Otuz Yedinci Bölüm

24.9K 2.9K 1.4K
                                    


Herkes kendi yolunu çizmişti. Kendine bir yol bulamayan bendim işte. Yine ben. Seval en büyük kazığı atmıştı. Belki de en büyük kazığı atan Demir'di. İkisi de kazık atmıştı işte... Okula el ele geldiler. Seval'in sevgilisi de hiç tepki vermemişti. Sanırım gerçekten bitmişti ilişkileri... Karahan ile ben en arka sırada oturuyorduk. Demir yanımıza gelip:

''Seval bana olanı biteni anlattı. Bundan sonra benden de, Seval'den de uzak duracaksınız. Özellikle sen Eray.''

''Demir işine bak. Benim ne seninle ne de onunla işim olur.''

''Seval öyle demiyor ama çok rahatsız etmişsin onu.''

''Kimseyi rahatsız etmedim. Geçmişte kaldı ne varsa.''

''Ben seni uyarıyorum. Sonun iyi olmaz bu gidişle''

''İşine bak Demir.''

''Bakmazsam ne olur lan?''

Ben sakinliğimi her şeye rağmen koruyordum ama Karahan'ın bu ani çıkışları ortalığı hep karıştırıyordu. 

''Hayırdır kardeşim?''

''Senlik bir durum yok Karahan.''

''Yağmur altında kaldın heralde sen Demir, paslanmışsın!''

''Sen karışma, benim olayım Eray'la.''

''O zaman tanışalım. Ben Eray Aydan. söyle bakalım derdini.''

Mustafa da Demir'in üzerimize gelmesinden güç bulmuştu. O da söze karıştı.

''Karahan madem ortada bir sorun var bırak kendi aralarında çözsünler.''

''Sen karışma lan çakma karakter. Seni de pas tutana kadar ıslatıp ıslatıp döverim çocuk. Dörde kadar sayıyorum. Ya herkes yerine oturur ya da ben oturturum.''

''Tamam ama burada kalmayacak Eray.''

''Ulan hâlâ Eray diyor puşta bak. Uzayın hemen.''


Bunların anladığı dil buydu. Ben Karahan gibi konuşamıyordum. Olanı biteni izlemiştim. Seval de cam kenarından olup biteni izlemişti. Karahan en son ona da bir laf söyledi:

''Seval sen de işine bak kızım.''

''Ben ne yaptım ya.''

''Çıkmadığın bir Allah katı kaldı kızım. Bizden uzak dur.''

''Düzgün konuş benimle.''

''Sana kuracağım cümleye yazık.''

''Kapa çeneni ya.''

'' Sev - Al , Al -Sev... tam ismine uygunsun. Seven almıyor ama alan seviyor. Hayırlı işler güzelim.''

Karahan Seval'in de çenesini kapatmıştı. Bu adamın uzmanlık alanı laf sokmaktı. Karahan'daki bu yeteneğin onda biri bende olsa önümü kimse alamazdı. 

''Karahan sırf meraktan soruyorum. Herkese ismiyle nasıl laf sokuyorsun?''

''O an kızınca aklıma geliyor, ismiyle sokamazsam da sokacak bir laf bulurum.''

''Eray ismine bir laf sokulur mu?''

''Yok Eray senin ismini çok güzel koymuş baban.''

''Hiç mi olmaz?''

''Eray hasta mısın oğlum sen? Olmaz.''

''İyi bakalım. Şimdi ne yapacağız?''

''Şimdi şunu yapacağız. Bunların hepsinden uzak duracaksın. Birine bile güvenmeyeceksin. Başımızı belaya sokmadan okulu bitirip, gideceğiz.''

''İnşallah kardeşim.''


İki kişi kalmıştık. Demir safını belli etmişti ama Seval'in eski sevgilisi Ayberk'in susması çok normal değildi. Nasıl bir planları olduğunu düşünsem de bulamıyordum. Günlüğüme döktüğüm cümlelerle günü bitirdim.

''Güvenme Eray. Kalbini unut. Sanki bir bulutmuş gibi yaşa ve savrul oradan oraya... Güvenme Eray, ne sev ne de al...'' 


^^Yorumlarınız çok önemli, okumak için sabırsızlanıyorum^^

Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin