BÖLÜM 40: TİLKİ SELİM/ KIZIL ASLI

6.2K 265 85
                                    

YENİ BÖLÜM GELDİ :) SİZİ BİRAZ SİNİR ETSEM DE :) ARKADAŞLAR BENİ DE ANLAYIN AMA. YORUMLARINIZ ELEŞTİRİLERİNİZ SONUNA KADAR KABULÜM AMA SİZDEN İSTEDİĞİM SADECE 500 OKUMA SAYISI Kİ OKUMA SAYISINA BAKARAK BÖLÜME 40 OY 10 YORUM FALAN GELİYOR. BUNA RAĞMEN SESİMİ ÇIKARMIYORUM.

AMA SİZİ SEVİYORUM :D BUNU BİLİYORSUNUZ ZATEN.

YORUM VE OYLARINIZI EKSİK ETMEYİN. SİZ BENİM HER ŞEYİMSİNİZ :) BENİM KADAR BU HİKAYE DE SİZİN DE EMEĞİNİZ BÜYÜK.

Ö-PÜL-DÜ-NÜZ :)

Rüzgar'ın bakış açısından;

Karanlıkta olmayı unutmuştum. Gecelerin adamı olan ben gün ışığına o kadar alışmıştım ki gölgelerde yürümeyi hatırlamıyordum. Yanımda taşıdığım yük de cabasıydı. Ruhumun yanında bu yük karşılaştırılamazdı. Beni rahatsız ettiği nokta beni yavaşlatması, ayakta olan sinirlerimi kuvvetlendirmesiydi. Hızlı olduğum söylenemezdi. Sessiz de değildim. Arabadan indiğimizden beri ettiğimiz küçük kavgalar sesli fısıldamalara neden oluyordu. Susmak bilmeyen karakterlerimiz yakalanma ihtimalimizi yükseltiyordu.

Eğilmiş, elimi duvara sürtüp destek alarak yürüyordum. Sessiz olmak yegâne ve başaramadığım emelimdi. Buna giderek kendimi alıştırsam da yakalanmak istemiyordum. Yakalanırsam geri dönemezdim. Asya beni arardı. Bulamazdı. Bir süre beni bekler, sonra gelmeyeceğime karar verir, belki de öldüğümü düşünürdü. Başka birini bulurdu.... Kıyamet senaryosundan farksız bu senaryo düşündükçe başarma isteğim atıyordu.

Karar verdiğimiz de Asya uyanmamıştı. Herkesten önce uyanan oğlumu alıp salona geçmiştim. Bugün benden önce uyanamamıştı. Bütün gece uyumamıştım. Uyuyamamıştım. Kavga ettiğim, söz dalaşına girdiğim bütün herifleri tek tek düşünmüştüm. Olayın failini bulmam gerekiyordu. Polislerden önce ben ulaşmalıydım ona.

Salonda kucağımda oğlumla otururken Koray da bize katılmıştı. Oğluma bakarken yakaladığı için şaka yapmayı ihmal etmemiş beni sabah sabah sinir etmişti. Koray beni hep sinir ediyordu. O yüzden çok da umursadığım bir şey değildi artık.

Güneş ışıkları yüzüme vurana dek kafamda istişare ettiğim konuyu onunla paylaşmıştım. Ve işte buradaydık. Kim olabilir isimli hazırladığımız 6 isimli listedeki sıralama da en son gelen adamın olduğu yerdeydik. Kirli , etrafı tenekeyle kaplı depoda sinsi sinsi girişe yaklaşıyorduk. Amacımız girişe yaklaşıp içeriye gizlice sızmaktı. İçeriye girince saklanacaktık. İçeride kaç kişi olduğunu bilmiyorduk. Az sayıda da olsa biz iki kişiydik. Silahsızdık. Şimdiden hükmen mağlup bile sayılabilirdik.

Deponun girişine beş on adım kala bir gümbürtü koptu. Etrafıma telaşla bakarken arkamda beni takip eden Koray'ın ayağını tutup zıpladığını gördüm. Ayağını gizlenmek için kullandığım varile çarpmıştı. Buraya yalnız gelmem gerektiğini yaptığımın bir hata olduğunu bilmem kaçıncı kez kendimi söyleyip sövdüm. Sessiz bir ķüfür ağzımdan çıktı. Bize doğru yaklaşan ayak seslerini fark ettim ve Koray'ı yakasından tuttuğum gibi yanıma çektim. Çömelmeye zorladım. Parmağımı burnuma götürdüm. Öldürücü bakışlarım eşliğinde onu sessiz olmaya davet ettim. Davete umarım icap ederdi. Etmezse kabalık olurdu. Etmezse ben ona kabalığı gösterirdim.

Depodan çıkan bir adam etrafa bakındı. Yetmedi bir de cebinden çıkardığı sigarayı tüttürdü. Nikotin ihtiyacım beni mızrağıyla şeytan misali dürtü. Hayatımın sınavlarından birini veriyordum. Bu sadece onlardan biriydi. Geride 5 tane daha vardı.

Adam sigarasını bitirip izmariti fırlattı. Tam önüme ayakucuma düşmüştü. Derin bir nefes aldım. Adamın gitmesinin üzerinden biraz geçince devam ettim. Beş adım sonra kapıdaydım. Yedi adım sonra ise... İçerideydim.

BİR BEBEK BİN MÜSİBETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin