14

142 13 4
                                    

4 Gün Önce Nehir

Can'ı son kez arayıp işimi halletmiştim. Üniversitede ikimizde işletme okuyup kendi şirketlerimizi kuracaktık. Dedemle Mardin'e dönmeseydim herşey tamamdı. Gerçi Can şirketini kurdu. Dört gün sonra ise açışılı var. Ona katılıp İstanbul'da ölene kadar kalmak ve birdaha Mardin'e dönmemek palnımın başını halay gibi çekiyordu. Daha fazla bu aileyi hele ki Berat ve Yengem'i çekemezdim. Ben boşuna okumamıştım. İlk başlarda Can ile ortak bir iş yapmaya karar verdik. Onun şirketinde çalışıp kendi şirketim için para ayarlıyacaktım. İstediğim parayı toparlayınca kendi şirketimi açıp Can ile kardeş şirketler yapacaktık. Ben bu işe tek başıma kalkışamazdım zaten. Akşam yemeği için aşağı inemeye karar verdim. Telefonu yatağa fırlatıp odadan çıktım. Sofra kurulu herkez oturuyordu. Bu fikri burada söylemenin tam zamanı. Artık beni ne kadar kırdıklarını birdaha yüzümü göremeyince anlarlar. Sandalyemi çekip oturdum. Uykusuz gözler ile tabağımı doldurmaya başladım. Sessiz süren yemek benim boğazımı temizlemem ile bozuldu.

Gözlerin hepsi üzerimde olunca fırsat bu fırsat söyledim.

- Ben bir karar aldım Dede, Anne ve Baba.

Hepsinin dikkati iyice bana çekilince çıkardım ağzımdan baklayı.

- Ben İstanbul'a dönüp kendi şirketimi açıp birdaha Mardin'e dönmeyi düşünmüyorum. Orada bana aldığın evde kalıcam dedem. Çalışıp kendi emeğim ile kuracağım şirketimi.

Susutuğumda Berat, Gül ve Sultan yengem hariç diğerlerinin yüzüne baktım. Ecrin ve Evrim bana gülümseyerek bakarken Kumsal sinirliydi. Esat ise arkandayım der gibi bana bakıyordu. Annem ve Babam gülümsiyerek Dedem ise biraz kaygılıydı. Kumsal'a dönüp sorar bakışlar attığımda;

- Sen şimdi temelli gidiyorsun ve dönmeyecek misin bir daha?

- Dönmiyeceğim Kumsal. Yeterince burada kaldım. Namusuma iftira atacak insanlar ile aynı ortamda durmam. Daha fazla değil.

- Peki kim benim burnumu kıracak?

- Ben kırarım Kumsal merkalanma yavrum.!

- Kapa çeneni Esat. Kuzenimiz evden ayrılacak sen dalga geç. Ciddiyetsiz İt!!

Yüzümü dedeme çevirdiğimde konuşmaya başladı.

- Evden ancak evlenince ayrılmanı isterdim. Seni durdurmak istesek kimse durduramaz seni. Boşunada okutmadım seni. Tek korkum başına bir iş gelmesi prensesim. Anlıyor musun beni güzel torunum. Bura da aç şirketini. Olmaz mı?

- Dedem ben burada daha fazla kalamam benim bir gururum var.

Kafa sallayınca Ecrin konuştu.

- Ne zaman gideceksin rapunzel?

- Dört gün sonra klon iki.

Herkez susup yemeğini yemeğe devam etti. Bir kişi hariç. Berat yemeğini yemeyi bırakmış bana bakıyordu. Ona bakınca pişmanlığın zerresine kadar gördüm gözlerinde. İşte bu!

Kafamı çevirip bir daha yüzüne bakmadım. Sultan yengem ağlayarak sofradan kalkmıştı. Hepimiz ona bakarken Gül peşinden gitti. Dedem hepimize bakıp " Yemeğinizi yiğin " dedi.

Yemek faslı bitmişdi. Sonunda. Aslında kalırdım. Burada da açardım şirketimi. Ama kalmayacaktım. Bu kadar gurursuz değildim. Berat dediği o her kelime için pişmanlık yaşaması bütün moralimi düzeltiyordu. Hemde zerresine kadar. Yengemin ağlayıp kalkmasına ise tek mutlu olan bendim. Aslında kötü biri değilim. Ama canımı acıtanın canını acıtırım. Balkonda oturmuş Mardin'ni bütün güzelliği ile izliyordum. Yanımda birini hissedince kafamı çevirme gereği duymadım. Kimin geldiğini biliyordum zaten. Konuşmasını bekledim bakalım ne ötecekti bana.

- Gitme!

Kafamı dahi çevirmedim.

- Hayır!

Sesim soğuk ve netdi. Kutuplar benden soğuk olamaz sana artık Berat.

- Affet beni Nehir. Yapmamalıydım. Gerçekten pişmanım. Özür dilerim. Affet beni.

- Ben her gece ağlayarak uyudum, kusura bakma bayım affedemem!

- Nehir ne olur gitme affet beni!

- Gidişim mi incitdi seni. Kıyamam. Bak beni köklerimden kopardın gıkım çıkdımı sana!

O sustu ben de sustum. O geceyi dinledi ben de dinledim. O gitti ben kaldım. Kusura bakma Berat. Acı vereni unutmayacaksın. Bir gün acısını geri verebilmek için. Ben ise iki yıldır unutmadım. Şimdi ise geri verdim. Çok ağladım ve çöktüm. Biraz da sen yıkıl.

=============&=============

Bavulumu toplamış yine gidiyordum. Artık alıştım ben. Tek duam bu seferde bir haydut ile ya da hırlı hırsız ile karşı karşıya kalmamam. Malum artık hava limanlarına da güven kalmıyor.

Annem ve Babama sarılıp odadan çıktım. Dedeme, ikizlere ve Ceylan'a sarılıp konaktan ayrıldım. Yengelerim ile dün akşam zaten vedalaştım. Sultan gacısı hariç. Berat ve Gül ile de vedalaşmadım. Vedalaşmam da. Funda'ya sarılıp onuda öpünce arabada bekleyen Esat ve Kumsal ile hava limanında vedalaşacaktık. Bavulu arabanın arkasına atıp arabaya bindim. Annem arkamdan su dökerken Kumsal arabayı çalıştırdı. Camdan elimi çıkartıp salladım. Gözden kaybolduklarında camdan içeri girdim. Kumsal hüzünlü Esat ise neşeliydi.

Kumsal derin nefes aldı. İşte bu kavganın habercisi bir nefesti.

- Ulan ciddiyetsiz it neden bu kadar neşelisin!?

- Sensin o ciddiyetsiz it. Suratını beş karış asmış babaanne kılıklı herif!

- Bana bak it!

- Sana bakamam Kumsal. Aynaya hasret kalmışları görüyorum. O biçim bir çirkinliktir. Anam seni nasıl doğurmuş yav.

- Sokucam kafanı o cama o biçim bir çirkinlik olacak!

Bunların bu atışmasını dinlerken gülümsedim. Özleyecektim. Hemde çok.

Kumsal gözleri dikiz aynasından bana bakınca ona bakmaya devam etdim.

- Bakma öyle eşşek gözlü! Kurtuldun diye bizden seviniyorsun değil mi!? Oraya gidince kına yakarsın artık!

- Baş harfini yazmamı ister misin!?

Esat anırarak gülünce bende güldüm.

- Canınız toprağın dibine batsın!

Kumsal bunu söyleyip susunca ben ve Esat kıkırdamayı kesemedik.
Kafamı geri yaslayıp Esat'a baktım. Elimi omzuna koyup yüksek seslr söylendim.

- Bak Esat. Bundan sonra Kumsal'ın burnunu benim yerime sen kıracaksın tamam mı?

Kumsal enseme bir tane vurunca arka koltuğa kaçtım. Esat ise gülerek söylendi.

- Tabikide Nehir! Senin için azını bile yırtarım şu babaanne kılıklı herifin!

Esat sözleri ardından yediği tokat ile gülmeye devam etti.

- Ulan Kumsal seninde kolun ahtapot misali çok uzunmuş!

- Kapayın çenenizi! Ciddiyetsiz insancıklar!

Yolun devamında bol kahkaha atmıştım. Esat ise bolca tokat yemiş Kumsal ise domatesten patlıcana dönmüştü yüzü. Tabikide onu sinir etmiştik. Hemde çok fazla sinir etmiştik.

Camdan dışarı baktığımda hava alanına geldiğimizi gördüm. Araba durduğunda kapıyı açıp indim. Esat bavulumu alırken bende Kumsal'a sarılıp ağladım. Onu çok özlicektim, biliyordum. Ağladımı görünce oda ağladı. Esat ise lafı yapıştırmıştı.

- Bubuanne ağladı. Bubuanne ağladı.

Kumsal aldırmadan ağlamaya devam etti. Bende öyle. Esat'a sarılınca oda ağlamaya başladı. Kumsal rahat durmadı tabi.

- Ciddiyetsiz ite bakın nasılda ağlıyor.

Sarışınlar AşkınaWhere stories live. Discover now