XLVI. ZAFER TADINDA (FİNAL)

15.8K 1.1K 190
                                    




Shakira - Whenever, Wherever
X Ambassadors - Unsteady

&




Yedi yıl sonra...

Mira: 34, Pars; 36


Pars'ın bana yıllar önce hediye ettiği Midnight'ın siyah tüylerini okşadım.

Başını avucuma doğru ittirdiğinde kıkırdayarak elimde duran havucu ona uzattım. Havucun neredeyse tamamını tek bir ısırıkta aldığında burnunu okşadım.

Haziran'ın son haftası fazlasıyla sıcaktı ve İstanbul çekilmez bir hal alıyordu. Bu yüzden bir hafta önce çiftlik evine kaçmıştık. İşlerimi ayarlayarak bir süre tatile çıkmak istediğim için Temmuz'un sonuna dek çiftlik evinde kalmayı düşünüyordum. Ev, İstanbul'a kırk dakikalık bir mesafede olduğu için Pars'ta zorlanmıyor, şirkete gitmesi gerekirse hemen gidip gelebiliyordu.

Bileğimdeki saate baktım.

Sabah toplantısı olduğu için çiftlik evinden ayrılan sevgili eşim yarım saat sonra burada olmalıydı. Arkadaşlarımızla birkaç haftadır görüşemediğimiz için bu akşam hepsini akşam yemeğine davet etmiştim. Charles ile Koray geçen gün Paris'ten gelmişlerdi ve onları daha görememiştim. Bu yüzden hepsini gelmek zorunda bırakmıştım.

Genelde ayda en az iki kez hep birlikte toplanır yemek yerdik. İşten ve çocuklardan vakit bulabildiğimiz her an eski grup birleşir, eğlenir hatta bazen partinin dozunu kaçırırdık. Bazen hepimizin otuzlu yaşlarda değil de hala on sekizlerimizde olduğunu düşünüyordum. Hiç değişmemiş, çocuk kalabilmeyi başarabilmiştik.

Bazen ne ara bu yaşa geldiğimi sorguluyordum.

Sanki gözümü açıp kapatmış ve aniden on sekizden otuz dörde geçiş yapmıştım. Hayat benim için hızlı lakin mükemmel denebilecek kadar güzeldi. Elbette bazı sorunlar yaşadığımızda olmuştu. Babaannem ufak bir rahatsızlık atlatmış, hepimizi korkutmuştu lakin şu an iyiydi. İşlerim bir ara durağanlaşmış, ardından çıkardığım koleksiyon ile sahalara eskisinden daha iddialı dönmeme neden olmuştu. Mira Bars markası artık global bir markaydı. Üç ay önce Milano'da ilk mağazamı açmıştım ve beklediğimden çok daha iyi geri dönüşler alıyordum. Pars bir araba kazası geçirmişti ki bu konuda hala ona kızgındım. Formula bir eğitimini tamamladıktan sonra amatör yarışlara katılmaya başlamıştı ki her ne kadar bunu desteklesem de bir gün kocamın kaza yaptığı haberiyle panik atak krizi geçirmeyi istemezdim. Neyse ki ufak bir kırık ile atlatmış ve tamamen iyileşmişti. O günden beri ne zaman yeni bir spor araba alsa korku benliğimi sarardı. Yine de biliyordum ki, bu Pars Arıkan'ın asla vazgeçmeyeceği bir huydan ibaretti.

Tabi sadece olumsuz şeylerde olmuyordu.

Aksine çok güzel gelişmelerde vardı.

Bade ile Ayaz'ın altı yıl önce bir çocukları olmuştu ve Bade şu an ikinci çocuklarına hamileydi. Kızım Ahu ile ağabeyimin oğlu Akel'in arasında sadece bir yaş vardı. İkisi ayrılmaz birer parça gibiydiler. Her ne kadar birbirlerini sinir etmekten hoşlansalar da asla ayrılmazlardı. Her daim dip dibe olmak gibi bir huyları vardı.

Tuhaftı, yıllar önce geniş bir arkadaş grubu olarak biz birbirimizden ayrılmazdık. Şimdiyse çocuklarımız birbirinden ayrılmıyorlardı. Hep bir araya geldiğimiz kreş bahçesinde gibi hissetmemizin bir nedeni de buydu. Hepimiz evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştık ve bir araya geldiğimizde bizim eğlendiğimiz gibi çocuklarımızda eğlenirdi. O yüzden bu akşamın fazlasıyla hareketli geçeceğine emindim.

RAKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin