gxg// 9

6.4K 342 101
                                    

Bakın iki gün üst üste bölüm yazdım size...

Boynuma koyduğu öpücükler, bedenimi ruhumdan ayırmaya yetiyordu. Dili boynuma alfabe çizerken kısıkça inledim. Ellerini vücuduma sürterek tişörtümün eteklerini tuttu. Yüzünü boynumdan kaldırarak gözlerime baktı, ardından üzerimden çıkardı. Nefesini dışarı vererek göğüslerime yöneldi. Sutyenimin kapatamadığı cildime en içten öpücükleri bırakılıyordu. Onun altında kitlenmiş gibiydim. Onu üzerimde üstünlük kurarken rahatsız hissettim. Utanıyordum. Sikeyim, çok utanıyordum! Ama benim pasif olduğumu düşünmesini de istemiyordum.

Bu yüzden harekete geçtim. Onun omuzlarından iterek yan tarafa attım ve hemen üzerindeki yerimi aldım.

"Sikeyim, ne!?"

"şşşhh..."diyerek dudaklarımı boynuna bastırdım. Orayla ilgilenirken ellerimle tişörtünü kavradım. Bir hızla üzerinden çıkardığım tişörtü yere fırlattım. Biraz yaramazlık yapabilirdim, değil mi?

Boynunu öperken başımı kaldırıp kucağına yerleştim. Üzerinde oturur pozisyona gelerek sutyen kopçamı açtım. Onu kollarımdan sıyırırken pür dikkat beni izliyordu. Utancım kaybolmuştu adeta. Ne yapacağımı bilmiyordum, öylece üzerinde kaldım. Ama o çok geçmeden altına aldı beni. Tekrar. Bacalarımın arasından göğsüme doğru eğildi.

Ve dudakları göğsümle buluştu.

Yumuşak bir şekilde öperken dilini araya katmasaydı, inlemezdim belki de. Göğsümü ağzına alarak diliyle oyalanmaya başladı. Vücuduma büyük bir haz dalgası yayılırken tırnaklarımı boynundan kaydırdım. Sikeyim, bu çok güzeldi! Yanlıştı biliyorum, ama durdurmakta inanın istemiyordum.

Elimi sırtından aşağı indirerek kopçanın olduğu yere geldim. Çak yavaş bir şekilde kopçayı çözdüm. Dizlerinin üzerine oturdu ve üzerinden sıyırdı. Kalkmak için bir hamle yaptım ama dudaklarımı öperek beni engelledi. Ben tekrar yatağa düşerken o, tüm şevhetiyle üzerimdeki yerini almıştı. Göğüsleri benimkilere değdikçe gıdıklanıyordum. Gülmemek için uğraşırken ağzımdan kıkırtı kaçtı. Dilini göğsüme sürünce, inlemeye dönüşmüştü sesim.

"Ahh, tanrım..." dilini bir kez daha sürtüp yüzünü yüzümle aynı hizaya getirdi.

"İster misin, bebeğim?" konuşamıyordum. Bu yüzden sadece kafamı salladım.

"Yanına portakal suyu da ister misin?" Dur! Ne?

"Ne?" Diyerek gözlerimi açtım. İlk gördüğüm şey kapının önünde dikilen Becky'di. Sikeyim biz az önce onunla...tanrım! Rüyaydı yani? Siktir!

"Skylar, portakal suyuda getiriyorum?" Başımı hızla iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Ama altımdaki ıslaklık beni rahatsız ediyordu. Üzerimdeki örtüye biraz daha sarıldım.

"Yo-yok, ben po-portakal suyu sev-sevmem." Dedim ve bir an önce gitmesini bekledim.

"Tamam, ne seversin?"

"Vişne suyu." Hala kapının önünde dikilirken bana tuhaf tuhaf baktığını fark ettim. Kaşlarını çatarak odadan çıktı. Yataktan kalkarak banyoya girdim. Ehh, duş alsam iyi olurdu.

Sıcak suda vücudum gevşerken aklımda hala rüya vardı. Sikeyim seni Becky! Üzerimde bıraktığın etkiyide sikeyim!

Bornozuma sarılarak geri odama döndüm. 'Her an Becky gelebilir' dedim içimden. Bunu düşünerek hızlıca üzerimi giyindim. Yatağımın dağınıklığı beni rahatsız etmişti. Hemen toparlayıp, düzenledim. Ve ardından aşağı indim.

Mutfaktan gelen kokularla gözlerimi kapatıp derin nefes aldım. Krep?

"Sonunda o pis kokulu yerden çıkabildiğini görmek ne güzel!" diyerek benimle dalga geçti. Ama ona bakmadım, bakamadım. Ona bakarsam yüzüm domatese dönecekti ve neler olduğunu anlayacaktı. Rüyamda onunla seks yaptığımı mesela...

"Günaydın." Dedim sadece masaya otururken. Tam karşıma otururken sessizdi.

"Bir sorun mu var?"

"Hayır, yok." diyerek tabağıma bir krep aldım. Onun önünde olan reçele uzandım. Tam reçeli alıyordum ki kolumu tuttu. Tamam şimdi tırstım işte.

"Bir sorun var işte! Yüzüme bakmıyorsun?" dediğinde nihayet yüzüne bakabilmiştim. Neden anlamıyordu ki? Çok utanıyordum.

"Kolumu bırakırsan sevinirim." kolumu serbest bıraktı.

"Ne olduğunu anlatıyorsun! Hemen!" tamam Skylar. Normal bir şeymiş gibi anlat bakalım.

"Sadece...sadece seni rüyamda gördüm. Bu."

"Yüzüme bakmamanı sağlayacak ne görmüş olabilirsin ki?" dedi ve bana bakmaya devam etti. Birden gözleri faltaşı gibi büyüdü ve kızarmaya başkadı. Yüzünü aşağı eğerken 'tanrım' diye mırıldanmalarını duyabiliyordum. İşte korktuğum şey buydu.

"Yani o şekilde, öyle mi?"

"E-evet."

"Tanrım..." dedi tekrardan. Sessizce bekliyordum. O, hiç bir şey olmamış gibi konuyu değiştirdi.

"Krep soğumasın. Ye lütfen. Ve şey, üzgünüm gitmem gerek." diyerek ayağa kalkıp kapıya yürüdü. Peşinden hızla bende kalktım.

"Ohh, tamam." ayağına ayakkabılarını geçirdi ve bir şey demeden gitti. Arkasından öylece bakakaldım. Ne tepki verebilirdim ki?

Kendime gelip tekrar mutfağa döndüm. Kalktığım yere tekrar oturdum ve önümdeki krepi yemeye başladım. Gözümün önünden rüyam geçerken yemeyi bıraktım.

Ohh, tanrım! Hiç iyi değilim!

-Yazar, çok kısa yazdığı ve bölüm içerisinde piçlikler yaptığı için küfür kabul eder-

Colors ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin