XXXIII. MEYDAN OKUMA

11K 965 148
                                    






Isabel LaRose - Heartbeat

🥂


Ne tepki vereceğimi bilemiyordum.

Elimden gelen tek şey karşımdaki adama bakmak ve olanları idrak etmeye çalışmaktı. Ela gözlerini yüzümde dolaştıran Mehmet Alaz geçmişten bir kesite bakıyor gibi afallamıştı. Ona babaannemi anımsattığım barizdi. Açıkçası kendisi de bana Pars'ı hatırlatıyordu. Sanki o maziye açılan bir camdan bakarken ben geleceği gösteren bir aynanın önünde duruyordum.

Boğazımdaki düğümü yok etmek isteyerek sertçe yutkundum. Saniyeleri esir alan sükunetin içinde can çekişiyordum.

Bakışlarım yanımdaki adamı buldu. Pars şaşkındı fakat buna eşlik eden bir duygusu daha vardı. Tedirgin olmuş gibi gözüküyordu. Bunu anlayabiliyordum zira bana sadece ismiyle bile korku veren adam karşımızdaydı ve asıl önemlisi Melek ile Emir içerideydiler.

Aklımdan geçen olasılıklar aniden dile gelmiş gibi gerçekleşti. Salon kapısının açılma sesiyle kalbim sekteye uğradı. Hole adım atan ikiliye bakarak buz kestim. Emir ile Melek yüzündeki gülümsemeler ile birbirlerine sarılmışlardı. Bakışlarını önümüzdeki adama çevirdiklerindeyse ikisi de dona kaldı. Gülümsemeleri havası kaçan bir balon misali söndü. Emir, Melek'in beline sardığı kolunu hızla geriye çektiğinde Pars bir şeyler homurdandı. Ben ise nefes dahi alamıyor, öylece olanları izliyordum.

"Sende buradasın demek." Diyen adamın tok sesiyle boğazım düğümlendi.

Mehmet Alaz öfke ve hayal kırıklığıyla süslenmiş sesini yüzümüze çarparcasına konuştuğunda ensemden bir ürperti geçti.

"Dede." Emir'in sesiyle ona döndüm. "Sen ne arıyorsun burada?"

"Asıl siz ne arıyorsunuz burada?!"

Adamın beklenmedik anda bağırmasıyla yerimden sıçradım. Bunu fark eden Pars bana yanaşıp yavaşça önüme geçti ve beni kaostan uzak tutmak istercesine bedeniyle dedesine ket vurdu.

Mehmet Alaz'ın bakışları Pars'ı buldu. "Sen benden habersiz nasıl ev satın alır, taşınırsın?"

"Kendi paramı nasıl harcayacağımı sana sormam."

Torununun sözleriyle sinirlenen adamın yüzü kıpkırmızı kesildi. Homurdanarak göz ucuyla bana baktığında mümkünmüş gibi öfkesinin katlanarak arttığını gördüm.

"Saygısız!" Diye bağırdı Mehmet Alaz. "Bu ailede bana danışmadan adım bile atamayacağını hala öğrenemedin mi sen? Bir de kalkmış evine Bars'lardan birini getirmişsin." Yüzünü ekşiterek bir virüsmüşüm gibi benden tiksindiğini bariz etti. "Bu yaptığın affedilir gibi değil."

Pars ağzını açıp ona karşı geleceğinde bunu anlayarak elini dur dercesine kaldırdı. Diğer torununa dönerek bu sefer ona ateş saçmaya başladı.

"Hele sen, seni defalarca kez uyardım." İşaret parmağını Melek'e doğrulttuğunda kalbimin ritmi bocaladı. Bembeyaz kesilen kız öylece durmuş işiteceği hakaretleri bekliyor, ağzını açıp tek kelime etmiyordu. "Bu kızla görüşmeyeceksin demedim mi ben?"

Emir tek kelime etmedi.

Başını eğerek derin nefesler aldığında öfkesini dizginlemeye çalışıyordu.

"Siz kim olduğunuzu unuttunuz sanırım." diyerek bir Pars'a bir Emir'e baktı. "Ben size hatırlatırım." Bu sefer hedefini Melek belledi ve bütün zehrini ona akıttı. "Sende bir daha torunuma yaklaşmayacak, onu arayıp sormayacak, iki gün içinde bu şehirden gideceksin yoksa sadece senin değil ailenin de hayatını karartırım."

RAKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin