(Burada Rüzgâr söylemeye başlar.)
"Bu hayat da bizi böyle yakamızdan tutacaksa..
Hadi böyle yaşa derken
Kalbimize sormuş mu?

Benle böyle konuşma..
Kapıları kapatma.
İkimize karşı bu dünya.. Bizi anlamayacaklar."

(Burada Rüya söylemeye başlar.)
"Beni aşkla aldatma..
Gerçeklere kapatma..
Böyle kırık da bakma.. Beni daha da ağlatma."

(Burayı ikisi beraber söylerler.)
"Bu hayat da bizi böyle yakamızdan tutacaksa..
Hadi böyle yaşa derken
Kalbimize sormuş mu?"

(Rüya söyler.)
"Bana öyle bakma.. Anlayacaklar..
İkimize karşı bu dünya.. Bizi anlamayacaklar."

Rüya, şarkı boyunca gözlerimin içine bakmıştı ama son kısımda kafasını yere eğmişti. Gözleri dolmuştu, ama bu sefer yaşadıkları yüzünden değil. Başka bir sebepten dolayı gözleri dolmuştu. O an aklıma, Rüya'ya sorabileceğim tek bir soru geldi.

- Rüya. Sen Adnan'ı seviyor musun?

Sorum karşısında Rüya birden gözlerimin içine bakmıştı. Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Düşünürken kendi içinde kaybolmuştu sanki. Neden bilmiyorum ama bu sorunun cevabının olumsuz olmasını istiyordum. Rüya düşünmeye devam ederken bende merakla onun gözlerinin içine bakıyordum. Bu kızda, beni ona çeken bir şey vardı bilmediğim. Belki de yanlış, çok yanlış bir yola giriyordum ama farkında bile değildim. Bilmiyorum. Bu kızın güzel siyah gözlerine manasızca dalıp giderken düşünemiyordum bile.

- Hayır!

- Ne?

- Hayır, Adnan'ı sevmiyorum.

"Adnan'ı sevmiyorum." Rüya'nın cevabı bir anda bütün beynimi sarıp sarmalamıştı. Aynı zamanda sanki üzerimden büyük bir yük kalkmıştı. O adamı sevmiyordu. İçimde oluşan bu sebepsiz mutluluğa ise bir anlam veremiyordum. İkimizde birbirimizin gözlerinin içine bakarken bizi çok başka şeylerin beklediğini daha yeni fark etmiştik sanki. Bildiğim tek şey vardı; O da, bundan sonra ikimizin de kaderleri birdi.

Aradan ne kadar zaman geçti hiç bilmiyorum. Ama dışarıdan gelen araba sesine bakılırsa baya bir zaman geçmişti anlaşılan. Erol içeriye elinde poşetlerle girince Rüya yine ister istemez korkup arkama saklanmıştı. Erol da bunu fark edince poşetleri bırakıp geri çıkmıştı odadan.

Yataktan kalkıp kapının kenarındaki poşetleri aldım. Tekrar Rüya'nın yanına gidip poşetleri ona uzattım. Bana anlamayan bakışlar yollamaya başlayınca "Senin için bir kaç parça kıyafet. Ben dışarıda olacam. Üstünü değişte buradan gidelim hemen." dedim ve üzerinde ki ceketi ona bakmayarak alıp dışarı çıktım.

Kendimi tuhaf hissediyordum. Bugün yaşananlar... gerçekten tuhaftı. Dış kapıdan bahçeye adımımı attığım anda soğuk bir esinti yüzümü yalayıp geçmişti. Kış yaklaşıyordu ve havalar gitgide soğuyordu. Derin bir nefes ile soğuğu içimde hissetmek düşüncelerimin dağılmasını sağlamıştı. Sanırım yolda giderken Rüya'ya her şeyi anlatabilirdim. Bir anda duyduğum soru ile bütün düşüncelerim bozulmuştu.

- Abi neden yaptın bunu?

Erol'un bu sorusu karşısında ne cevap vereceğimi bilememiştim. Gerçekten neden yapmıştım ki bunu? Durduk yere başıma büyük bir bela almıştım. Şimdi Gece'ye ne diyecektim? Bu saatten sonra Gece'nin yanına da gidemezdim, çünkü bizden o görüntülerin CD'sini isteyecekti. Başıma aldığım belanın daha yeni farkına varırken Erol'a boş gözlerle bakmaya devam ettim.

- Ben hazırım.

Rüya'nın sesi ile kafamda ki bütün düşünceler kaybolmuştu bir anda. Arkamı dönüp Rüya'ya baktığımda gözlerim kamaşmıştı. O kadar güzel görünüyordu ki, yüzünde ki akmış ve bozulmuş olan makyajı temizlemişti, saçlarını ise dağınık bir topuz yapmıştı ve bu ona apayrı bir hava katmıştı. Yeni kıyafetleri üzerine tam oturmuştu ve değişik bir hava katmıştı ona. Beyaz düz bir gömlek, üstüne de siyah deri bir ceket ve altına ise siyah kot pantolon.

Mafya Kızı/ASKIDATahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon