Buz Adam -11-

4.9K 205 16
                                    

Zaman geçmiyordu. Şu dersler normalde çabucak geçerken bugün uzadıkça uzadı. Hafta sonu olacağı için ilk defa bu kadar seviniyordum. İtiraf etmeliyim ki ağlamamak için kendimi çok zor tutuyordum. Hadi Karan beni kırmaya her zaman meyilli bir insan, peki ya Ertan? Ona yeni yeni ısınmışken her şeyi bok etmişti. Bir kez daha kimseye güvenmemem gerektiğinin kanıtıydı bugün.

Çok şükür zil çaldı. Çantamı kaptığım gibi sınıftan çıktım. Okul kapısından adımımı atar atmaz gözlerimden yaşlar dökülmeye başladı. Şu okula geldim geleli bir kere olaysız, ağlamadığım bir günüm olmadı. Yokuşu çıkarken nefes nefese kalan biri kolumu tuttu, Ertan'dı.

''Vera beni dinlemelisin.'' Nefes almakta güçlük çekiyordu. Kaşlarımı çatarak;

''Seni dinlemek istemiyorum. Beni savunmadın bile, yalana ortak oldun.

''Vera yapacak bir şeyim yoktu. Böyle olmalıydı.''

''Ben yapmadığım bir şey için suçlanmalı ve Karan tarafından ''köpek'' benzetmesine maruz kalıp küçümsenmeli miydim?''

Gözlerime baktı, cebinden telefonunu çıkardı ve tamamen kapattı.

''Biraz bir yerlerde konuşalım mı?'' dedi.

''Ertan inan bugün bu ihtiyacım olan en son şey bile değil.''

''Lütfen Vera, önemli.''

Konuşmak istiyorsa benim istediğim yere gitmemizi şart koştum ve Ertan'ı alıp SMoon Cafe'ye götürdüm. Burada kendimi çok huzurlu hissediyordum. SMoon Cafe'nin sahibi İhsan Abi çok tatlı bir adamdı. Anıl ve Nil'le hep buraya geldiğimizden beni tanırdı, hatta hakkımdaki herşeyi bilir ve çoğu kezde onun omzunda ağlar, içimi İhsan Abi'ye dökerdim. Yanımıza geldi, Ertan ile bana gülümseyip ne istediğimizi sordu. İkimizde kola istedik ve İhsan Abi gülücükler eşliğinde yanımızdan ayrıldı. Gözlerimi çaprazımda ki duran tabloya dikmiştim. Ertan'la şuan aramızdaki suskunluk aynı Karan'la yan yana geldiğimizde oluşan suskunlukla farksızdı. Ama benim içimden hiç konuşmayı başlatmak gelmedi. Zaten 2-3 dakika sürmeden Ertan konuştu;

''Böyle olmalıydı Vera, o an orada susmalıydım.'' Gözlerimi tablodan ayırarak Ertan'a baktım;

''Evet, haksızlığı sindirebilen bir insansan susmalıydın.''

''Vera öyle değil işte.''

''Nasıl Ertan, konuşursan senin kafanı mı koparacaklardı? Veya 38 yerinden bıçaklayıp üstüne beyaz gelinlik giydirdikten sonra mavi konteyner'a mı atılacaktın?

''Birsu'ya karşı susmalıydım işte.''

''Hayır Ertan. Sen aksine Birsu'ya karşı konuşmalıydın. Onun o iğrenç kalbindeki siyaha ortak olmamalıydın. Doğruları sana anlatmıştım, söylemeliydin. O kız çok iğrenç bir kız. İçindeki kıskançlık onun kalbindeki tüm temizliği alıp götürmüş, aciz. Aslında savunmasız da. Ve gözü Karan'da olan mide bulandıran bir yaratık o kız. Yalancı!.

Bu arada İhsan Abi kolaları çoktan getirmişti bile.

''Vera bu okulun başından beri ben Birsu'yu seviyorum. Onu incitmekten korkuyorum anlıyor musun? Karan'a ilgisinin olduğunun farkındayım ama onu kıramam.

Çok şaşırmıştım. Böyle bir şey beklemiyordum doğrusu. Yani aslında dikkatli bir şekilde Ertan'ı hareketlerini incelesem belkide fark ederdim.

''Anlıyorum'' demekle yetindim. Ne diyebilirdim ki?

''Lütfen beni anla. Seni bir daha ağlarken görmek istemiyorum. Gerçekten çok iyi bir arkadaşsın. Ama telafi edeceğim, inan.

''Bu hisler sende varken telafi edemezsin hiç bir şeyi, boşver.

''Ben Ertan'sam bu olayı inan düzelteceğim. Benim hislerim varsa, seninde var.

''Benim kimseye karşı bi hissim falan yok. Saçmalama ne alakası var? Ertan nereden çıkardın? Hele Karan'a hiç yok.

Güldü. ''Kızım en çokta şu yalan söylemeye çalışırken bunu başaramaman hoşuma gidiyor. dedi. Bende ona gülümsedim ve kalkmak istediğimi söyledim. SMoon Kafe'den ayrılırken içimde hep bir burukluk oluyor nedense. Neyse ki hafta sonu Nil'le yine gelebilirim.

Ertan beni eve bıraktıktan sonra gitti. Annemde eve gelmişti ama hep bitkin, hep yorgundu. Akşam yemeğini annemle baş başa yedik. Elimden geldiğince o yorulmasın diye ona iş bırakmamaya çalışıyordum. Yattığı her yerde uyuyordu, bu halsizliği beni korkutuyordu. Yine uykuya dalmıştı. Bende üstüne bir örtü getirdim ve saçlarını okşayıp öptüm. Annemi çok seviyordum. Birden onu kaybedebileceğim aklıma geldi ve içimi bir sıkıntı bastı.

Odama çıktım sonrasında yatıp uyumuşum farkında bile değilim.

-

Saat 03:25..

8 saattir uyuyorum. Yataktan kalkıp lavaboya gittim. Aşırı şekilde terlemiştim, yüzümü yıkadım. Annem oturma odasındadır diye oturma odasına gittim ama yoktu. Büyük ihtimal gece kalkıp yatağına yatmıştı. Yatak odasının kapısını aralayıp baktığımda yatağında yattığını gördüm, içim rahatladı. Uyandırmamak için tamamen odasına bile girmedim. Zaten yorgundu. Kapıyı çekip oturma odasına gittim, oturdum. Televizyonu açtım. 17 yaşındayım ama hala animasyon filmleri severek izlerim. Bir animasyon filmi bulduğumda gülümsedim ve izlemeye başladım.

-

Saatler geçiyordu. Çoktan 06:15 olmuştu bile. Kapı çaldı, gelen Sinan Abi'ydi.

''Günaydın Vera. Anneni merak ettim canım, bir uğramak istedim.''

''Günaydın Sinan Abi. Buyur içeri gel ben anneme sesleneyim.''

İçeri davet ettim ve oturma odasını gösterdim. Anneme seslendim ama ses gelmeyince odasına çıktım, kapıyı tıklattım. Ses alamayınca odaya girdim ve annem hala uyuyordu. Öpmek için yaklaştığımda kanım dondu. Annem buz gibiydi. Aklıma gelen tek şey korktuğum da tek şeydi aynı zamanda. Nefesini kontrol etmek için eğildiğimde iki parmağımı da bileklerine koymuştum. Sonrası bilindiği gibi, gözyaşlarıma hakim olamayıp var gücümle bağırarak ağlamaya başladım..

Buz AdamWhere stories live. Discover now