Chapter 10

538 40 11
                                    

Pekâlâ, böyle olacağını Zayn'i kırmayıp içki içmeyi kabul ettiğim anda biliyordum. Lokantanın lüks tuvaletinde kusuyordum ve kendime sövüyordum. İlk bardağı içmek zorundaydım, evet, Zayn o bakışları atarken içmek zorundaydım. Fakat beşinci bardak için beni kimse zorlamamamıştı, ayrıca nedense en gereksiz anlarda konuşan iç sesim bana daha önce sarhoş olmayı bırak, neredeyse içki bile içmediğimi söylememişti.

Kabinin kapısı aniden açıldı. Kusmuklu bir hâlde dönüp bakmak istemedim.
"Niall? Hey, iyi misin?"
Zayn'in hafif buğulu, endişeli sesini duyduğumda tek yapabildiğim bir kez daha öğürmek olmuştu.
"Oh, ne oldu sana böyle?"
Kolları arkadan belimi sardı ve ağırlığımın büyük bir kısmını kendi üzerine aldı. Biraz daha kustuktan sonra doğrulmaya çalıştım. Beni saran kolları daha da sıkılaştı ve beni kaldırıp lavaboya doğru yöneltti. Suyu açtım ve ellerimi sabunlayıp yüzüme su vurmaya başladım. İşim bittikten sonra titreyen ellerimle belime sarılı kollarını tuttum. Onları üzerimden çekmeye çalışacaktım ki Zayn başını boynuma gömdü.

"İyiyim ben Zayn, şey, yani merak etmene gerek yok. Ben sadece içkiye alışkın değilim, söylemiştim."

Derin bir nefes verdi- ki ben bunu başı boynuma gömülü olduğu için, iyice hissettim.

"Sana asla içirmemeliydim. Özür dilerim. Şimdi tamamen iyisin, değil mi?"
Onaylayan bir şeyler söyleyeceğim sırada, gözlerim kararmaya başladı. Damarlarım, damarlarım sertleşiyor gibiydi.

Görüntü gittikçe bulanıklaştı, dişlerim birbirine çok sert vuruyordu ve dilimin arada kalıp kalmadığını bile hissedemiyordum. Vücudum terliyordu ve aynı zamanda titreyecek kadar çok üşüyordum. Zayn neredeydi? Beni tutuyor muydu, endişeleniyor muydu? Düzgün düşünemiyor da olsam, Zayn'in düşmemem için belime sarılan kollarını tekrar hissetmek istiyordum. Ama gerçek dünyayla bağlantım kopuktuktu, hiçbir şey göremiyor ve duyamıyordum.

Vücudum çok şiddetli sarsılırken, ilk kez fiziksel bir şey hissettim. Vücudum bir şey istiyordu, ilaç gibi bir şey. Fakat bu ne olabilirdi ki?

"Edrick! Siktir, neden bu kadar yavaşsınız! Sadece lanet olası bir doktor, seni gerizekâlı pislik!"

Zayn öyle bir kükredi ki, kendime engel olamadan sıçradım ve hemen etrafa bakındım. Yine depo gibi olan yerdeydim, ama bu kez beyaz bir sedyedeydim. Zayn'in bana yaptığı uyuşturucu iğnesi geldi birden aklıma. Bunun hakkında daha önce düşünmemiştim, sanırım fazla önemli bulmamıştım. Bir daha kullanmazdım ve sorun çözülürdü, zaten fiziksel zararlar benim için hiçbir zaman önemli olmamıştı. Fakat anlaşılan, bu uyuşturucu biraz farklıydı.

"Sonunda! Elini biraz çabuk tut! Lânet olsun!"

Zayn tekrar bağırdı ve bu kez, görüntüm tamamen yerine geldi. Beyaz önlüklü doktor gözlüklerinin üzerinden bana bakıyordu.
"Ne... Ne oluyor?" Diye fısıldadım. Doktor bana güven veren gözlerle baktı, bir iğne hazırladığı için hemen ardından gözlerini çevirdi.

"Bir şey yok bebeğim, sadece çok içtiğin için. Sana bir daha o kadar içirmeyiz, tamam mı?" Dedi Zayn, parmaklarını alnımın üzerindeki saçlarda hareket ettirirken.

"Hı hıı.."
İğne koluma yapılırken Zayn'i onaylarcasına mırıldandım. Tüm o sarsılmalar ve hararet bitmişti, artık uykum geliyordu. Tüm vücudum rahatlamış ve uykuluydu.

"İyi olacaksın." Diye fısıldadı Zayn, gözlerim kapanmadan hemen önce.

"İstesen de istemesen de, bundan sonra benimlesin."

UNKNOWN (ZIALL/ TÜRKÇE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin