Altmış Yedinci Bölüm

21K 2.1K 1.3K
                                    


Kendime söz vermiştim, kimse için üzülmeyecektim. Daha ne kadar ömrüm kaldığımı bile bilmeden bu dünyanın çirkinliklerine saplanıp kalıyordum. Belki yarın yoktu... Evet önümde kaç yarın kalmıştık ki? Yirmi dört saat bile yetmiyordu artık bana... Daha çok çalışmalıydım, zaman daha çabuk geçmeliydi ve ben artık hep kazanan tarafta olmalıydım. 


O zamanlar kendimi kaptırdığım bu düşüncenin, ilerde debana çok yararlı olacağını zannediyordum. Bazen yanılırsınız. Ben de yanılanlardan olavaktım belki de...


''Baba bir şeyler sormak istiyorum sana.''

''Tabii Eray, sorabilirsin.''

''Annem ölmeden birkaç gün önce sizin konuşmalarınızı duymuştum.''

''Ne duydun oğlum?''

''Baba saklama işte benden, bana açıklamanız gereken her neyse lütfen onu söyle.''

''Eray biz senden bir şey saklamadık.''

''Sakladınız baba!!!''

''Bağırıyor musun bana oğlum?''

''Hayır babacığım afedersin ama sen de  beni anla...''

''Bana güveniyor musun Eray?''

''Elbette senden başka kimsem yok ki...''

''O zaman zamanın gücüne inan. Sabret ve kendini geliştir.''

''Peki baba sen ne dersen o olsun.''

''Sağol evladım.''


Hayatıma yenilikler katmak zorundaydı ama içimden bir şeyler yapmak da gelmiyordu ki... Yorulmuştum hem de daha bu yaşlarımda... Karahan tüm bu zor anlarımda imdadıma yetişiyordu.

''Eray sana anlatmam gereken şeyler var. Nerdesin?''

''Okula giçeceğim birazdan.''

''Okuldan önce görüşelim, Beşiktaş uyar mı?''

''Uyar tabii.''

''Tamam sen geç, ben de geliyorum.''


Aradan yarım saat geçmeden Karahan da gelmişti...

''Çok beklettim mi kardeşim?''

''Beklettin kardeşim.''

''Ne kadar?''

''Bir yarım saat kadar.''

''Hmm nasıl yapsak.''

Neyi nasıl yapsak?''

''Kardeşim senin normalde beklettin dememen lazımdı. Ben de yeni geldim deseydin ortada sorun kalmayacaktı ama sen yaptın yine Eray Aydan'lığını.''

''Ben de şimdi geldim kardeşim.''

''Bak ne güzel oldu böyle.''

''Eray sana bir şey söyleyeceğim ama kimseye söylememen lazım.''

''Tamam kardeşim aramızda, ne söyleyeceksin?''

''Babam bugün telefonda konuşurken duydum. Söyle kızına aynı şekilde devam etsin diyordu. Sanırım kız arkadaşlarımdan birinin babasıydı bu.''

''Aynı şekilde devam etsin derken?''

''Babam sanırım , benim hakkımda bilgi alıyor ama hangi kız olduğunu anlayamadım.''

''Telefonda söyleseydin kardeşim. Niye burada buluştuk ki şimdi?''

''Babama güvenemiyorum Eray. Telefonumu dinletiyor olabilir. Hatta şu an bile izliyor olabilir beni.''

''Neden böyle yapsın ki?''

''Güvenliğim için sanırım. Hatırlıyor musun babam saldırıya uğramıştı ama o kadar kurşuna rağmen ölmemişti. Bütün kurşunlar omuz hizasındaydı.''

''Evet.''

''İşte birileri var ama bilmiyorum. Babamı öldürmek istemiyorlar. Süründürmek için uğraşıyorlar ve babam ban bu kişilerden asla bahsetmiyor.''

''Karahan bence sen bu konulara fazla kafana takma.''

''Ne yapacağım Eray böyle.''

''Benim gibi yapacaksın, alışacaksın.''

''Denerim ama zor gibi.''

''Kolay bir şey yok kardeşim.''

''Babamdan korkuyorum artık.''

''Ben de...''

''Senin baban ne yaptı?''

''Hiç.''


İkimiz de korkuyorduk. İkimiz de çok gençtik. İkimiz de çok iyi iki boksördük. Ortak yanlarımız olduğu kadar uzak yanlarımızda vardı. Ben hâlâ duygusal, Karahan ise hâlâ acımasızdı. Bu tamamne yetişme şeklimiz ile ilgiliydi. 

''Hiç aşık olmadın mı sen Karahan?''

''Yok, tarzım değil.''

''Nasıl tarzın değil.''

''Ben kadınlara güvenmem Eray?''

''Neden? Bu çok saçma bir önyargı.''

''Haklısın ama annemin babama yaptıklarından sonra güven nedir unuttum.''

''Anlatmak istersen dinlerim.''

''İstemem.''


Öyle keskin bir konuşma tarzı vardı ki, söylemek istemediği bir şeyi kesinlikle ağzından çekip alamıyordunuz. Bu hikayenin düğüm noktasında hem Karahan hem de Seyhan bey vardı ama ikisi de çözülemeyen birer düğümdü. Zaman geçtikçe aslında bu düğümün sadece görebildiğim tarafı olduğunu anlayacaktım. Bugüne kadar çözmem gerekenler problemin en kolay kısmıymış. Gücüm nereye kadar yetecek bilmiyorum. 

Günlüğümü açıp bir şeyler yazmaya başladım...


Soğuyorum anne,

Belki de olmayan sıcağından...

Üşümek başka şey anne,

Ben soğuyorum vakti gelmiş bir beden gibi...

Vakti sen bilirsin anne,

Beni zamansız terk ettiğin gibi...

Ben kimim anne?

Bir gece rüyama gel de söyle,

Evlatlık hakkım için...

Soğuyorum anne,

Dokunsan kıyamazsın...

Dokunma anne, dokunma...


^^ Bulut kalpli okurlarım, yorumlarınızı bekliyorum... Unutmayın siz benim gökkuşağımsınız ben sizin neyinizim bilmiyorum... ^^

Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin