XIV. KANADI KIRIK KELEBEK

28.3K 1.9K 673
                                    




Birdy - Take My Heart
Beyonce - Broken Hearted Girl

🥂

İstanbul'u esir altına alan gri bulutlar kasım ayının gelişini müjdeliyor gibiydi. Gökyüzü öyle kasvetli görünüyordu ki istemsizce kendimi bitik ve yorgun hissetmeden duramıyordum. Salı gününün son dersine girmeden önce bahçeye çıktım ve her zaman oturduğumuz ağaca doğru ilerlemeye başladım.

Alara neredeyse üç gündür görünürde yoktu. Kendini evine kapatmış, aramalarımıza dönmüyordu. Bu yüzden son dersi asıp onu görmeye gitmeye karar vermiştik. Bade okuldaydı lakin bir türlü yalnız kalamadığımız için onunla konuşamamıştım. Başak'ın işi olmasını fırsat bilerek ona mesaj attım ve benim ile bahçede buluşmasını söyledim.

Ağacın altına oturup üzerimdeki beyaz kapüşonlunun kollarını avuç içime kadar çektim. Sırtımı ağaca yaslarken bakışlarım az ilerimde bulunan basketbol sahasına kaydı. Koray ve Berke basketbol oynuyor aynı zamanda sohbet ediyorlardı. Mavi gözlerim onların üzerinde dolaştı. Hafta sonu Pars ile gerçekleştirdiğimiz ufak baskını hatırlamam utanç ile gözlerimi yummama neden oldu. Gerçekten hayatımın en büyük şoklarından biriyle yüzleştiğim o günü ölene kadar unutmam mümkün değildi.

Aşkın ve sevginin ne demek olduğunu bilmeyebilirdim zira daha önce kimseye o tarz yoğun duygular besleyememiştim lakin bildiğim bir şey vardı. Duygulara sıfat vuramazdın. Hislerin cinsi ve rengi yoktu.

Bu evrensel bir şeydi.

Duygular kime gideceğini kendileri belirlerdi. Bu yüzden klasik ilişkilerden hoşlanmazdım. İnsanların ilişkilerine etiket vurmalarını anlamlandıramıyordum. Neden sadece içlerinden geldikleri gibi topluma kendilerini açıklama gereği duymadan hayatlarını yaşamıyorlardı?

Eskiden gelen bu kalıp yargılar bana göre değildi.

Birlikte iyi vakit geçiren iki adama bakmaya devam ettim. Koray'ın yüzündeki gülümsemeyle tebessüm ettim. Önemli olan buydu. Seni iyi hissettiren, yanında mutlu olabileceğin bir insan olduktan sonra geriye kalan her şey anlamsızdı.

Koray'ı artık daha net görebiliyordum. Herkes ona çapkın diyordu lakin bu çapkınlık mıydı emin değildim. O sadece hayatın getirdiği her şeyi kabul edip bağrına basabilecek kadar açık bir ruha sahipti. Kötü olan hislerini ve karakterini saklamak zorunda olmasıydı çünkü içinde bulunduğumuz toplum kalıp yargılarından sıyrılmayacak kadar kör edilmiş insanlar ile doluydu.

Gözlerim Koray'ı es geçip Berke'nin üzerinde dolaştı. Berke topu kaldırıp basket attığında gülümseyerek Koray'a döndü.

Onları böyle görmek nedensizce beni iyi hissettirmişti.

Telefonumdan yayılan melodiyle düşüncelerimi bir kenara bırakıp çantama uzandım. Beyaz sırt çantamın içinden telefonumu çıkardığımda ekranda gördüğüm isim ile kalbimin sendelemesine müsaade ettim.

Aylardır görmezden geldiğim kişinin adı ekranda yanıp sönerken derin bir nefes aldım. Kendi gerçeklerimden sonsuza dek kaçamazdım. Aramayı yanıtlayıp telefonu kulağıma yerleştirdim.

"Mira."

Annemin sesi içimin titremesine neden olurken dudağımı sertçe dişledim. Sesini özlediğimi fark ettim ve engel olamadığım bir şekilde gözlerim doldu. Aylardır onunla konuşamamanın verdiği yük kalbimin üzerine konumlanırken ne diyeceğimi bilemiyordum.

RAKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin