VEDA-43

9.5K 822 141
                                    

Kylianne, sabah serinliğinden korunmak için üzerine aldığı şala daha bir sıkı sarılarak, Bryce'ın peşi sıra yürümeye devam etti. Kalenin çıkış kapısını geçtikten sonra esen rüzgar genç kadının saçlarını savurunca bir an taş merdivenlerin başında durmak zorunda kaldı. Neden sonra devam etmek için bir adım atan genç kadın, pürüzsüz mavi bakışlarıyla kendisini izleyen Kale Lordu ile göz göze gelince olduğu yerde duraksadı ve içinin titremesine engel olamadı. Aralarında kısacık mesafeyi koşup kapatmamak ve ona "gitme" diye yalvarmamak için kendini güçlükle zapt eden Kylianne, boğazına kadar gelen hıçkırığı bastırması neredeyse tüm iradesine mal oldu.

Genç kadının, Evan'a tokat attığı günün ertesinde Mckenzie Savaşçıları, Mcfie askerleriyle yüzleşmek için sözleşildiği üzere Taş Arena'da müsabakalar için toplanmışlardı. Bahar Şenlikleri resmi olarak bitmesine rağmen Klanlar, bu gösteriyi kaçırmak istemediklerinden evlerine dönmek yerine arenadaki yerlerini almışlardı. Savaş söz konusu olduğunda son derece sakin bir görüntü çizen Malcolm, o gün adeti hilafına son derece sinirliydi. Kylianne'in gösterileri izlemesine izin vermeyen genç adam, bu konuda ısrarcı olan Glenna'yı da sert bir dille uyarmış ve dışarı adım atmaklarını kesin bir şekilde yasaklamıştı. Genç kadın, muhteşem geçen bir gecenin arkasından nişanlısında oluşan bu ani değişikliğe anlam veremiyor ancak onu sıkıştırmanın da sonuç vermeyeceğini bilecek kadar Malcolm'ı tanıyordu. İçini kemiren vesveseyi görmezden gelmeye çalışan genç kadın, bitmek bilmeyen saatler boyunca genç adamın yolunu gözlemişti. Nitekim geçen zaman ne yazık ki Kylianne'in içindeki kuşku tohumlarını haksız çıkarmış, burnundan soluyarak kaleye dönen Malcolm, Mcfie'nin karşılarını çıkacak cesareti gösteremediğini ve Arenaya gelmediğini söylemişti. Bir süre Taş Arena'da düşmanlarını bekleyen Mckenzie'ler neden sonra Mcfie'lere gönderilen haberciden, klanın çoktan Glenn Surlarından geçerek Kildraen'i terk ettiği bilgisini edinmişlerdi. Kylianne, nişanlısının kırılan gururuna üzülsede aslında bu habere için için sevinmekten kendisini alamamıştı. Sonuçta karşılaşılacak bir düşmanın olmaması savaşında olmayacağı anlamına gelirdi, en azından Kylianne böyle olacağını ummuştu fakat işler hiçte genç kadının düşündüğü gitmedi... Öfkeden adeta deliye dönen Malcolm Mckenzie, önce Lordlarıyla hızlı bir görüşme yapmış sonra da ordunun en kısa sürede toplanması emretmişti. Kildraen, Urquhart'a karşı savaşa giriyordu...

Genç kadın adeta içini gören bu gözlere bakarken, bir kez daha "Neden" diye düşündü "Neden McFie'yi öldürmek bu kadar önemli? Neden haftalardır burnumuzun dibindeyken değil de şimdi?" Kylianne, savaş haberini aldıktan sonra belki yüzlerce defa adama aynı şeyi sormuş ancak elde edebildiği yegane cevap "bana güven" olmuştu. Gözlerinin önünde uzanan Mckenzie ordusunu buruk bir gururla izleyen genç kadının bakışları, bir kez daha Nessus'un üzerinde tunçtan bir heykel gibi vakur bir şekilde kendisini bekleyen Malcolm Mckenzie'ye gitti. Rüzgarda savrulan düz siyah saçları, Kylianne'in tenini delip geçen mavi gözleri ve heybetli görüşü ile kadınların kalbine bir ok gibi sağlanan mağrur komutan, hakkında söylenen tüm efsanelerin hakkını veriyordu. "Leydim, sizi bekliyorlar." diyen Breannen'ın sesi ile kendisine gelen genç kadın "evet" dedi "evet, biliyorum..." Elbisesinin eteklerini tutarak usulca merdivenleri inen Mckenzie Gelini, bir yandan da sevdiği adamın sağ salim dönmesi için Tanrıya yalvarıyordu.

Bryce, silah kuşanmış ağabeylerinin önünde durarak mümkün olan suratsız ifadesiyle "Bol şans!" dedi. Genç Lord, yokluğu sırasında Kildraen Tahtına naiplik etmek üzere ağabeyi tarafından görevlendirilmişti ancak bundan mutluluk duyduğu söylenemezdi. Savaş haberi kaleye yayıldıktan sonra etrafta mutlı bir ifade ile gezinen tek kişi Bryce'tı. Genç adam Mcfie'lere karşı yapılacak karşılaşmanın kendisinin ilk savaşı olacağını umuyor ve bunun için fazlasıyla sabırsızlanıyordu. Ancak Malcolm'ın bunun için erken olduğunu söylemesi ve onu savaş kadrosuna dahil etmek yerine, Kale Savunmasına bırakması genç lordun sevincini kursağında bırakmıştı. Aslında 17 yaşındaki bir savaşçı için Kildraen'in başına getirilmek başlı başına bir başarıydı ancak bu durum bile Bryce'ın mutlu olmasına yetmemişti.Nitekim ağabeyine "Kendisinin bir asker olarak doğduğunu ve yerinin ordu olduğunu" söylemiş ve son derece kibar bir şekilde "Ordu savaştayken kadınlara ve ihtiyarlara dadılık yapmayacağını" eklemişti. Onun bu davranışına öfkelenen Kale Lordu "Emirlerinin kesin olduğunu ve bir asker olarak en önemli görevinin komutanının emirlerin uymak olduğunu" söylemişti. Genç adam bunun üzerine itiraz etmek istese bile susmak zorunda kalmıştı. Aslında Kylianne onu anlıyordu, Bryce çok gençti ve ağabeylerine müthiş bir hayranlık besliyor, bir gün onlar gibi olmak istiyordu. Genç adamın yüzüne bakan herkes bu gerçeği rahatlıkla anlayabilirdi. Fakat Kylianne'de, Malcolm'la aynı fikirdeydi, Bryce henüz çok gençti ve itiraf etmek istemese de genç kadın hala küçük bir çocuk olarak görmekten vazgeçemediği Bryce'ın incinmesini istemiyordu.

Orman BüyücüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin