1.Bölüm: Ateş

181 9 0
                                    

Rıfat okula geldi. Önce yakın arkadaşlarından olan Çetinle biraz atıştı. Sonra sırasına oturdu.
Rıfat eksik bir erkekti.
İçinde bir yap-boz vardı. Ama parçaları yanlıştı. Ve yanlışları eksikti.
Eksik hissederdi. Bir kabuk oluşturur ona sığınırdı.
Hep böyle olacağından korkardı.
Mutlu olmak istiyordu.
Gerçek bir mutluluk.
Arkadaşları vardı, sevdiği sanatçıların albümleri vardı, kitapları vardı, annesinin orkidesi vardı.
Ama kalbinin varlığını hissedemiyordu.
Uzatmaya gerek yok işte.
Kendini kendine hapsediyordu.
Saklıyordu kendini.
Kötü biri oluyordu. Vurdumduymaz biri oluyordu. Sırasında oturmuştu.
Dersi fizikti. Ne farklı bir ders.
Fotokopisini çıkarmış soruları karalıyordu. Sorulara bakıyor işlemler yapıyordu. Çetin göz ucuyla ara sıra Rıfat'a baksa da Rıfat kendinden emin bir şekilde sorulara konsantre olmuştu.
Şuna bir açıklık getirelim. Rıfat'ın insanların içini acıtan bir yakışıklılığı vardı. Gerçekten onun gibi birisi herkesin hayatında olmalıydı. En azından bedeni. Tenefüs oldu. Çetin Rıfat'a biraz takıldı ama Rıfat gereksiz yere yine sinirlenmişti. Rahat hissetmek için kapı eşiğine gitti ve kapıya dayandı. Bu durumdan yararlanan Melis Rıfat'ın yanına geldi.
Melis gibilerle işi yoktu Rıfat'ın.
Melis'e karşı kötü Rıfat'ı oynuyordu.
Ama Melis Rıfat'ın bu halini görmeye dayanamıyordu. Herkes Rıfat'ı bıraksa bile o asla bırakmazdı. Onu orospu olarak bilse de Melis onu delicesine seviyordu. Melis onu bütün yüzsüzlüğüyle seviyordu. Bütün o güzel şarkıları onun için uyduruyordu. Herkeste onu arıyordu. Kızlarda ve erkeklerde. Annesinde ve babasında. Kafayı oynatmıştı en sonunda. Ama Rıfat onu istemiyordu ki.
Rıfat kendisine mahfedecek birine aşık olacaktı. Hırsından tükenecekti.
Bütün benliğini kaybedecekti.
Sonra zil çaldı. Sırasına oturdu.
Canı çok sıkılıyordu içten içe bir medet umuyordu. Sonra ders başladı.
Fotokopisindeki bütün soruları çözmüştü. Kitabını da getirmemişti zaten. Hocası da soru çözümlerini veriyordu. Sonra birden bir kız içeriye girdi. Ve fizik öğretmenlerini toplantıya çağırdı. Minyon tipli bir kızdı. Sesi kalındı. Nedense Rıfat'ın ilgisini çekmişti. Herkesten farklı duruyordu ama dikkat çekici değildi.

"Kim bu kız?"diye aklından geçirdi Rıfat.

Sonrası malum. Ders boş geçecekti.
Ama kız hala aklındaydı. Arkadaşlarıyla aşağı inmeyi düşündü. Sonra kızı Çetin'e sordu. Çünkü o okuldaki hemen hemen herkesle muhabbeti olan bir çucuktu. Ama o kızı bilmiyordu. Hep böyle olur zaten.
Rıfat'ın işine kim geliyorsa onu bilmezdi. Ya da gıcıklığına söylemezdi. Arzu tuvalete gitmek için yanlarından ayrıldı. O esnada kızı tekrar gördü. Rıfat'ın kıza olan bakışları yanındaki arkadaşı Hale'nin dikkatini çekmişti. Hale o anda kafasında değerlendirme yapmaya başlamıştı. Sonra Hale'de tuvalete doğru giderek kızdan ayrıldı.

Rıfat ve Çetin oturacak bir yer bulduktan biraz sonra Arzu gelmişti.
"Rıfat o sorduğun kız 10 B sınıfındaymış. Adı da Gülce."
Rıfat Arzu'nun bunu bilmesine ya da bu bilgiyi nerden bulduğunu merak etse de aslında pekte umrunda olmadığını farketti.
Çünkü Arzu ve Hale'nin arasında bir bağ vardı. Olmaması gereken bir bağ.
Birbirlerine karşı olan hisleri normal 2 kız arasında olan bir şey değildi.

"Demek adı Gülce."diye geçirdi kafasından.
O gün eve gidene ve uyuyana kadar aklında o kız vardı. Ve ondan sonraki günde.
Garip bir şekilde hayal gücünü,hislerini ve kalp atışlarını etkiliyordu.
Çünkü bu kız ona Naz'ı hatırlatıyordu.
***
Kafamdan Naz'la birlikte geçirdiğimiz günü düşünüyordum. Ona gittikçe daha fazla bağlanıyordum. Acaba bu hisler fazla mı abartıydı? Ona hiç seni seviyorum demedim. Ama benden kaç kere ayrılmıştı. Ama seviyordum.
O erkek gibi kazıttığı kafasını, suratına yapışmış çillerini, bipolar ruh hallerini en çok ta ayrık dişlerini. İtalyanca dersinde telefuzunu doğru yaparken bana göz kırpmasını. Ama bir yandan da onu unutmam gerekiyormuş gibi hissediyorum. 9.sınıftık ikimizde. Taptazeydik. Ona böyle yetişkin gibi konuşunca katıla katıla gülüyordu.
Keşke o da beni sevse. Beni hiç aldatmasa.
...
***
Naz'la hala aynı okuldaydılar. Ara sıra Rıfat'la karşılaşıyordu. Ama başka bir Naz olmuştu. Saçları uzundu. Çillerini fodatönle kapatıyordu. Ve ona hiç yakışmayan yeşil lensler takıyordu. Küstah olmuştu. Gösteriş budalasından hallice bir hali olmuştu.
Melis gibi olmuştu Rıfat'ın gözünde.
Ama Rıfat içinden kazımıştı onu.
Şimdi Gülce vardı. Yani olsa güzel olurdu.
Sınıflarının olduğu kata geldiğinde Gülce'de oradaydı ve Rıfat onu istediğini belli eden bir şekilde gözlerinin içine bakmıştı.
İşte Ateş orada başlamıştı.

Sometimes The Shit Breaks You Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin