Bölüm-20

11.7K 410 40
                                    


##Miray##

Yıldızlara dalıp gitmişken ismimin deli gibi böğürülmesiyle yanımda oturan Oğuz'un koluna yapıştım.Hakan,Can ve Doğan Baba hemen kalkıp avluya indiler.Oğuz da bana sıkıca sarılıp
"Sakin ol,korkma.Bir şey yok" ismim bir kez daha avluda yankılandığında bu sesin Selim'e ait olduğunu idrak ettiğimde Oğuz'u ittirerek avluya koştum merdivenlerinden uçarak inerken avlunun ortasından kızgın boğa gibi karşısındaki Can'a ve Doğan babaya bakan Selim.'i gördüm.Havin de yanında başı öne eğik şekilde sessizce duruyordu.Sanırım babasından utandığı için bu haldeydi ama Selim'in elini de hala tutuyordu aferin ona.Merdivenlerin bitmesine son iki basamak kala Selim beni fark ettiğinde 'fıstığım' diyerek Havin'in elini bırakıp bana doğru hızlı adımlarla geldi bende koşup ona sarıldım.Şuan dejavu yaşıyorum sadece bir kaç hafta önce aynı durumu yaşamıştık.Selim omzumdan iterek kafamı ellerinin arasına alıp yüzümün halini görünce fazla bastırmadan her yerini öptü
"Özür dilerim benim yüzümden" deyince ona sarıldım
"Hiçbir şey senin yüzünden ya da Havin yüzünden değil kendinizi suçlamayı kesin" dediğimde bir kolunu belimden çekerek Havin'i de kolunun altına aldı. Üçümüz birbirimize sarılı bir şekilde dururken Doğan babanın öksürüğüyle ayrıldık.Ayrılır ayrılmaz Hakan gelip Havin'e öyle sıkıca sarıldı ki üşüdüğümü hissettim,abimin beni böyle sarmalamasını çok özlediğimi hissettim.Kollarımı birbirine sararak içimdeki boşluğu gidermeyi istedim.Belime sarılan kollarla kafamı yan çevirdiğimde Oğuz'un iç ısıtan samimi bir gülüşle bana baktığını gördüm.Ona yapmacık bir gülümsemeyle karşılık verirken
"Bundan sonra yanında hep ben olacağım yalnız değilsin" diye fısıldadı.Ona ters bir şekilde bakıp
"O kadar emin olma canım ya" deyince kaşlarını çatıp başka tarafa baktı.Sırıtarak Hakan ve Havin'e döndüğümde Doğan Babanın Selim ile sakin sakin sanki gözleriyle konuşuyorlarmış gibi düşündüren bakışmalarını gördüm.Can ortamdaki sessiz bakışmalar ve Havin ile Zenan annenin hıçkırıktan iç çekmeye dönen seslerinden sıkılmış olacak ki
"Ee Doğan baba kaçaklar da geldi Suat psikopatı gibi bir sorun da yok ne olacak şimdi" diyerek aklımdaki o kocaman soru işaretli soruyu sordu.Doğan baba sorunun karşılığında eliyle divanı gösterip oturmamızı istediğinde itiraz etmeden oturduk.O oturmadan karşımızda ayakta durup bakışları herkesin üzerinde tek tek gezinirken Havin'e bakarken kızgın değil de kırgın baktığını gördüm.Ne yani ona bağırıp çağırmayacak mıydı ya da ona şiddet uygulamayacak mıydı yani.Doğan babanın bakışları benimle Oğuz'un arasında biraz gidip geldikten sonra bende sabit kalınca biraz gerilsem de bakışlarına karşılık vermeye devam ettim.
"Miray kızımla konuşmuştuk tamam demişti" dedi benden onay vermemi bekliyor gibiydi.Ne yani ben istemiyorum desem olmayacak mıydı.Bir an içimden 'hayır' diye haykırmak istesemde bir şeyler engel oldu.Oğuz'a gözümün ucuyla baktığımda diğerlerinden farklı bakıyordu.Gözleri evet demem için kedinin ciğere baktığı gibi içli içli bakıyordu.Benim ona baktığımı fark ettiğinde gözlerini yere dikti.Herkesin gözleri üstümde rahatsızca kımıldandım ayağa kalktım bir ileri iki geri adım attıktan sonra neden böyle amaçsız bir şey yaptığımı düşünüp yerimde sabit kaldım.Aklımı aydınlatan ışıkla parmaklarımı şaklattım.Doğan baba gibi bakışlarımı herkesin üzerinde gezdirip en son Oğuz'a bakarak
"Şartlarım vardı" dedim.Oğuz hiç beklemeden
"Zaten şuan benimle evlenmek zorundasın Miray ama yine de şartlarını kabul edeceğim söz verdim bir kere" dedi.
"Nasıl yani şimdi ben hayır desem bile kabul etmeyecek miydiniz dalga mı geçiyorsunuz benimle" diye mırıldanırken bakışlarımı Doğan babaya çevirdim.Doğan baba derin bir nefes alıp
"Dalga geçmek değil kızım sen zaten söz vermiştin ayrıca burada bizim törelerimiz var onlar bizim kanunlarımız o ne diyorsa onu yaparız biz" dedi şaşkınca bakıyordum ona.Bu ne saçma bir savunma şekliydi böyle.Herkes suskundu kimseden ses çıkmıyordu sanki hazmetmem için zaman vermişlerdi.Selim ayağa kalkıp Havin'i de kaldırıp yanıma geldi.Havin'in elini bir eliyle tutup diğer elini de omzuma koyup kendine çekti.
"Biri sevdiğim kadın diğeri kardeşim ikisinin de tek damla göz yaşını görürsem ne törenizi ne de hükümlerinizi takmam alır giderim" dedi.Neden böyle bir şey yaptığını anlamamıştım.Oğuz birden ayağa kalktı
"Sen kime neyin artistliğini yapıyorsun bilmiyorum ama sen g*tünü istediğin kadar yırt bu evlilik olacak" diye sesini sonlara doğru yükseltti.Selim sinirle omzumu sıkarken
"Daha önce senden sizden nasıl kaçıp saklandıysak yine kaçarız Oğuz ağa" dedi alayla.Kimse sesini çıkarmıyordu herkesin gözleri Selim ile Oğuz'un arasında gidip geliyordu.
"Ha yani beni bir kez daha arkamdan bıçaklayacaksınız takım halinde" dedi buz gibi bir ses tonuyla.Bedenim kasılırken aynı etkinin Selim'de de geçeli olduğunu gördüm.Selim birkaç kez ağzını açıp bir şey söylemek istediyse de geri kapatıp gözlerini yere dikti.Şuan komik bir durumdaydık herkes divanda otururken ben,Havin ve Selim ailesinin azar çektiği küçük çocuklar gibi sıraya girmiş başımız yere eğik şekilde duruyorduk.Bu durumumuza karşı dudaklarımdan çıkan kıkırtıyı engelleyemedim.Benim sesimle herkesin bakışları bana dönerken daha çok gelen gülme isteğimi hatta kahkahamı engellemek için elimle ağzımı kapattım.Herkes bana neden güldüğümü açıklamamı beklerken Oğuz birden ayağa kalkıp
"Beni nasıl kandırıp dalga geçtiğiniz aklına geldi galiba öğretmen hanım ben gideyim de sıkma kendini rahatça gül" diyerek konağın kapısına doğru giderken neden yaptığımı tam olarak bilmeden onu durdurdum
"Hey hey nereye gidiyorsun böyle gidemezsin" dedim arkasını dönmeden kafasını yan çevirdi
"Gidiyorum işte sen gül rahat rahat" dedi gerçekten de onunla dalga geçtiğimi düşünmüştü bir de trip atıyor.Cevap vermeyince tekrar yürümeye başladığında
"Şartlarımı söyleyecektim bunlar seni ilgilendiriyor hiçbir yere gidemezsin.Ayrıca kendi kendine triplere girme ben başka bir şeye güldüm" dedim sakin ama hafif sert çıkan sesimle.Ben öyle triplere falan gelemem abi.Oğuz karşıma geçtiğinde daha önce hiç düşünmek aklıma gelmeyen daha doğrusu zamanım olmadığı için düşünemediğin şartları söylememi beklediğini anladım.Divanda oturan herkes gibi sabırsızca bekliyordu o da kaşları çatık bir şekilde.Hakan Havin ile olan fısır fısır konuşmasına ara verip ortamdaki gergin bekleyişi bozarak iğrenç sesiyle
"Hani bizim sevdamııız" diye çığırarak herkesin kulağının içine ettiğinde itiraz nidaları çıktı ağızlardan.Can Hakan'ın ensesine vurarak
"Allah senin de belanı verecek kardeşim sıranı bekle bir sürü kişinin bedduasını aldın" dedi yarım ağız gülerek.Hakan sırıtarak
"Hakan'ın sana kurban olsun yavrum" dediğin de Can sinirli bir şekilde gülüp
"Hep ergenlikten oluyor bunlar abisi korkma bu da geçer sana iki sene veriyorum.İki sene sonra bu hallerini sana hatırlayacağım beraber güleceğiz" dedi.Herkes onları gülerek izlerken ben şart olarak ne söylesem diye düşünüyordum.Oğuz nefesini yüzüme doğru üfleyince irkilerek ona baktım.
"Sabaha kadar mı bekleyeceğiz söyle artık" dedi.Bakışlarımı ondan çekip divandakilere çevirdiğim de hepsinin merakla ve gerginlikle baktığını gördüm.Selim çok rahattı bir tek Oğuz'a karşı çekingendi.Havin de babası ve abisinin yüzüne bakmıyordu utanıyordu galiba.Oğuz'a biraz daha yaklaşıp
"Öncelikle Havin ve Selim'i affedeceksin ve tabii Doğan babayı da ikna edeceksin barışması için" dedim.Oğuz derin bir nefes alıp kafasını salladı.
"Esas şartlara gel babam Havin'e kırgın ama uzun sürmez dayanamaz barışır.O bu sefer her ne kadar töre diye tuttursa da böyle biri değil aslında.Törelere karşı biri o.Şimdi neden illa töre,hüküm,hukuk,kurallar diye tutturdu bilmiyorun ama buradaki ağalar gibi değil.Vicdanını ve Allah'ın bize peygamberimiz aracılığıyla gönderdiği yön göstericimiz olan Kur'an-ı Kerim'e göre hareket eder" dedi tane tane sakin bir şekilde.Onun bu uzun konuşmasına karşılık kafamı salladım sadece.Şuan düşünmem gereken şey Oğuz'a sunacağım şartlardı.Benim öylece bekleyişimden sıkılan Oğuz
"Hadi öğretmen hanım söyle artık şartlarını" derken kollarını iki yana açıp arkasına bakmadan geri geri yürüyüp divana oturdu.Derin bir nefes alıp aklıma gelen şeyleri söylemeden önce telefonumdan not defteri kısmını açarak Oğuz'a uzattım.Anlamsızca bir bana bir telefona bakarken
"Söylediklerimi not alman için" dedim.Oğuz telefonu aldığında herkese tek tek baktım ve kafamı kaldırıp gökyüzündeki geceyi aydınlatan yıldızlara baktım.Öyle parlak ve yakındılar ki beynimdeki cümleleri dışımdan söylerken bakışlarım hala yıldızlardaydı.
-Güneydoğu'da ne kadar okumayan kız varsa okutulacak
-Okul sayısı az olduğu için çoğalacak
-Kızlar istemedikleri insanlarla zoraki bir şekilde evlendirilmeyecek
-Küçük masum melek çocukların ellerine kan bulaşmayacak
-
-Büyük bir kütüphane yapılacak ve her isteyen orada istedigi zaman gelip kitap okuyabilecek, ders çalışabilecek
-Yapılan kütüphaneye bolca bilgisayar alınacak ve ders çalışmak isteyenler icin internet olacak
-Üniversiteye hazırlanan öğrenciler için kurs verilecek.
Tamam mı Oğuz not ettin mi" dedim kafam hala yukarı kalkıkken.Kafamı divana çevirdiğim de herkesin başka duygularla baktığını gördüm.Ama en çok şaşkınlık ağır basıyordu.Oğuz yanıma gelip telefonumu uzattığında aynı zamanda da
"Bu tür şartlar koyman şaşırtmadı beni nedense kendinle ilgili bir şey istemeyeceğini biliyordum zaten" dedi sanki benimle gurur duyuyor gibiydi.Selim ayağa kalkıp yanımıza geldi
"Biliyorum seni gerçekten de sırtından bıçakladık ben kardeşini senden istemedim ama bizim durumumuz farklıydı.Kardeşim sana şartlarını saydı peki sen onun şartlarını yerine getirebilir misin" diye sorunca tüm gözlerin odağı bu sefer Oğuz olmuştu.Oğuz Doğan babaya baktığında onun da kendisi gibi kararsız kaldığını gördü.
"Kızların okutulması,zoraki şekilde evlendirilememeleri zor gerçekten.Bunları yapabilecek miyim bilmiyorum söz vermek de istemiyorum" dedi tam gözlerimin içine bakarak.Aslında böyle bir itirazı bekliyordum çünkü okuldaki kız sayıları erkeklerin yarısına eşit.Derin bir nefes aldım kızlar okumalı söz sahibi olmalılar her konuda.
"Ama sen ağasın senin sözün geçmeli seni dinlerler karşı gelemezler" sana dedim umutla gözünün içine bakarken.
"Evet ben ağayım ama bu dediğin buradaki insanların zihniyetine ters.Herkesi karşımıza almış oluruz" dedi düşünceli düşünceli.
"Ya tamam işte 'Oğuz Ağa' devrini aç sende yeni bir çağ gibi düşün Oğuz lüüüttffeen" derken dudaklarımı öne doğru büküp kirpiklerimi kırpmıştırdım.Oğuz dudaklarımı bakarken önce yutkundu sonra da kaşlarını çatıp
"Düzelt şu ağzını yüzünü yamuldun gittin ağa karısı olacaksın sen" dedi onun bu çıkışına Can ve Hakan gülerken Selim de dalgın dalgın bir şeyler düşünüyordu.
"Ben daha senin benim şartlarımı kabul ettiğini ve yerine getireceğine dair söz verdiğini duymadım Ki eğer dersen ben koskoca Mardin ağası olsam da bu dediklerini yapamam o zaman ben de bu iş olmaz derim Oğuz ağa" dedim burnumu havaya dikerek.Oğuz biraz duraksadıktan sonra
"Bizim buraya göre bu durumda berdel olacak yani sen benim olacaksın.İstediğiniz yere kaçın iki hafta sonra nasıl geldiyseniz yine geleceksiniz ve biz evleneceğiz öğretmen hanım " dedi dik dik gözlerime bakarak.
"Yalnız bu sefer durumlar karışıktı ağam biz kendimiz geldik buraya gittiğimiz gibi.Siz bulamadınız ve ben istemediğim sürece de bulamazdınız ağam" dedim sesimi sertleştirip burnumu iyice kaldırarak.Oğuz burnumun ucunu tutup aşağıya indirdi kulağıma yaklaşıp
"O kadar emin olma öğretmen hanım " diye fısıldadı.Sesi içimi gıdıklayıp geçerken hemen uzaklaştım ondan.
"Doğan baba Oğuz bana aramızda hiçbir şey yokken hem dokundu hem de dibime kadar yaklaştı.Törenizde buna bir ceza yok mu hemen verelim hükmünü" deyince Oğuz gülerek başını iki yana sallarken konuşmaya başladı
"Memnuniyetle söyleyeyim ben o zaman bizi evlendirirler" dedi.Bir iki adım gerileyip Doğan babaya döndüm
"Ama bu imkansız ki çok saçma ben bir şey yapmadım dokunmadım bile" dedim sinirle.Ne yani şimdi böyle bir durum başka bir kıza olduğunda ona hiç söz hakkı vermeden evlendiriyorlar mı çok saçma lan.Buradaki tüm kızları bu saçmalıktan kurtarmalıyım.
"Seninle evleneceğim Oğuz ağa ama benim şartlarımı kabul edeceksin onları gerçekleştireceğine dair söz vereceksin" dedim Oğuz hiç vakit kaybetmeden kafasını sallayıp
"Tamam ulan kabul ediyorum" dedi.Divana gidip Selim ile Havin'in ortasına girdim sessizce
"Bekle beni Mardin senin o saçma sapan törelerini yok etmeye geliyorum" diye mırıldandığımda Selim elimin üstüne elini koydu bana doğru eğilerek
"Yalnız değilsin fıstığım" dedi sessizce.Havin de onun yaptığı hareketi yapıp
"Yalnız değilsin örümcek yenge" dediğinde üçümüzün kahkahası konakta yankılandığı için Havin utanarak başını öne eğdiğinde Doğan babaya baktım o da Havin'e bakıyordu.Havin ile Selim'in ortasından kalkıp Oğuz'un yanına oturdum kulağına doğru
"Ağam ilk isteğim Havin ile Doğan babayı barıştırman ve senin de barışman" diye kimse duymasın diye sessizce söyledim.Oğuz bana bakıp gülümsedikten sonra ayağa kalkıp Havin'in yanına gitti.Herkes ikiliye bakarken ben Doğan babaya bakıyordum.Ne tepki verecek acaba diye birden kafasını bana çevirdiğinde göz göze geldik.Bana sıcak bir şekilde gülerken kafasını salladıktan sonra tekrar Oğuz ile Havin'e döndü.Oğuz Havin'i ellerinden tutup ayağa kaldırdı.
"Kaçtığın için utanıp yüzümüze bakamıyorsun haklısın da aslında biraz kızgınım sana beni kandırdın biraz kırgınım da.Hem şu yakışıklı çocuğu görünce hemen unuttun ilk aşkın olan beni.Ama biz seni biliyoruz güveniyoruz yanlış bir şeyler yapmadığını da biliyoruz.Seni çok seviyoruz başımın belası" diyerek sarıldı kardeşine.Gözlerim dolu dolu izliyordum onları.Abim de benim ilk aşkımdı.Oğuz Havin'ı Doğan babaya doğru ittikten sonra Selim'ı de kucakladı.Havin babasının elini öptükten sonra Doğan Baba onun kulağına bir şeyler söyledi çok merak ettim ama duyamadım.Selim yanıma gelip gözlerimi sildiğinde ağladığımı o zaman fark ettim.Etrafıma baktığımda benden başka kimsenin anlamadığını gördüm bilakis onlar mutlu gözlerle izliyordu baba kızı.Yanıma gelen Selim'e sıkıca sarıldım onu da kaybetmekten deli gibi korkuyordum.Sıkı sıkı tuttum ceketini o da bana sarılıyordu benim ona sarıldığım gibi.Kapattığım gözlerimi açtığımda herkesin bize baktığını gördüm utanarak Selim'den ayrıldığım da elleriyle yüzümü temizleyip
"Ben hep yanında olacağım fıstığım" dedi.Ona gülümseyerek
"Biliyorum" dedim pürüzlü çıkan sesimle.Herkesin gözü hala bizim üzerimizde olunca hem dikkat dağıtmak hem de merak ettiğim için Doğan babaya dönüp
"Selim ile Havin evlenince nerede kalacaklar" dedim burnumu çekerek benim halime güldükten sonra
"Burada kalabilirler" dediğinde Selim hemen itiraz etti
"Hayır ben konakta kalmam ne o öyle iç güvesi gibi.Hem benim iş durumuma bağlı Ankara ya da İstanbul'a gidebiliriz" dedi.Az önce bana hep yanında olacağım diyen adam şimdi gidebileceğinden bahsediyor durumdaki tezatlığa bak ya.
"Senin işin hazır ya oğlum şirketin avukatlığını yapacaksın yarın iş başı yapıyorsun" dedi Oğuz itiraz istemeyen sert bir ses tonuyla.Selim uzunca bana baktıktan sonra Oğuz'a da kısa bir bakış atıp
"Konuşuruz sonra" dedi.Hakan'a baktığımda yine Havin'e sarılıyordu kızı bir rahat bırakmadı geldiğinden beri koala gibi yapıştı ya.Can da dünya umrumda değil havalarıyla Zenan annenin dizlerine kafasını koymuş sohbet ediyorlardı.Selim Oğuz ile konuşuyordu Doğan babaya baktığım da o da bana bakıyordu.Nasıl fark etmediysem beni izlediğini ona tebessüm ettiğim de o da ayağa kalktı.Boğazını temizleyerek
"O zaman iki gün sonra düğünlerimizi yapıyoruz başlayın hazırlıklara" deyip terasın merdivenlerine yöneldi.Herkes suskun halde birbirine baktıktan sonra Zenan anne

"Ailemiz büyüyor hadi hayırlısı" diyerek o da Doğan babanın gittiği tarafa gitti.Selim ile Havin birbirine gülümseyerek bakarken Selim bana dönüp mahcup bir şekilde gülümseyip gözlerini kaçırdı.Biliyorum hiç dile getirmese de kendini suçluyordu ama Havin ile beraber olduğu için de liseli ergen aşıklar gibi mutluydu.Kendisini suçlamaması için Oğuz'a dönüp
"Müstakbel kocacım bavulum nerede acaba getirir misin" dedim Oğuz bana şaşkın halde bakarken gülmemek için zor tuttum kendimi.Selim'in yanına gidip yine aralarına girdim bu sefer Hakan da vardı ama o zaten yabancı değil bir nevi ortağımız o da sonuçta bize burada neler olduğunun haberlerini veriyordu ajan jojuk.
"Kendinizi suçlamayın bu evlilik şartları benim için önemli Oğuz da bunları kabul ettiğine göre yapacak demektir.Hem Oğuz sonuçta kel göbekli iri yarı bir adam değil.Benim yanıma yakışan bir tip yanımda kocam diye gezdirebileceğim tarzda biri" dedim.Üçü de bana kaşlarını kaldırmış bakıyordu.
"Tamam çocuklar tamam gayet yakışıklı bir ağa Oğuz" dedim.Hepsi de memnun olmuş bir halde gülerken Can'ın bizi dinlediğini fark ettim.Göz göze gelince göz kırpıp
"Siz dörtlü yine ne planlıyorsunuz bakayım" dedi şüpheli bir ses tonuyla.
"Bu sefer oyun plan falan yok" dedim inanması için gözlerine tatlı tatlı bakarken
"İyi öyle olsun madem" diyerek ellerini dizlerine vurup ayağa kalktı
"Gideyim artık ben iki gündür buradayım valideden azar yiyeceğim yine" diyerek konağın kapısına doğru gitti hep bir ağızdan ona
"İyi geceler" diye karşılık verdik.Oğuz elinde bavulumla gelince ben de ona doğru gidip bavulu aldım "Teşekkür ederim" dedim gözlerimin ta derinine birkaç saniye baktıktan sonra
"Görevimiz karıcım görevimiz" dedi gülerek.Ben ona yüzümü buruşturarak baktığım da hala gülüyordu.Zenan anne elinde sürahiyle mutfaktan çıktığında bize seslendi
"De hayde herkesin yatağı hazır yatın yarın düğün alışverişine çıkacağız" dediğinde
"Ee ben Havin'in odasında kalıyordum şimdi Selim var.Ben nerde uyuyacağım?"
"Sultan sana Hakan'ın yanındaki odayı ayarladı.İyi geceler" Zenan annenin ardından herkes odasına gitmek için ayaklandı.

Mardin'deki ÖğretmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin