XXXII. KALPTEKİ HÜKÜMDAR

11.1K 964 247
                                    






Halsey - Without Me
Halsey - So good


🥂

Dakikalar geçiyor fakat kimse ağzını açıp bir şey söylemiyordu.

Pars'ın salonunda oturmuş birbirimize kaçamak bakışlar atıyor ve sükûnetimizi bozmadan öylece duruyorduk. İçimde saatli bir bomba olduğunu hissettim. Her an patlayabilirdim. Dudağımı kemirerek bacaklarımı kendime doğru çektim ve amaçsızca etrafa baktım.

Şık dizayn edilmiş salon son derece düzgün ve toplu görünüyordu. Televizyonda Netflix açıktı. Anlaşılan Emir ile adeta eve baskın gerçekleştirmememizden önce Melek ile Pars film izliyorlardı. Açıkçası aralarında duygusal bir şey olmamalarına rağmen bu denli yakın olmalarını kıskanıyordum. Aynı evde kalmaları beni huzursuz ediyordu. Belki bu düşüncelerim sağlıksızdı ama umurumda değildi.

Bakışlarımı karşımda oturan adama çevirdim.

Pars arkasına yaslanmış, yüzündeki sıkkın ifadeyle bir noktaya kilitlenmiş öylece duruyordu. Ona bakmak kalbimi acıttı. Ev kıyafetleriyle bile fazla yakışıklıydı. Aramızdaki mesafe canımı sıkıyor, içimden ona doğru koşmak, kucağına kıvrılıp göğsüne yaslanmak geliyordu. Zihnimden geçenleri duymuş gibi aniden bana baktığında gözlerimiz buluştu.

Elaya boyanmış bakışlarını yüzümde gezdirdiğinde içim ısındı.

Onunla konuşmak istiyordum ama nasıl yapacağımı bilemiyordum. Özellikle de Emir ile Melek az ötemde otururlarken. Pars derin bir nefes alıp bakışlarını kaçırdığında Emir'e baktım. Gözlerimizin buluşmasıyla ona işaret vererek Melek'i gösterdim. Kaş göz yapıyor, artık harekete geçmesini söylüyordum fakat o öylece durmaya ve bana dik dik bakmaya devam ediyordu.

İçimdeki kasvet ile baş edemeyerek hızla ayağa kalktığımda bütün bakışlar beni buldu. Sinirime hâkim olmaya çalışarak mırıldandım. "Kahve isteyen var mı?"

"Evet." Diyerek yerinden kalktı Melek. "Ben sana yardım edeyim, gel hadi."

Bileğimi kavrayıp beni peşinden sürükledi. Salondan çıkıp mutfağa girdiğimizde yüzüne yerleşen endişeyle bana yanaştı ve korkuyla dolup taşan sesini işitmemi sağlayarak fısıldadı. "Mira sanırım kalp krizi geçiriyorum."

"Sakin ol."

Başını iki yana salladı. "Olamam." Titreyen parmaklarını kaldırarak saçlarını çekiştirdi. "Emir'i sen zorla getirmişsin belli ve onunla konuşmam gerek ama nereden başlayacağımı bilmiyorum. Ayrıca benimle konuşmak ister gibi de bir hali yok ve sanırım nefes darlığından bayılacağım."

Ellerimi omuzlarına yaslayarak gözlerinin içine baktım. "Melek sakin ol ve derin nefes al."

Komutum ile soluklandı.

"Emir bana seni sevdiğini söyledi." Diyerek ona cesaret verdiğimde yüzündeki ifade dağıldı. Gözleri saniyeler içinde buğulanmış, alt dudağı titremeye başlamıştı. Gülümsemek ve ağlamak arasında gidip geliyor gibiydi. "Gerçekten mi?"

Emin olmak istemesi kalbimi dağladı.

"Gerçekten."

"Ama..." Sertçe yutkunup bir an duraksadı. "Ama niye böyle davranıyor o zaman?"

"Belki o da nereden başlayacağını bilemiyordur."

Sözlerim ile bir an durup düşündü. Bakışlarını kaçırarak başını salladığında haline içim parçalandı. Melek içerideki adama aşıktı ve onu anlayabiliyordum. Pars'a hissettiğim sevgiye aşk diyebilir miydim emin değildim zira daha önce hiç âşık olmamıştım ama kendimi en az Melek kadar çaresiz hissettiğim barizdi.

RAKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin