Bölüm-27

7.6K 292 32
                                    

Ahmet Haşim'in Bize Göre adlı eserinin kapağını nazikçe kapatıp yan tarafıma koydum.Üç gündür Selimlerin evindeyim ne gelen var ne de giden.Anlaşılan Selim ile Havin İstanbul turu yapıyorlardı.Beni merak edip aramak akıllarına gelmemiş sanırım çünkü aramış olsalardı Selim benim sesimi duymadan denilen hiçbir şeye inanmaz.Yalnız benim anlayamadığım şeyler var mesela Selim ya da Havin kitap okumaktan hoşlanan zevk alan tipler olmamasına rağmen evde bu kadar kitabın bulunması ve aynı şekilde bitter çikolata da öyle.Sanki benim için seçilerek konulmuş gibiler bu düşünceme güldüm.Sen kimsin ki Miray insanlar evlerine seni düşünüp bir şeyler alsınlar.İki günde toplam yedi kitap bitirdim çünkü beynimi az ilerideki konakta neler olduğunu düşünmemem lazım.Beynimi kumanın gelip gelmediğiyle ilgilenmemesi için oyalamam gerekiyor.Ben buradan çıkıp konakta ne olup bittiğine bakabilirim ama göreceklerimden,duyacaklarımdan korkuyorum.Ya Oğuz o kuma kızla çoktan bebek işine başladıysa?Ya Selim ile Havin gelip beni umursamadan kuma kızla gülüşüp sohbet ediyorlarsa? Aklıma bir sürü şey geliyor böyle işte.Bu yüzden kafamı kaldırmaksızın kitaplara saldırdım çünkü beynim bana aptal bi ergenin düşüncelerini aşılayıp,asabımı bozduruyor.Uzandığım hamaktan doğrulup karnımı doyurmak için mutfağa yol aldım.Şimdi konakta da yemek saatidir acaba kuma kız benim yerim olan Oğuz'un yanına mı oturuyordur.Zenan anne ve Doğan baba ona da kızım diyor mudur.Ay Allahm kafayı yiyeceğim aptal düşüncelerle gözümün önüne gelen görüntüler yüzünden.Kendime engel olamayıp doğradığım domatesi öylece bırakıp Havinlerin odasına koştum.Dolaptan Selim'in siyah şapkalı kapüşyonunu alıp üstüme geçirdim.Havin'in de siyah botlarını alıp giydim.Aynanın karşısına geçip yansımama baktığımda sanki ajanmışım havası vermiştim üzerimdekilerle yansımama yandan bi gülüş atıp evden çıktım.Evet Oğuz Ağa'nın konağına direk gidemem ama gizlice gidip gözetleyebilirim.Sık adımlarla konağın önüne geldiğimde arabaların çokluğu tuhafıma gitti.Bu kadar araba biz evlendikten sonra ziyarete geldiklerinde beni görmeye gelen insanlardan dolayı olmuştu peki ya şimdi de kuma kız için mi gelmişler.Allah'ın belası töreler bu yaşımda ben kumalı bi kız,kuma kız ikinci kadın,Oğuz Ağa ise iki kadınlı adam diye ortalıkta gezen ağa bozuntusu oldu.Tek bi boktan töre maddesi üç kişinin hayallerini yıkıp hayatlarını mahvediyor.Konağın önünde her zaman bekleyen iki adam diğer adamlarla az ileride sohbet ediyorlardı.Evin kiler kapısından girmek için adamlara görünmemeye çalışarak duvara sürtüne sürtüne arka tarafa doğru ilerledim.Kiler kapısına gelip kulağımı dayadım.İçeriden hiç ses gelmiyordu hafifçe tıklattım kapıyı yine ses gelmedi.Kapının kolunu sessizce aşağıya indirip kafamı içeri uzattım kimsecikler yoktu.Bedenimi de içeriye ittirerek kapıyı arkamdan kapattım.Kiler mutfağın içerisinde başka bi bölmeydi o bölmenin kapısına da kulağımı dayayıp içeriyi dinledim.Bu sefer ufak tefek tıkırtılar geldi kulağıma biraz olduğum gibi bekledim.
"Sultan abla tepsi hazır mı ağalar gerildi" dedi sıkıntılı bi ses tonuyla Can.
Sultan abladan ses gelmedi acaba konuştu da ben mi duymadım ne anlamadım.İçerideki sesler tamamıyla kesilmiş duruma gelince kapının koluna elini koyup biraz daha bekledim kol benim iznim dışında aşağıya doğru bükülmeye başlayınca ani gelen değişimle kolu yukarı doğru çekmeye çalıştım.Kapının diğer kolunu tutan Can olsa gerek çünkü çok bi güçlüydü.Kapının kolunu bırakıp kaçsam hemen yakalanırım dışarıdaki adamlar da göz önüne alınırsa hiç şansım yok hem de rezil olurum.Battı balık yan gider anasını satayım besmele çekerek ellerimi gevşettim.Kapının kolu canımı fena halde yakacak şekilde çekilip kapı açılınca karşımda oldukça şaşkın bir Can vardı.
"Ne yapıyorsun burada sen küçük fare " deyip kahkahayı basınca tepeme tırmanan sinirlerimle omzuna geçirdim bi tane kocaman.Sultan abla da kenardan bakıp
"Ne işin var hakikaten kızım orada yoksa sen üç gündür orada mıydın" diye sorarak yanıma gelip sarıldı.Gözlerimi devirip sarılışına karşılık verdim.Can kafasını iki yana sallayıp
"Ah benim yakışıklı ağa kardeşimin senin gibi hanım ağadan çok çekeceği var yazııık yazıkk bu genç yaşında helak olacak" deyip mutfağa geri döndü.Sultan abladan ayrılıp yüzüne baktım.
"Neden bu kadar kalabalık abla?" dedim gözlerinin ta içine bakarak
"Aşiret toplantısı var kızım sakın ortalıklarda görünme dikkat et kimseler görmesin seni" dedi temkinlice gözlerime bakarak hahh bensiz aşiret toplantısı mı olur lan.Sultan ablaya sinsice sırıtıp kafamı salladım yavaştan kollarından ayrılarak mutfaktan çıktım.Avluda yine birkaç siyah takım elbiseli koruma olduğunu düşündüğüm erkekler vardı.Beni görünce nasıl baktıklarını algılayamadığım bakışlar atıp önlerine döndüler.Onları umursamadan merdivenleri tırmandım.Son basamağa gelince yine aynı tip bi erkek önüme geçip
"İçeri giremezsiniz hanım ağam" deyip kafasını eğdi.Şimdi bu adamla ters düşüp gürültü yapmak istemiyorum.Adama tatlı ve sempatik bi şekilde sırıtıp
"Çay getireyim mi ağzınız diliniz kurumuştur ya da siz mutfağa gidip alın isterseniz" deyince adam kafasını sallayıp önümden saygılı bi şekilde
"Sağ olasın hanım ağam ama ben ayrılmayayım buradan" deyince biraz duraklasam da donuk bi şekilde gülümseyip
"Tabii emir demiri döver" deyip yanından geçtim.Bu adam buradan gitmeden dinleyemez miyim ağalar bozuntusunu ya çatlayacağım şimdik.Havin'in eski odasına girdiğimde yatakta uyuyan bi kız görünce gözlerim yerinden fırlayacaktı.Bu kız da kim yoksa Hakan konağa kız mı atmış tövbe ya yapmaz o öyle şey yapamaz daha doğrusu.Kıza biraz daha yaklaşıp baktığımda yüzü çok güzeldi esmer tenli,küçük bir kaç ufak benler yüzüne dağılmış sevimli görünüyordu.Lan yoksa bu Oğuz pisliğinin kuma dediği kız mı ki?Bir an eğildiğim kızın yüzünden hemen çekildim vay ben öleydim görüyor musun kör olasıyı bu kadarına da pes artık.Midemden gelip ağzımdan fırlamak için can atan hıçkırığımı elimle bastırıp biraz sakinleşmek için bekledim bu çok acı.Bu kız niye böylesi yorgun ve derin uyuyor acaba yoksa?Tövbe Allahm tövbe tövbe ne pisleştim ben artık..Yine de içime düşen aldatılmışlık hissinin verdiği acı ve sinirle hemen odadan çıktım.Saygı değer ağalarımızın bulunduğu yere geldim.Kapıda bekleyen adam merdivenlerin başına inmiş bir şey konuşuyordu fırsatı bulmuşken hemen kapının dibinde bittim.
"Ee ağalar hala bi haber gelmedi hüküm ne zaman gerçekleşecek?" diyen bi yabancı sese
"Hele durasın az Ahmet Ağa kızı bi bulalım bi daha bi düşünürüz" diye cevap verdi Doğan baba.İçeriden mırıltılar halinde itirazlar yükselince neyden bahsettiklerini az çok anladım kaçan bi kızın peşinde kanını içmek için sabırsızca bekleyen azılı bi vampir sürüsü var.Ah ulan adi herifler kapının önünde duran adam merdivenleri çıkmaya başlayınca içeri dalıverdim.Bütün wampir sürüsünün bakışları bana dönünce omuzlarımı dikleştirip
"Oo beyler bakıyorum yine bi av peşindesin sizin de işler ne zamandır kesattı yahu.Bu sefer ki nasıl bi plan yine yanlışlıkla Fırat'ı seyrederken düştü süsü mü vereceksiniz polise?Yoksa sahte deli raporu çıkarıp delirdi kendini vurdu mu diyeceksiniz?Ya da sizin için kendini feda eden yalaka bi köpeğiniz mi üstlenecek?" diyerek hepsinde gözlerimi gezdirince Oğuz'un ve Doğan Baba'nın gözlerine hiç bakmamıştım.Ne bakacağım kuma kızları baksın onlara.
"Bu ne biçim hanım ağadır Oğuz Ağa böylesini Mardin ne gördü ne duydu" deyince Oğuz sakin bir şekilde
"Miray Hanım Ağam dışarı çık bekle ağanı geliyorum" deyince gözlerimi ona çevirip baktım ciddi miydi bu adam?
"Soruma cevap alamadım ağalar" deyince Oğuz yine o kuma gelecek dediği günkü gibi baktı gözlerime.Moruk vampir sürüsündense yine bi hoşnutsuzluklarının belirtisi olarak homurdanma oldu.Ayağımı yere vurup kollarımı göğsümde bağladım trip konumuna gelmiş bi halde hepsinde gözlerimi gezdirdim.Hiçbiri benden hoşlanmıyordu bunu ve fazlasıyla belli ediyorlardı.Aralarında genç olarak bi Can bi de Oğuz ile Hakan vardı geri kalan sekiz dokuz kişi ellili ve üstü yaşlardaydılar.Evet saygıyı her insan hak eder bu duruma göre aslında şuan yaptığım saygısızlık olabilir ama insan mı be onlar ne saygısı hak ediyorlarmış.Oğuz'un yerinden kalkmak için hamle yaptığını gördüğümde hemen yanına gidip onlar gibi bağdaş kurup oturdum.Kimse konuşmuyor herkes bana bakıyordu
"Ee beyler ben hanım ağaysam burada da sözüm geçmeli yerim olmalı." dedim sesimi hafiften kalınlaştırarak.Yine sürücek olumsuz mırıltılar halinde onaylamadıklarını dile getirince kahkahayı bastım
"İlkokul çocukları gibi bu ne böyle söz alın da konuşun" deyip genişçe sırıttım hepsi bozuk,ayıplayıcı bakışlar atıp kafalarını olumsuz halde salladılar.
"İşte sizin sorununuz bu biriniz ne yaparsa diğerleriniz de onu yapıyor" deyince hepsi birbirine bakmaya başladı.O arada gözüm Doğan babaya değince bıyık altı gülümseyip kafasını sallamasıyla tepkisizce kafamı çevirdim.O kuma geldiyse demek ben bundan sonra böyleyim.Kendimden yeterince ödün verdim zaten biraz daha versem bi şey olmaz sanırım.Ağalardan biri birden hiddetlenerek
"Geçmiş şuraya oturan şehir zillisini dinliyor kafamızı karıştırmasına müsaade ediyoruz.Ağalar kendinize gelin bu kadın bu kadar zamandır kocasına bebek vermemiş bi kadındır.Bizi kandırmaya törelerimizi yıkmaya çalışır inanmayalım. " deyip odayı terk edince birkaç kişi daha söylene söylene arkasından gitti.Bu ağalar buranın en kötü,katı,acımasızları galiba.Doğan baba sakince bastonunu yere vurup
"Toplantı bitti ağalar hüküm de belli kızın bulunmasını bekleyeceğiz" deyince yerimden hızlıca kalkarak odadan çıktım. Kapıdaki adam içeriden ben çıkınca şaşkınlıktan kocaman olmuş gözlerle bana bakıp kafasını yere eğince kendi odamıza girerek şeytancıl şekilde gülümsedim nasıl da yol aldılar öyle arkalarına bile bakmadılar.Ben öyle durmuş buna sevinirken odanın kapısı sonuna kadar açılıp duvara çarpınca kimin geldiği belli oldu.Hiç gelmemiş gibi aynı şekilde durmaya devam ettim.Biraz sessizlik olduktan sonra bir anda kolumdan çekip kendine çevirdi beni Oğuz.
"Neden geldin sen niye şimdi geldin" deyip kolumu bıraktı ona düz düz bakıp önüme döndüm
"Lan niye şimdi geldin sen otursaydın oturduğun yerde" deyince dayanamayıp gözlerine baktım
"Tabii ben orada otursaydım da Oğuz bey rahat rahat işini görsündü demi?Bebek olacağı öğrenilince çağırılırdım demi?" deyip bu sefer Oğuz'un üstüne ben yürüdüm.Aldatılmış olmak bir kez daha beynime işgal edip şiddetle sarsınca elimi bi anda kaldırıp atıp atabileceğim en sert yumruğumu Oğuz'un yanağına indirdim.Oğuz öylece durdu
"Rahatladın mı sakin ol bi" deyip yanağına elini götürüp ovuşturdu
"Eli ağır hatunum benim" deyince elime yakın olan ilk şey olarak takı toka kutusunu aldığım gibi Oğuz'a fırlattım.
"Bana hatunum falan deme Ağa Bey sen git o yatakta uyuyan kumaya söyle onu." deyip bu sefer de yerdeki ayakkabı kutusunu fırlattım.Oğuz gözleri kocaman olmuş halde
"Sen yanlış anlamışsın dur bi konuşalım kibar yarim" deyip yaklaşmaya başlayınca
"Bana yarim de deme sen bana hiçbir şey deme Oğuz" deyip Oğuz'u hayvan gibi ittirerek odadan çıktım.Selimlerin evine gideceğim burda yerim yok benim.Kuma da gelmiş zaten bebek verecek kişi de hazır bana ne gerek var ki.Yine de ayaklarım amaçsızca terasa yöneldi.Hakan kulaklılarını takmış telefonunda bir şey izliyordu.Yanına gidip tek kulağından kulaklığını çekip yanına oturdum
"Oo yenge hanım ağam yine estin geçtin?" deyip muzipçe sırıttı.Kafasına sertçe vurup
"Dalgaya mı alıyorsun sen beni terbiyesiz kaynım benim" deyip izlediği şeye baktım.Ay Allahm aptal çocuk bu ya Trt Çocuk'ta yayınlanan Köstebekgiller çizgi filmini izliyordu.Kendimi tutamayıp kahkahayı bastım tamam ben de izlerim ama denk gelirsem özellikle açıp izlemem yani.Hakan gülmeme sinirlenip kulaklığı kulağımdan çekip çizgi filmi kapattı
"Ne gülüyorsun bee sevdiğim kızın küçük ama çok bilmiş bi erkek kardeşi var onun için izliyorum.Kaleyi içten fethedeceğim çocuk ablasının yanına yaklaştırmıyor yarın Can abinin kız yeğenini alıp onların hep gittiği parka gideceğim." deyince oturuşumu düzeltip
"Kim bu sevdiğin bakayım" dedim sevimlice gülümseyip
"Okuldan tanımazsın sen ya" deyince sinirler vücuduma istemsizce yeniden hücum etti
"Hatırlatırım ben o okulda öğretmenim aslında yani çok yüksek ihtimal o kız da benim öğrencimdir ama tabii mesleğime engel olan uyuz ağa abin sağ olsun okula gidemediğimden" deyip sustum bu nasıl saçma bi cümleydi böyle.Oğuz bulamasın diye okula da gitmemiştim.Ben çok kötü bir öğretmenim kendime öğretmen demek bile eğreti duruyor.Öğretmen böyle olmazki Sanki bakkal dükkanım var canım isteyince gidiyorum.Cehenneme git Miray Öğretmen olmamalıydın Miray.Hakan kolunu omzuma atıp kendine çekti beni
"Benim güzel yenge hanım ağam eminim sen allem eder kullem o okulda öğretmenlik de yapar.Mardin'i de şu boktan törelerinden kurtaracaksın.Ben sana çok güveniyorum" deyip saçlarımı öpüp hemen geri çekildi.
"Sen de bana yardım edeceksin değil sempatik kaynım benim" deyip şapşik şapşik yüzüne baktım.Hakan sıfatıma bakıp kahkaha atınca ben de kendimi tutamayıp kahkahayı bastım.
