peşinden takip etti. ''Jack Sparrow soyu tükenen bir tür. Dünya küçülüyor, haritanın boş kısımları da doldu. Jack bu yeni dünyada ki yerini alacak, yoksa yok olup gidecek.'' Saphire bakmakta olduğu okyanus dan gözlerini ayırıp Lord Beckett'a döndü. ''Sen ve abinde farklı değil Saphire.''

Jack's GemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin