4.2

2K 246 348
                                    

Çiçek motifleri ve yer yer öğrenci dolaplarıyla döşenmiş koridorda boş boş otururken hala Luhan ve Chanyeol'ün odadan çıkmasını bekliyordum.

Yanımda duyduğum sesler ile kafamı kaldığımda, keşke kaldırmasaydım demiştim. Cidden ama toplamda 2 saattir buradaydık ve bu kaçıncı? Bütün ülke toplandınız da hepiniz aynı gün mü dertlendiniz? Hayır yani anlasam ona göre yardımcı olacağım ama dedikleri tek bir kelimeyi bile çeviremiyordum!

Sıkıntıyla nefesimi verip yüzümü delip delip bakışlara inat ayağa kalktım. Luhan ve Chanyeol'ün girdiği ve saatlerdir çıkamadığı kapıya doğru ilerleyip elimi kapıyı tıklatmak için kaldırdığım an kapı hızla açılmıştı. Göğsüme çarpıp geriye doğru tökezlememe sebep olan bedeni düşmesin diye kollarımla sararken dengemi sağlamaya çalıştım.

"Sehun beni eve götür." Dolu gözleriyle yalvarırcasına rica eden Luhan'a baka kaldım. Neden sürekli ağlatıyorlar ki onu?! Sinirden mi yoksa karşımdaki gözlerde gördüğüm çaresizlikten midir bilinmez ağlamak istiyordum. Koruma içgüdüsü ile kollarımı sıkıca beline sardığımda sorar gözler ile abisine dokunmaya çalışan Chanyeol'a baktım.

"Hyung gel buraya. Hemen bitirip gidelim işte."

"Ah, bekle biraz. Madem hala bu alçı çıkmadı saatlerdir ne yapıyorsunuz siz içeride?"

"Çünkü abimi bir türlü ikna edemiyoruz! Sehun lütfen abimi ikna et. Çok fazla zamanımız kalmadı." Bezmiş bir ifade ile yüzüme bakıyordu.

"İşe yaramamışsa tekrar yapıp yine canımı yakacaklar. İstemiyorum Sehun, götür beni buradan." Kafasını göğsüme yaslayıp ağlamaya başladığında parmaklarım ile saçlarını okşadım. Chanyeol'ün arkasında dikilen yaşlı doktor pes edercesine nefesini verip odasına geri dönmüştü.

Luhan istemediği sürece onu nasıl ikna edebilirdim ki? Üstelik canını yaktığını söylüyordu, korkuyordu. Bir alçı için 3 yıl fazla bir süreydi, bu demekti ki sebep olan şey basit bir ağaçtan düşme değildi, çok daha ciddi idi. Ağladığına şahitlik ederken hangi güçle ona bir şans daha ver diyebilirdim.

Canımın yanacağını bile bile onu zorlamak istemiyordum.

Kollarımın arasında hala ağlamaya devam eden bedeni isteksiz bir şekilde kendimden ayırıp bana bakmasını sağladım. Maden bir şeyleri yapmak zorundaydım, yanında olabilirdim. Ne zaman hastaneye kan aldırmaya gitsem hala küçük bir çocuk gibi annemi peşimden sürükler o başımı okşamadığı sürece iğneyi batırmalarına izin vermezdim. Luhan'ın da ihtiyacı olan şey bu olabilirdi. Yanında olmama ihtiyacı vardı belki de?

"Seninle gelip yanında kalmamı ister misin? Eğer rahat olmanı sağlayacaksa kucağımda oturabilirsin ya da saçlarını okşayabilirim. Senin rahatlamanı sağlayacak her hangi bir şey? Ne dersin?"

"İ-istemiyorum."

"Buraya sadece senin için geldim Luhan. Acı çektiğini görmek ya da göz yaşlarının akıp gitmesine şahit olmak için değil. İyi olmanı istiyorum. Lütfen dayanmaya çalış, en azından benim için. Olur mu sevgilim?"

Ona ilk defa sevgilim diye seslenmiştim. Mesajlaşırken sürekli kullanıyordum ama gözlerimiz birbirine kenetli ve kokusuyla başımı döndürebilecek kadar yakınımda iken ilk defa kullanıyordum.

Luhan da tıpkı benim gibi düşünüyor olmalıydı ki 'sevgilim' kelimesini yüzüne karşı söylediğimde gözleri parıldamıştı. Parmaklarım ile yanaklarını okşayıp kaşlarımı havaya kaldırdığımda tahmin ettiğim cevabı vermişti güzel sevgilim.

Tanrım, iç sesimle bile tekrar ederken öylesine mucizevi geliyordu ki!

"Tamam alçıyı çıkarmalarına izin vereceğim ama sende benimle geleceksin."

Love Craft || HunHan ✔Where stories live. Discover now