"Aslında biliyor musun benim seninle böyle durmam,kahkaha atmam,seni öpmem buralarda ayıp,günah,yasak" deyip sırıttı yüzüne bakmaya devam edince
"Ama ben seni Havin gibi görüyorum o yüzden yani hem sen benim içimi biliyorsun kız yenge hanım ağam" deyip yine kahkaha attı.Bu çocuk kahkaha atmayı çok seviyor ya.Ben de onunla beraber kahkaha atarken
"Laaan ne gülüyorsunuz lan siz öyle hakır hakır sarmaş dolaş olmuşunuz bir de" deyip beş adımda merdivenlerden inip yanımıza gelen Oğuz ağa.Hakan'ın kolunu omzumdan sertçe atıp kendi kolunun altına aldı beni.Kolunun altında rahat durmayıp debelenince iki koluyla daha sıkı sardı.Pis herif benden çok daha güçlü.Sinirle homurdanıp kafamı Hakan'dan tarafa çevirdim ama Hakan çoktan toz olmuştu.Ne ara gitti bu çocuk ya Oğuz kafamı kendine çevirip
"Benimle de gülsen ya böyle keşke" diye özlemle konuşup kafasını saçlarıma gömdü.İçim aynı gondola binmişim de en yüksekten aşağı giderken ki gibi hale gelince kafamı ondan uzaklaştırdım.Oğuz bana hayal kırıklığıyla bakarken ben de ona aynı şekilde bakıyordum.Oğuz gözlerime ellerini getirip okşar gibi yaptı
"Gözlerin niye bu kadar buruk bakıyor diye sormaya hakkım bile yok biliyorum çünkü tüm sorumlu benim.Buraya ilk geldiğinde böyle değildin umut vardı gözlerinde belki yalnızdın ama umutluydun kibar yarim benim.Şimdi eşin var ama yalnız hissediyorsun kendini görüyorum gözlerinden Selim de yok" deyip sustu ben hala ona bakmayı sürdürüp sessizce izledim.
"O kız kim?" bu soru bi anda kaçtı ağzımdan hay ağzımı kırayım bi tutamadım.Oğuz'a sessizce baktığımda ağamız gözleri parıl parıl parlayarak bakıyordu.
"Yani ben şey Oğuuzz öyle demek istemedim yani sadece sordum kıskanmadım da sadece merak inan ki.." Oğuz bir anda ayağa kalkıp beni de kaldırdı
"Odamıza gidelim her şeyi konuşalım kibar yarim" deyip kucağına aldı beni.
"Oğuz Zenan anneler görür ayıp ben yürürüm indir beni" deyip debelenince bacaklarımı sıktı
"Sana bi şey söyleyeyim mi anamlar bizi konakta yalnız bırakıp gittiler.Anam dedi ki 'güzel gelinimin gönlünü al yüzünü güldür yoksa döverim seni oğul' dayak yememi istemezsin değil mi hanım ağam?" deyip odamızın kapısını açıp yere indirdi beni
"Oğuz Allasen ne yapıyorsun den hem o yatakta ki kız da mı gitti?" dedim yine tutamayarak kendimi.Oğuz çekici bi şekilde gülümseyip odadaki koltuğa çekti beni.
"Bak şimdi en öncelikle Havin'in odasında uyuyan kız bugünkü toplantı da kaçtığından bahsedilen kız.Sana verdiğim sözleri yerine getirmeye çalışıyorum o kızı ölümden töreden kurtarmak için elimden geleni yapacağım.Sana kuma getireceğim dedim ama aslı yoktu onunda öyle dememin sebebi de anamla,babamla,Can ve Hakan ile iddiaya girdim.Bana senin beni sevmediğini söylediler canım nasıl yandı biliyor musun Miray?Yandı içim,kor oldu ağızdan çıkan tüm kelimelere içime aktı.Sonra Can dedi kuma gelecek,ikinci kadın olacaksın de.Canını yak,gözlerine bak dedi.İlk yapamadım,kıyamadım ama onların gazına geldim.Evet çok adiceydi,ergenuscaydı ama o arada da senden uzak durmam gerekiyordu sen benden uzaklaşmazsan ben senden hiç uzaklaşamazdım.Senin evden de uzaklaşman gerekiyordu." deyince dediklerinden hiçbir şey anlamayarak hemen araya girdim
"Ne demek iddiaya girdim ne demek evden uzaklaşman gerek?Oğuz sen neyin içindesin?Neden paylaşmıyorsun benimle?" diye sinirle homurdanıp biraz uzaklaştım.Oğuz ben uzaklaşınca daha da bi dibime girip yüzümü avuçlayıp gözlerimin ta içine bakıp
"Dinle beni uzak kalma bak seni deli gibi seviyorum.Ekmekten sudan daha çok ihtiyacım var sana.Seni çok kırdım biliyorum ama seni Suat itinden korumam gerekiyordu.Mardin'de onu görenler olmuş.Senin onu görmeni istemedim karşına çıkmasından korktum.Sana zarar vermesinden korktum seni koruyamayacağımdan değildi bu yaptıklarım seni bu toplantılardan da uzak tutmam gerekiyordu.Bugünkü gibi üç gün içerisinde beş toplantı yapıldı sen burada olsaydın rahat durmayacağın için zorlayacaktın beni.O yüzden o gün sen aslında benden saklandığı zannettiğin sırada senin o duvarda beni dinlediğini biliyordum.O an uydurdum dediklerimi de.O duydukların,sana söylediklerimden ve hissettiğin kalp kırıklıklığıyla Selimlerin evine gideceğini bildiğimden oraya senin isteyeceğin her şeyi koydum sıkılma diye.Geceleri de yanına geldim uyuyordun bebek gibi derin derin geldiğimi hiç fark etmedin bile.Maşallah boru gibi uyuyorsun bebek yüzlüm.Aslında ben senin daha geç gelmeni bekliyordum.Bugün gelmeseydin çok iyi olacaktı toplantıda yaptıkların konuşulacak yine.Yaramaz çocuk gibisin bebeğim hiç sözümü dinlemiyorsun ama ben seni böyle seviyorum zaten.Miray ben seni çok seviyorum inan ki bak Allah canımı alsın ki çok seviyorum.Sen söylemesen de senin de beni az da olsa sevdiğini biliyorum.Gözlerin çünkü kibar yarim her duygunu,içindeki seni dışına vuruyor." bu dedikleri o kadar karışık ki ne diyeceğini bilemiyorum kızsam mı gülsem mi ağlasam mı?Sadece Oğuz'un gözlerinin içine bakmaya devam ettim.
"Ben ilk defa böyle oluyorum aklına gelebilecek bütün ilklerimi seninle yaşıyorum.Ve bu bana zerre pişmanlık vermiyor.Bilakis mutlu oluyorum içten içe ve artık kendime itiraf ettiğim şeyi sana da itiraf edeceğim 'seni seviyorum'.Sen benim şartlarımı yerine geçiştirsen,sinirlendirsende saçma şekilde daha çok seviyorum.Ama sakın bir daha bi iddia uğruna yahut da aptalca bi neden de dolayı bana o dediklerini tekrarlama çok ağır konuşuyorduk.Ayıkken düşündüklerini sarhoş olunca söyleyen ayyaş bi herif gibiydin o cümleleri sarf ederken.Çok onur kırıcıydı bi daha yap öyle bi şey bak ben sana ne yapıyorum Ağa Bey" diyerek işaret parmağını tehditvari biçimde salladım.Oğuz gözlerini yere indirip biraz bekledi
"Bak çok haklısın o konuda ne dersen de istersen döv beni.Söz veriyorum olmayacak bi daha" deyip anlımdan öptü sessizce gülümseyip gözlerimi kapattım.
"Özür dilerim kibar yarim " deyince kıkırdamamı engelleyemedim.
"Allasen Oğuz kibar yarim nedir ya?" dedim başımı boyun girintisine iyice yerleştirirken
"Ha o şey ya sen böyle yeri gelince kibar mı kibar hanım hanımcık bi gelin ağa oluveriyorsun ya ondan öyle geçen gece seni izlerken aklıma geldi.Ne oldu hoşuna gitmiyor mu?" diye tatlı tatlı sorunca kafamı boynundan kaldırıp gözlerine baktım o da gözlerini kırpıştırarak açtı
"Biliyor musun yaşamak ve seninle yaşlanmak istiyorum çünkü bu hikayenin sonunu merak ediyorum" deyip yanağını öptüm.Oğuz saçlarımı bir omzumda toplayıp
"Senden çok güzel anne olur izin versen de bi deneyip görsek birlikte çocuklarımızı büyüterek yaşlansak" deyip gözlerime izin isteyerek bakınca usulca kafamı salladım.Bu gece bizim ömrümüzün miladı bu gece ikimizin de kor olmuş yüreklerinin birbirimizin ateşinde tutuştuğu,yanıp kül olduğu gece.Bu gece bizim 'biz' olduğumuz gece...

Mardin'deki ÖğretmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin