Boşluk

63 5 0
                                    

Gülce'nin ağzından.
"Beni öptü."dedim. Karşımda duran Hale ve Arzu'ya. Öğle arasındaydık.
Arzu şok geçirmiş gibiydi. Yüzü düştü.
Hale ise umutsuz vaka olduğumu söyledi. Benim olayım bu işte. Güzel bir şeyler olunca haketmiyormuşum gibi hissetmem gerek.
Konuyu değiştirmeye çalıştım.

"Siz ikiniz nasıl başladınız çıkmaya?"diye sordum.
"Herkes gibi."diye cavapladı Hale.

Tabii ben de buna inandım. Hale Arzu'ya günahını bile vermez. Kaldıki kalbini mi verecek?
Kesin aklında farklı bir şey var.
Arzu sus pus oturuyordu.
Herkes ayrı bir tip zaten.
Bunaldığım için dışarı çıktım.
Karşımda benden uzun, kumral bir kız vardı. Kız çok güzeldi. Bana yapmacık bir şekilde gülümsedi.
Sonra yüzünü ekşitti. Lafımı geri alıyorum. Kız belalı sürtüğün tekiydi.
Kafamı tavırlı bir şekilde çevirip basıp gitmek istedim ama ürkekçe merdrivelere doğru yürüdüm.
Fakat kız önümü kesti.
"Rıfat benim."dedi ve devam etti:
"Senden önce ben vardım ve senden sonra da ben olacağım. Sen sadece bir figüransın."
Bak sen. Kızın yüzüne öylesine bakıyordum. Benden daha uzundu. Lanet olsun. Ve daha güzeldi.
Sonra arkamda kalan arkadaşının yanına gidip gülüştüler.
Acaba bana söylediği şeyi çok düşünmüş müydü?
Ve bunları umursamam gerekiyor muydu? Çok açım. Acaba kaç çikolata yesem diye düşünüyordum ki Rıfat'ı gördüm. Bana gülümsüyordu. Tabii ki bende gülümsedim. Ama Mona Lisa gülümsemesi.
"Merhaba."dedi.
"Merhaba."dedim.
Daha deminki kızı anlatacaktım ama vazgeçtim.
"Kantine gidiyorum."dedim.
"Ben de geliyim mi?"
"Olabilir."dedim.
Ve beraber kantine gittik.
Ben 3 tane farklı çikolata aldım. O ise soğuk çay aldı. Boş bir masaya oturduk. Masa duvar kenarındaydı.
"Sana bir şey anlatmalıyım."dedi.
"Boşver."dedim. "Şuan dinlemek istemiyorum."
"Nedenmiş o?"
"Çikolatalara olan saygımdan."
Güldü.
"Sen benim sevgilimsin,değil mi?"
Ay hayır. Ya gıcık oluyorum bu konulara.
"Diyelim ki öyle değilim."dedim.
"Neden?"
"Kendimi hazır hissetmiyorum."
Çayından bur yudum aldı. Ben de çikolatalarıma bakıyordum.
"Neden çikolatalarını yemiyorsun?"
Topluluk içinde yemek yiyemezdim.
Yesem bile belli etmemeye çalışırım.
Ve çok az yerdim.
"Tadım kaçtı."dedim.
Yine o bakış, kafasında milyon tane soru işareti olduğunu biliyorum.
Ayağa kalktım.
"Sınıfa gidiyorum. Sonra görüşürüz."dediğim an o belalı sürtük yanımıza doğru geliyordu. Kızlık içgüdülerim kalmamı istoyordu ama bir gerçek var ki ben kalamayacak kadar uyuşuğum.
Kız Rıfat'a merhaba dedi.
Rıfat biraz duraksayıp başıyla selam verdi. Sonra bana bakıp, "Ben de geliyorum."dedi.
Etkilendim. Kızın canı oyun istiyor gibiydi. Rıfat'ın kulağına yaklaşıp şevhetle bir şeyler söyledi ve yanağını öptü. Ve o anda kırık olan kalbimin parçalarından biri etime saplandı.
Ama bozuntuya vermedim ve Rıfat ise bu halime sinir oluyordu.
Kızı kibar bir şekilde ittirdi ve ona sadece dudaklarını oynatarak bir şey söyledi. Bana dağru yürüdü ve belimi tuttu. Merdivenleri çıkarken bile eli belimdeydi. Sonra beni kenara çekti.
"Neden bana ne olduğunu sormuyorsun?"dedi.
"Sormak istemiyorum. Bak kafam çok dolu bana sonra anlat lütfen."

Sonra yanından geçip sınıfa gittim.
Benimle ilgili bazı gerçekler:
Aynalara bakmaktan korkardım.
Hiçbir şeyi sahiplenemezdim.
Uyusturucu kullanmamıştım.
Beyoncé dinlemezdim.
Ve herkesi kendimden uzaklaştırabilirdim.

Sometimes The Shit Breaks You Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin