CATRİONA'NIN SIRRI - 24/2

13.1K 1.1K 107
                                    

Onun bu sakinliği karşısında çileden çıkan Kylianne, hırsla adama bir tokat attı ve sinirden titreyen sesi ile "Seni katil!" diye haykırdı "Bunun...Bunun için mi öldürdün onu? Beni elde etmek için..." Büyük bir güçlükle yerinden doğrulup, adamdan birkaç adım uzaklaştı ve "Tabi ya, onu öldürmek hem evlilikten hemde lanetten kurtulmak demekti aynı zamanda bana da sahip olabilecektin" diye tısladı. Şimdi kin ve nefret dolu bakışları ile adamı süzüyor, elleri ile kalbini çıkarıp atmak istiyordu.

Suratına işleyen tokat ile başını öteye çevirin Malcolm, öfke içerisinde dişlerini gıcırdattı ve "Onu bu nedenle öldürmedim, ben sadece... sadece ona yardım etmek istemiştim."

Kylianne'in öfke dolu kahkahası salonu çınlattı "Yardım etmek için birini öldürmek? Ne kadar da inandırıcı! Ne kadarda asilce bir davranış! Tıpkı bir Mckenzie Lordu'ndan beklendiği gibi!" diye fısıldadı. Gözlerinden yağmur gibi akan yaşlar, yüzünü, elbisesini ıslatıyor sanki yere değil kalbine düşüyorlardı. Ama Kylianne hiçbir şeyin farkına varamayacak denli bir boşluk içerisindeydi, artık bu duruma katlanamıyordu, kaderin ağına takılmış bir böcek gibi yaşamaktan yorulmuştu artık...

Malcolm, sinirleri boşalan kadını teselli etmek için yaklaştı ancak Kylianne onun bu hareketi karşısında korku ile birkaç adım geri gitti. Kalbi hüzünle sızlayan savaşçı, sakin olmak için yumruklarını sıkarak, bakışlarını pencereden dışarıya yöneltti, sabah sakin olan gökyüzü şimdi bir tipiye dönüşmüştü. "Lanet olsun" diye düşündü Malcolm, "Sakin olmak zorundayım, onu korkutuyorum..." Pişmanlıkla, kendisini saf bir nefret ve korkuyla süzen kadının, bu ifadesini daha önce hiç görmediğini fark etti. Kylianne, Malcolm'a kızardı, öfkelenirdi, intikam alırdı, bazen gülümserdi ancak korkmazdı, asla korkmazdı. Hırsla yumruğunu masaya geçiren genç adam, diğer elini sıkıntıyla saçlarının içinden geçirdi ve pencereye doğru ilerleyerek, kadınla arasına biraz mesafe koydu. "Ona yaklaşmaya çalıştıkça onu kendimden uzaklaştırıyorum" diye düşündü, dışarıdaki tipiyi izlerken. Yüzüne hiçbir duygusu yansımazken, içindeki fırtına benliğini kasıp kavuruyordu. "O gün" diye düşündü "O gün, o lanet kadını dinlememeliydim..."

Malcolm, babasının Catriona ile olan evlilik ısrarları karşısında hayatında hiç olmadığı kadar çaresiz kalmıştı. Catriona ölen ağabeyinin nişanlısıydı, babasının yasını bile doğru düzgün tutmadığı ağabeyinin nişanlısı ve daha da önemlisi Malcolm, Kylianne'e çılgınlar gibi âşıktı. Başka biri ile olmak fikrini bile tahammül edilemez bulurken, sevdiği kadının ablası ile evlenmek düşüncesi, en iyi tabirle midesini bulandırıyordu. Bu evliliğe karşı ısrarlarının, babasının katında bir yer bulmadığını anlayınca Malcolm bir plan yaptı, varislik hakkından vazgeçerek Kylianne'i de alıp buradan kaçacaktı. Kendilerini kabul edecek bir klan ve ya bir yuva bulana kadar, gerekirse hiç durmadan yol alacak ve izlerini kaybettirecekti. Planından Kylianne'e bahsetmek için gittiği akşam genç kadının ablasının durumu hakkındaki üzüntüsü karşısında, o gece onu rahat bırakmanın iyi olacağını düşünerek, bir planı olduğunu söylemekle yetinmiş ancak içeriğinden daha sonra bahsetmeye karar vermişti. "Eğer benim yerimde Duncan olsaydı" diye düşündü "Hiç beklemez onu alır giderdi ama ben tıpkı bir aptal gibi beklemeyi tercih ettim..."

O gece Malcolm odasına döndüğünde, kendisini bekleyen Catriona ile karşılaşmıştı. Genç kadının bu teklifsiz hali canını sıksa da kendisini dinlemesini rica eden, eski yengesine biraz zaman ayırmanın zararı olmayacağını düşünmüştü. Genç kadın, Malcolm'ın hiç beklemediği bir biçimde kendisinden, Druides Rahibelerine katılmasını sağlamak için yardım istemiş ve bunun ikisininde hayatını kurtaracağını söylemişti. Savaşçı bu çılgın isteği şaşkınlıkla dinlemiş ve hiç düşünmeden reddetmişti. Durides Rahibelerine katılmak için kızın, Drunemeton'daki tapınağa gitmesi gerekiyordu ki, bunun için Mckenzie topraklarından kimseye yakalanmadan çıkması sonra da Gallia bölgesine gitmesi için Mcfie Klanı'nın en müstahkem mevkilerinden bir olan Inverness'ten bir gemiye binmesi gerekiyordu. En basit tanımıyla bu bir çılgınlıktı, dahası genç kadının bu yolcuğu sağ salim tamamlayabileceğinin bir kanıtı da yoktu, o ağabeyinden kalan bir emanetti genç savaşçı sadece bunun için bile onun gidişine izin veremezdi, bu yüzden kadına endişelenmemesini söyleyip kendi planını paylaştı. Ancak Catriona bu fikre şiddetle karşı çıkarak, buna gerek olmadığını, kendisinin kaçması halinde kız kardeşi ile mutlu bir yaşam sürebileceğini söyledi. Ayrıca kendisinin her şeyi ayarladığını, dağılan klanından kendisi ile iletişimi kesmeyen annesinin sadık birkaç adamının da ona Gallia'ya kadar eşlik edeceğini, Malcolm'ın onu sadece buluşma yerine kadar götürmesinin kâfi olacağını ekledi. Ancak adamın hala ikna olmadığını görünce, kendisine Malcolm'ın yardımcı olmaması halinde tek başına bu işi yapacağını ama her koşulda gideceğini ekledi, sonuçta o şans tılsımını taşıyan bir büyücüydü. Onun kararlılığı karşısında bir anlık gaflete düşen genç lord, kadının isteğini kabul etmiş bulundu. "Eğer" diye düşündü "Bunun hayatımın hatası olacağını bilseydim... Eğer birazcık olsun Catriona'dan şüphe duyabilseydim, o zaman bunun bir tuzak olduğunu anlayabilirdim."

Orman BüyücüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin